Evet biz en sonda söyleyeceğimizi en baştan söyleyelim, ister ilgililer ister ise sezaryen doğumu tercih eden aileler bir daha düşünsünler. TÜİK’in 2022 rakamlarına göre 2021 yılında Türkiye’de 1milyon 79 bin 842 canlı bebek dünyaya gelmiş. Bu bebeklerin dünyaya gelişi % 57kadarı sezaryen doğum ile gerçekleşmiş. Yani üç doğumdan biri sezaryen ile yaptırılmaktadır. Peki dünya da sezaryen doğum tercihi oranı nedir, isterseniz biraz yakından bakalım. Öncelikle sezaryen tercihi sıralamasını paylaştığımız ilk üç ülke olarak Brezilya- Çin ile birlikte olduğumuzu bizi Meksika ve İtalya’nın izlediğini söyleyelim.
Dünya sezaryen ortalaması % 20 oranında yani bizde dünya ortalamasının iki katında daha fazla, AB ülkelerinde % 28,ABD % 32,Hollanda-İsveç-Finlandiya da ise % 16 oranında gerçekleşmekte. Yine dikkat edilecek hususlardan biri ise sezaryen daha çok fakir aileler tarafından tercih ediliyor/ettiriliyor. Bu doğumların % 67 oranın da, özel ve Üniversite hastaneleri kanalı ile yapılmakta. Ülkemizde sezaryen tercihi Güneydoğu Anadoluda %14.4 olan orana karşılık batı marmarada %54.4’e Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde % 37 iken Akdeniz’de % 60’lara ulaşmaktadır.
Türkiye’miz de canlı doğan bebeklerin %51,3’ü erkek, %48,7’si kız. 2020’de evli kadın başına 1,76 olan doğum, ne yazık ki 2021’de 1,70’e gerilemiş. Şunu belirtmeden geçmemeliyiz ki, Türkiye’nin önündeki en büyük âfet; doğumun hızla düşmesi. Bu ivedilikle engellenmezse Türkiye’nin geleceği olamaz. Tekrar edelim bu altın oran üç(3) olmadan BEKA tanımını bir daha gözden geçirmemiz gerekmektedir. Gelelim doğum sırasında yapılan sakıncalı yöntemlere/uygulamalara.
“Doğumda verilen sancıların tehlikesi
Doğum sırasında kadına verilen sentetik oksitosin/sancı ne yazık ki, bebeğin fizikî ve ruhî davranışlarını bozuyor. Doğum sırasında suni sancı verilen annelerde sentetik oksitosin, oksitosin reseptörlerine bağlanarak doğum sonrası doğal oksitosin seviyelerinde düşüşe neden olur. Bu ise doğum sonu kanama ihtimalini artırır. Sentetik oksitosin süt salgılanmasını ve emzirmeyi olumsuz etkiler. Neticede mutluluk, güven, huzur ve rahat yok edilir. Buradan da hareketle diyebiliriz ki, bu uygulama normal doğumu engellemeye dönük bir silahtır.BAĞDAGÜL ÖZ(GZT)
Elbette korkan kadın yeni bir doğumdan imtinâ edecektir. Emmeyen bebek ise mama ile beslenecek. Peki, o “doğal” masalıyla pazarlanan sentetik mamaları kim üretiyor? Unutmadan sentetik oksitosinin çocuklarda otizm gibi mental bozuklar yaptığı bulgusunu da ekleyelim.” GZT
İnsan sağlığı ve pandemi konusunda yeterli hassasiyet gösteremeyen ve yönetimi yüzüne gözüne bulaştıran Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)bile sezaryenle doğumla ilgili yüzde 5-15 oranını esas aldığını, ancak yüzde 20’yi da kabul edilebilir bulduğunu, “Sezaryen kalıcı komplikasyonlara, sakatlıklara ve ölümlere neden olabilir” diyerek görüş belirtir iken bu konuda toplumsal olarak bilgilerimizi ve tercihlerimizi bir daha gözden geçirmemiz gerektiği ortadadır. İşte tamda burada çözüm yolu ve zararın neresinden dönülür ise kardır diyerek yetkililere bir daha seslenmek istiyoruz.
“Geçtiğimiz yıllardaki bir sayısında Gerçek Hayat dergimiz İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin sağlık bakanlıklarının, evde normal doğum yapmayı teşvik ettiği, bunun için ebe ile diğer maddî ve mânevî desteği sağladığını yazmıştı. İnternette kısa bir araştırma yaptık ve evde normal doğumla devlete yönelik maddî külfeti azaltmak ve nüfus artışını teşvik etmek isteyen ülke sayısının hızla artmakta olduğunu gözlemledik. Peki, Türkiye neyi bekliyor” GZT
“Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bu konuyu çözmek isterse işleri pek de zor değil. Farzımuhal sezaryen doğum için 30 bin lira ödüyorsanız, normal doğum için 40 bin lira ödediğinizde, bu rakamların yüzde 3-5’lere kadar düşeceğini göreceksiniz. Normal doğum yapan kadına 5 bin, sezaryenle doğum yapana ise bin lira doğum teşviki verdiğinizde bu mesele otomatik olarak çözülür. Zîra normal doğuma fazla bedel ödemek maddi bir yük getirmez. Aksine annenin, bebeğin dolayısıyla ülkenin genel sağlığını korumuş olacaktır.”GZT (BAĞDAGÜL ÖZ)
SEZARYEN DOĞUMUN DİNİ OLARAK HÜKMÜ NEDİR
Eğer bebeğin doğumunu sağlamak için tıp uzmanları sezaryene karar vermişlerse, sezaryen yapılır, bunda hiçbir mahsur yoktur. Bebeğin durumu annenin sağlığını tehdit ediyorsa sezaryen tabii ki caizdir.” “SEZARYEN insan doğasına gereksiz bir müdahale olduğu için dinen son derece sakıncalıdır.
Kendi isteğiyle sezaryan olabilir mi?
Sezaryen hastanın isteğine bağlı yapılabileceği gibi (yazının sonuna bkz.), bazı tıbbi zorunluluklar karşısında da yapılabilir. Bu tıbbi zorunluluklar, anne veya bebeğe bağlı olabileceği gibi gebeliğin kendine has özel durumlarına da bağlı olabilir.
Haberi Hazırlayan: Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi / Genel Yayın Yönetmeni