ŞANLIURFA’DA SANATÇININ DEĞERİ YOKTUR….
Evet iddia ediyorum yoktur, hatta sporcunun da değeri yoktur.
Yaşımız itibari ile Şanlıurfa’lı bir çok musiki ve diğer sanat kollarında hizmet veren sanat ustasını gördük…
Yerel de büyük bir çoğunluğu kaybolup gitmiştir.
Batıya açılmaya çalışan sanatçılarımız sahipsizlikten veya mekanın pastasını yiyenler tarafından istenmeyen adam olarak ilan edilmiş ve gerisin geriye gelerek, Akabe boğazından geçerek doğduğu kente geri dönmüştür.
İsim vermek istemiyorum mekanın pastasını yiyenler hep kral olarak kalmak istemişlerdir…
Sanatçı dedikse illa saz söz ustası değil, bir çok bedii kültür ehli, bu vefasız memlekette kaybolup gitmiştir…
Spor camiasında yine durum aynıdır, Uluslararası müsabakalarda hatta Olimpiyatlar da Urfa’yı temsil etmiş kaç sporcuya siyasi adamlar ve yönetim insanları sahip çıkmıştır.
Son on, on beş yılda göstermelik çalışmalar yapılmakta olsada bunlarda profesyonel ce olmadığından sadece adet yerini bulsun tarzındadır…
1974 de büyük emeklerle yapılan stad ve kapalı spor salonu milletin gözünün önünde kazma darbeleriyle yıkılmış ve kimsenin gık’ı çıkmamıştır…
O spor salonu ki, Urfa’lı gençlerin tek olimpik salonu olmasına rağmen herkes alkış tutmuş fakat yalnız kalınca köşelerde, sıra gecelerinde vicdan azaplarıyla inleyen nağmelere tempo tutmuştur.
Tek kelime ile “Yazıklar olsun” diyorum.
Abdulkadir Karakuş kardeşime ve diğer vefat eden sanatçı ve sporcu arkadaşlara Yüce Allah’tan râhmetler diliyorum.
“KADINLAR SİZE ALLAH’IN EMANETİDİR”
1440 yıl ötelerden Veda hutbesi’nde Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v.)
Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta
Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti
olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal
kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde
hakkı vardır. …“ buyurmuştur.
“Kadınlar size Allah’ın emanetidir”
İyi de hangi kadınlar…
Başımıza taç ettiğimiz,
evine rızkına kaderine razı ve kâni olanlar mı yoksa hepsi mi…?
İslam dini direkt pozitif ayrımcılık yapmıyor, kıdemini ve yerini bilenleri kast ediyor bence….
Anamızın topuğunu çok öptük, hâlden anlayan ve hâkkı hukuku bilen kadının da topuğu öpülür.
Hatta bir gün değil, her gün öpülür…
Hanımlar ailenin gün ışığıdır,
Erkekler ise güven kalesidir. diyorum…
Cenab ı Âllah yarattığı en değerli varlıktır insan, hele de kadın “O”nun en haşmetli şekilde can kattığı varlıktır kadın….
Hanımlar annemiz eşimiz yavrumuz belki de iş ortağımız…
Onlarla bir şekilde yaşayacak ve temas edeceğiz mutlaka…
Birlikte iken saygı ve sevgi göster ona, birliğin yoksa herkes gider kendi yoluna…
Erkekte kadında hakkını hukukunu bilmek hâddini aşmamak zorundadır…
Anadolu erkeğinin de kadının da kabulenmeyeceği kırmızı çizgiler vardır, bunu hiç bir zaman göz ardı etmemek gerekir.
Ayrılan eşlerin daha sonra kin ve garaz gütmesi kadar vahşice bir takip olamaz…
Bu İslam’da da yok, hiç bir evrensel kuralda da yok…
Bizler kendimizi insan zannediyoruz halbuki bazen hayvandan da beter bir zalim oluyoruz…
Çok yazık çokkk…
Yüce Âllahin sevmek için yarattığı bütün kadınlara selâm olsun….
Herkes haddini bilirse, rızkını kâni olursa illa çalışacağım diye hadsiz hesapsız yerlerde durup, o kutsal annelik görevini ihmal etmezse, küçücük yavrularını, annelik görevini yapmaktan imtina edip, ellere yuvalara teslim etmezse, aile anlayışına saygı gösterirse, ben o kadının Peygamber Efendimizin Veda hutbesine layık olacağı kanaatindeyim.
Saygılarımla.
M Sıtkı Aloğlu