Evlilik fıtri bir ihtiyaçtır. Rabbimiz Rum suresi 21. âyeti kerîme de evliliğin amacını, insanları çiftler halinde yaratmasının sebebini “Sûkuna ermeniz, kaynaşmanız, rahatlamanız, durulmanız” için diye bildiriyor. Günümüzde fıtri ihtiyaçlar erteleniyor, öteleniyor, görmezden gelmeye çalışılıyor.
Allah rasûlü bekar kişiyi yoksul olarak tanımlıyor. Bu durumda eş kişinin en büyük zenginliği oluyor. Oysa çoğu zaman bu zenginliğin kıymeti bilinmiyor ve maddiyat uğruna eşler birbirini çok kırabiliyor. Ya da maddiyat yüzünden evlilikler zorlaştırılıyor ve bekarlar evlenemiyor. Hadîs-i şerîfe göre insan ne kadar zengin olsa da evli olmadığı sürece yoksul kabul ediliyor çünkü yoksul, muhtaç demektir. Kadın ve erkek de birbirine muhtaçtır. İkisi de tek başına yarımdır. Bütün olmak için tamamlanmak için birbirlerine ihtiyaçları vardır. Ayrıca evlilik dinimizi iyi yaşamamız için de gereklidir. Sevgili peygamberimiz:
“Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur Geriye kalan yarısı içinde Allah’a Karşı gelmekten sakınsın.” buyuruyor.
O durumda bekarların evlendirilmesi (bekar derken sadece hiç evlenmemiş olanları değil, evlenip boşanmış olanları da düşünmek gerek) diğer müminler üzerine bir sorumluluk olarak Rabbimiz tarafından verilmiş. Bekarlara maddi manevi destek vermek gerekiyor. Bu konuda neler yapılabilir?
Öncelikle devletin yapması gerekenler var:
Toplumlar aile ile ayakta durur ve bir toplumun asayişi, huzuru, refahı aile yapısının sağlam olmasına bağlıdır.
Devletin evlilikleri teşvik etmesi evlilikleri artırır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı evlenmekte zorlanan bekar erkeklere maddi yardım yapmalıdır. Bazı Arap ülkelerinde böyle bir uygulama var. İşi olmayan bekar erkeklere iş bulunması ve konut yardımı gibi yardımlar maddi kaygıdan dolayı evlenemeyenlerin evlenmeye teşvik ediyor.
Âdet haline gelmiş nişan bohçası, nişan, kına, yüz görümlüğü, pahalı takılar, gösterişli düğün davetleri gibi maddi yükü çok olan adetlerin kaldırılması için medya vasıtası ile halkın bilinçlendirilmesi. Mutluluğun maddiyatta değil, muhabbette olduğunun anlatılması.
Sivil Toplum örgütlerinin yapabileceği çalışmalar var:
Üniversite öğrencilerine burs veren yüzlerce vakıf dernek var; ama bekarları evlendirmek için kurulmuş, sosyal kurumlar yok bildiğim kadarıyla. Sivil toplum örgütleri artık bu konuya ciddi ciddi el atmalı.
Cemaatlerin yapabileceği çalışmalar var:
Her cemaat kendi bünyesinde bir evlendirme ekibi kurmalı. Bekarlarına maddi manevi destek olup evlendirmeli.
Bireysel olarak yapabileceklerimiz var:
Evlenmek isteyenlere aracı olmak.
Şehirlerde görücü usulü evlilikler çok azaldı. Kimse kimseyi tanımıyor, akrabalar bile birbirini doğru düzgün göremiyor. Geriye tanıdıkların gençlere aracı olup evliliklerine vesile olması kalıyor. Aracı olanlar yalan söylememeli ve kefil olmamalı. Sadece “ben sizdeki şu özellikler sebebi ile sizi birbirinize uygun gördüm” deyip aileler vasıtası ile görüşmeleri sağlanmalı. Evlenecek ve iş kuracakları bilenen bir tehlikeli durum varsa uyarmak gerekiyor, bu manaya hizmet edecek söylenecek sözler gıybete de girmiyor. Niyet iyi olup dürüst de olunursa vebali değil sevabı vardır. İlerde onlar anlaşamazsa aracıyı suçlamak onların ahmaklığıdır. Sonuçta en son kararı kendiler vermişlerdir.
Aracı olmaktan çekinenler karşısında Rabbimizin “İçinizdeki bekarları evlendirin.” emri var.
Tabii bu bunlar birbirine uyar mı uymaz mı diye bakmadan uyumsuz olanları birbiri ile evlendirmeye çalışmak şeklinde olmamalı. Akıllı görücü usulü olmalı.
Ben evlilik görüşmelerinde aracı olmaktan çekinmem. Epeyce de evliliklerine sebep olduğum kişiler var. Fakat ya iki tarafı tanımalıyım ya da bir tarafı ben tanıyorsam diğer tarafı sözüne güvenebileceğim biri tanımalı. Bazen bekar ya da boşanmış kişilerden mesajlar geliyor. Evlenmek istediklerini fakat uygun kişi bulamadıklarını yardımcı olup olamayacağımı soruyorlar. Bu durumda yardımcı olamıyorum çünkü yazan kişiyi tanımıyorum. Sadece bir mesajına bakıp ona birini tavsiye etmek yanlış olur.
Bir tanıdığım aile var. Babaya bir delikanlı evlenmek istediğini ona uygun tanıdığı bir kız olup olmadığını soruyor. Beyefendi de genci tanıyor, iyi biri “Benim kızım var” diyor. Delikanlı ile kızını evlendiriyor, şimdi çiftin çok mutlu bir evliliği var. Fakat bunu pek çok kişi yapmaz. Kızını evlendirmek istediği halde “Daha düşünmüyoruz” diyen anne babalar var. Bu konuda kibirlenmeye hiç gerek yok.
Bir de evleneceklerin olanların ve ailelerinin yapması gerekenler var:
Çok yüksek beklenti içinde olmasınlar. Hayallerindeki kişiyi bulmaya çalışmasınlar, biraz gerçekçi baksınlar.
Erkekler manken gibi çok güzel kız bulmaya çalışmayın. Güzellik ilk kriteriniz olmasın.
Genç kızlar da öncelikle yakışıklılık ve maddiyat aramasınlar. Bir hayat yaşayacağınız kişinin ahlakı her şeyden daha önemlidir.
Aileler de çok hesap kitap yapmasınlar sonra ayaklarına dolanıyor. Yıllar önce öğretmen bir genç kızı mühendis iyi bir delikanlı ile evlendirmek için aracı olmuştuk. Kızın ailesi delikanlıyı beğendi ama ailesini beğenmedi.”Köyde oturuyorlar, yazın onlar tarlaya giderler kızıma da sen de yazın köye gel bize yemek pişir derler bizim kızımız bunu yapamaz” dediler. Sonra kızlarını şehirli ,çok kibar bir aileye gelin verdiler damatları akıl hastası çıktı. Kızları yıllarca çok sıkıntı çekti.
Ya da çalışan kız olsun diye evlenip hanımının maaşından hiç faydalanamayan erkekler var. Başta dindarlık olmak üzere bir kaç önemli şeye bakıp tevekkül etsinler.
Genç kızlar, erkeğin maddi imkanı iyi değilse ve ailesinin evi müsaitse erkeğin anne ve babası ile oturmayı teklif etsinler. Bekar kayınlar var, ev kalabalıksa pek uygun olmaz ama bir anne, baba ya da görümceyi problem etmesinler. Çünkü erkek memursa maaşı ile ancak ev geçindirebilir.
Hem kira ödeyip hem ev geçindirmesi zor. Bekar kalıp baba evinde oturmaktansa yuvasını kurup eşinin ailesi ile yaşayabilir. Erkeğin ayrı evi olsun, arabası olsun, kazancı yüksek olsun diye bekleyen çok genç kız var fakat belli bir yaşı geçtikten sonra bunların çoğundan vazgeçtikleri halde evlenemiyorlar. Ayrıca ayrı ev insana mutluluk verse bu kadar boşanan olmazdı. Kocaman evlerde karı koca birbirlerini yiyip oturuyorlar. Aileler ile oturmanın da avantajları var.
Bir de lüzumsuz masraflardan kaçınmak gerek . Kız isteme safhasından itibaren gereksiz masraflara girmesin iki tarafta. Devletin yapacaklarında yazdığım nişan, bohça, kına gecesi gibi boş harcamalardan kaçınılmalı. Maddi imkanı olsun olmasın. Kız istendikten sonra sonuç olumlu ise erkek ve ailesi bir tepsi tatlı alıp gelip söz yüzüğü takmaları yeterli. Nişan alışverişi ve nişan töreni çok gereksiz.
Hele nişan ve düğün bohçaları denilen alışverişler ancak tatsızlıklara ve gereksiz masraflara sebep oluyor. Genellikle iki taraf da birbirlerinin aldıklarını beğenmiyorlar. Boş yere dedikodu ve iki aile arasında soğukluğa sebep oluyor. “Biz kalitelisini aldık onlar kalitesiz almışlar. ” gibi sözler çoğu ailede olmuştur. Hele nişan ya da düğünde alınanların sergilenmesi gelene giden gösterilmesi büyük bir görgüsüzlük bence. Gelinin gecelik takımlarına, damadın iç çamaşırına kadar kaliteli mi diye bakılır, bakılınca mecburen dedikodu da yapılır.
Tabi bu arada alınanlar bakanlar tarafından beğenilmiyor gibi duruyorsa diğer tarafa diş bilenir. Bizi ele güne rezil etti, diye. Çok iyi şeyler alınmışsa büyük ihtimalle karşı taraf ayıp olmasın diye bütçesini zorlayarak almıştır, acısı bir şekilde karşı taraftan çıkarılır. İki tarafın da damat ve gelin için de olsa alışveriş yapmasına gerek yok bence.
Kız tarafı kızına erkek tarafı oğluna ihtiyaçlarını alsın. Çarşı çarşı gezip karşı tarafa don, gömlek aldırmanın hiç bir mantığı yok. Zaten ev döşenirken, mobilyalar alınırken yeterince masraf yapılıyor. Hiç olmazsa ıvır zıvırlar için masraf edilmesin.
Son yıllarda söz, nişan ve kına gecesi hep salonlarda yapılıyor. Eskiden kına gecesi çok sade bir şekilde yapılırdı. Evlenecek kızın arkadaşları bir akşam gelirler, arkadaşlarının son bekarlık gecesinde kendi aralarında kına yakıp, eğlenirlerdi. O da artık gösterişe döndü, salonlarda yapılmaya başlandı. Çöpe atılacak nişan ve düğün davetiyeleri en iyisinden en havalısından olsun derken dünyanın parası ödeniyor. Bunlar israftan başka bir şey değil.
Özellikle burada iş genç kız ve ailesine düşüyor. El gün ne der diye girilen bu gereksiz masrafların yapıldığı adetleri karşı taraftan talep etmesinler. Söz ve düğün yeter. Kız tarafı, erkek tarafını yolunacak kaz gibi görmemeli, dünürlerini evladını evlendirmek isteyen yuva kurmaya çalışan bir mümin kardeş olarak görmeli. Hatalara eksiklere kusurlara bakılmamalı.
Önemli olan yuva kuranların mutluluğu. Kaç genç bu gereksiz masraflar yüzünden çıkan tatsızlıklar sebebi ile nişandan ayrıldı, kaç genç yine bu masraflar yüzünden düğüne yakın birbirinden ayrılmak zorunda kaldı. Kaç evli çift de bu masraflar yüzünden aradan kaç yıl geçmesine rağmen birbirlerinin ailelerinden nefret etmekte. Yazık günah.
Yazının TAMAMI VE DEVAMI…
www.cocukaile.net Sema Maraşlı semamarasli@gmail.com