Peygamberimiz (s.a.v.)“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” Hadis-i şerifinin biz Müslümanların çoğunlukta olduğu söylenen ülkemizde bir karşılığı var mı, bu soruyu cevap aramak isterseniz bir bakalım isterseniz kısaca
İşgal altında değiliz, Millilik ve yerlilik vurgusunu da terk etmiyoruz. Fakat batı tarzı giyiniyor, mimarimizi batı şehirlerini kıskandıracak kadar batı şehirlerini taklit ediyoruz. Neredeyse minareler ve ecdat yadigarı eserlerde olmazsa bizim ülkemiz de olduğumuzu dahi anlatamayacağız. Batı tarzında evleniyor ve batı kültür değerlerine göre de eğleniyoruz. Gençler ve yaşlılarda dahil buradan her hangi bir batı şehrine gittiğinde kılık kıyafetimizle onların içinde hiçbir farkımız olmadan yaşaya biliyoruz; Kime neyi ispat etmek istiyoruz acaba?
HİLAL YERİNE HAÇ KİMİN İSTEĞİDİR.
Şimdilerde ise yine Eczacılar birliğinin teklifi ile Eczanelerin üzerlerine asılan E harfi yerine Haç işareti kondurarak bizi biz olmaktan çıkarılıp taklitçinin mukaliti olmamız için bir adım daha atıyoruz.
Peki biz buraya nesil geldik?
- Yüzyılda Dünya savaşlarında sağlık kuruluşlarının kullandıkları kırmızı Haç işaretine karşı da Osmanlı, kırmızı hilal ile sağlık sektöründe Hilal-i ahmer’i getirmiş oldu.
HİLAL’İN YERİNE HAÇ KONULMASINI KİM İSTİYOR
Daha sonra ki yıllarda Eczanelerimizin üzerini Hilal süslerken, ta ki Eczacılar birliğinin teklifi ile Eczanelerin üstünde ki Hilal işareti yerine E harfi asıldı,2007 ‘den bu yana devam eden E yerine yine Eczacılar birliğinin teklifi ile şimdi de E harfi yerine Haç işareti konulmak isteniyor.
Bayrak şairi Arif Nihat Asya’nın da tarif ettiği gibi; “Bize bir nazar oldu Cuma’mız Pazar oldu, Ne olduysa hep bize azar, azar oldu” ne oldu da Hilal yerine E harfi, E harfi yerine de Haç amblemi oturtulma ihtiyacı veya mecburiyeti oldu, bir vatandaş olarak merak ediyoruz. Taksilerin sarı rengini ve protokol halılarının, kıyafetlerinin kırmızı rengini Turkuaz yapan idarecilerimiz ne oldu da buna ihtiyaç duydu.
Ne oldu bize, ne oluyor bize,
kendi vatanımızda bizi hatırlatan veya temsil eden hiçbir iz bırakmadan, gelecek nesillerimize Batının Mukallit’ i yığınlar ve batı kültürünün mimarisinin içinde batmış bir vatan mı miras bırakacağız. Özgürlüğün diyetini karşılığını Cumhuriyetin ilk yılların da harf, şapka, kıyafet, Hilafet, inkılapları ve batı kanunlarını içimize sindirmek gibi bedellerle ödediğimizi zannediyorduk.
1935 yılında Yahudi (Cumartesi) ve Hristiyan ( Pazar) tatil günlerinin yerine Cuma günü tatilimizi veri verdik. Hicri ayın isimlerini miladi ay isimleri ile 1945 yılında değiştirdik, Binlerce yıldan bu yana süregelen Soy sop ve secere ağacı olan isim almayı bırakıp isteyenin istediği soy adına sahip olduğu soy adı kanununa gerçekleştirerek 1934 yılında ev ödevimizi sömürü düzeninin efendilerine sunduk.
Değerli arkadaşlar bugün Hristiyan ülkelerinin tamamın da eczanelerini Haç işareti ile gösteriyorlar, bize ne oluyor da, 2020 yılında sınırımızda kurulması istenen bir garnizon devlete karşı şehitler verirken içeride tek tek kalelerimizi elimizden alınıyor. Hilal yerine Haç sembolünün geçirilmesine gözümüz kapalı ağzımız mühürlü olabiliyoruz.
Allah aşkına ne oluyor,
Türkiye en büyük 5 sanayi şirketinin 4’ü yabancı sermayeli şirketler ve bankalarla sarılmış durumda, eğitimde hala ahlaktan ve inançtan yoksun öğrenim sisteminden geri adım atamıyoruz. Fen bilgileri diyerek Konuları Metaryalisit-Darvinist referanslarla vermeye devam ediyoruz.,
Geleceğimizin teminatı dediğimiz gençlerimizi kendisi bile millilikten, maneviyattan uzak öğretmenlerin ellerine teslim ediyoruz.
Batının tüm değerlerini onların sömürgelere reva gördüğü tarzdaki eğitim modeli ile kendi maddi gücümüz ve insanımızla eğitim ve öğretim diye vermeye devam ediyoruz.
Müzik dersinde neden Milli sazlarımızdan olan bağlama v.b. eğitimin içersine dahil edemiyoruz ve de batı orkestralarında bulunan blok flüt, mandolin ,gitar gibi enstürmanlardan çocuklarımızı neden kurtaramıyoruz.
Soruyorum işte, ne mecburiyetimiz var, sahi biz gerçekten özgür ve bağımsız bir ülke miyiz? neden din dersini seçmeli yaparız din ve ahlak derslerine neden tırı vırı ders muamelesi yapıyoruz.
İnsani erdemlere yabancı ahlak değerleri olmayan, vatan bayrak sevgisi veremediğimiz nesiller ile nereye varmayı amaçlıyoruz.
Neyse bu eğitim yaramız bir iki satırla kapanmaz, biz sorumuzu tekrar edelim, bu eczanelerin üzerindeki önce Hilali sonra E harfini kaldırtıp Hristiyan ülkelerin de kullanılan HAÇ işareti koyanları kime şikayet edeceğiz. Biz bu ülkenin sevdalılarının derdine derman olacak bir makam ve kişi var mı onu soruyoruz.?
Değerli arkadaşlar, bu konuda dengeleri korumakla ve bazı kesimleri darıltmamak ile meşgul olan büyüklerimizden ve resmi zevattan bir karşılık gelir veya gelmez onu bir tarafa bırakalım, biz kendi göbeğimizi kendimiz keselim, Hilal’in bayrağını açalım farkındalık oluşturmaya gayret edelim. Kendini bu topraklara ait gören ve bu emri vaki olayına karşı olan eczacı arkadaşlarımız iş yerlerinde HİLAL bayrak ve çıkartmalar,flamalar paylaşmalarını talep edip ile destek vermelerini isteyelim.
Üzerin de Haç tabelası olan bir eczane gördüğümüz zaman alışveriş yapmayalım ve “tabelanda haç olduğu için sizi tercih etmiyorum, protesto ediyorum ” diye sebebini de söyleyelim. böylece uykuda veya gaflette olan yöneticilerimizi ve hilal yerine Haçı dükkanına asan esnafı da boykot etmiş olalım.
Son olarak bizim olan ve bizde kalan yöneticilerimizden , E harfi veya Haç yerine tekrardan eczanelerimizi HİLAL süslemesini rica etmiyoruz, bu ülkenin HAK sahipleri olarak talep ediyoruz.
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi /Genel Yayın Yönetmeni