ABD, 1991’deki 1. Körfez Savaşı’nda da Irak’ta 113 bin sivili katletti ABD bu süreçte Ortadoğu’ya 100 milyar dolarlık silah sattı.
KİMYASAL TRAJEDİNİN SOYTARI OYUNCULARI
ABD, 1991’deki 1. Körfez Savaşı’nda da Irak’ta 113 bin sivili katletti ABD bu süreçte Ortadoğu’ya 100 milyar dolarlık silah sattı.
Sene 2002 son günleri ABD, Birleşmiş Milletler toplantısında sahte belgelerle Irak’ta kimyasal silahlar bulunduğunu öne sürülerek 2003’te işgal edilen Irak’ta 2004 yılında kitle imha silah bulunamadığı açıklandı. O tarihi izleyen süreçte ise Irak idari olarak üç parçaya bölündü.1991’den 1998’e kadar ise ülkede savaş, katliam ve kötü hayat şartları sebebiyle yarıdan fazlası çocuk olmak üzere 1.2 milyondan fazla insanın öldüğünü gösteriyor. Irak işgalinin üzerinden 15 yıl geçti ve demokrasi ! getirmek için batılı güçler tarafından parçalanan Irak’ta petrol ve tüm zenginlikleri Batılılar tarafından ve yerli işbirlikçiler arasında paylaşılan Ülkenin geleceği hala karanlık görünüyor.
Şimdi de çıkmış sahneye palyaço kılıklı bir soytarı vay efendim Esad kimyasal silah kullandı bizim kırmızı çizgimizi aştı, biz de onu bombalayacağız diyerek. Edep yahu insaf yahu Katil Esad’ın rejimi ilk defa mı Kimyasal silah kullandı. Suriye’de Esed rejimi, ABD-Rusya’ya stoklarını imha etme güvencesi vermesine rağmen muhaliflere ve sivillere karşı kimyasal silah kullanımın da zülüm yapmada ve katletmede sınır tanımadan tam yüzlerce kez kere kimyasal silah kullandı. Biz mevzunun ağaç olmadığını bildiğimiz gibi bu kere de mevzunun kimyasal silah olmadığını biliyoruz.
Terör örgütü PKK/PYD’den ümidini kesen Büyük şeytan ABD Artık PKK/PYD ile de yol alamayacaklarını sonuç alamayacaklarını gördüler. O kadar silah yığdılar, adam topladılar, alt yapı hazırladılar yine başarılı olamadılar. Türkiye, batının bizim sınırımızda Garnizon devlet kurma hayallerini sonsuza kadar,biz bu bölgede var oldukça yapamayacaklarını tüm Dünya’ya gösterdi. Rabbim bu uğurda can veren tüm şehitlerimize Rahmet eylesin.
Gelelim ABD ve Avrupa’nın bazı batılı devletçiklerinin neden birdenbire insan hakları hatta Müslüman mazlumların haklarını savunuyor gibi yapan bu çağın kimyasal trajedilerin soytarılarına . Suriye’ye yerleşme arayışında olan ABD’nin, aynı zamanda Rusya’yı da köşeye sıkıştırarak yeni planını devreye sokacağı senaryolarına. Bu ölüm ve silah bezirganları fıtratları gereği insanlık lehine iyi bir şeyler yapmak bunların fıtratlarında yok yapamazlar. Yapılan tüm teknolojik ve yeni buluşları da TİCARET ve kar mantığı üzerinden yapmaktadırlar. Esad rejimine günler önceden haber vererek YENİ SİLAHLARINI denemek ve ben buradayım demek için, ben payımdan vazgeçmedim demek için bu bombalama tiyatrosunu
gerçekleştirmişlerdir. Son operasyon Suriye’de ve bölgede kalıcı olacaklarının ilanıydı. İngiltere ve Fransa’yı oyuna sokan, Almanya’nın desteğini alan ABD, bir gecede 240 milyon doları boşunu harcamadı.
Tanesi 1.6 milyon dolar olan Tomahawk füzelerini sadece Şam’ı cezalandırmak için atmadı. Geçmişteki günlerde Irak’a girdiği gibi Daha ilerdeki günlerde de Suriye’ye girmenin ve Suriye’den pay almak için zemin yoklaması yapılmaktadır.
Hepinizin bildiği gibi bu batıl ve Emperyalist zihniyet, Ölüm ve silah tacirleri paranın kölesidirler ve menfaat uğruna insanları katletme ve katlettirmede sınır tanımazlar.
Gelecek nesillerde, batılıların teknolojik ve bilimsel buluşları ile insanlığa yaptıkları katkısı değil insani değerlerin ve insanlığı KATLETMESİ konuşulacaktır. Batılı ülkelerin katliam ve soykırım sicili hayli kabarık ve iğrenç hikayelerdir.
Bu ülkeler 20. Yüzyılı kana boyadılar, Dünya tarihine 20. Yüzyıl en fazla kan akan yüzyıl olarak geçti ve sadece 2. Dünya savaşında 41 milyon sivil, 25 milyonda asker öldü. Yine batılı Emperyalist ülkelerin sebep olduğu 1. Dünya savaşında ise yaklaşık 50 milyon insanın hayatını kaybetti. Ne yazık ki bu Müslüman ülkelerin topraklarını işgal etme ve Müslüman ülkeleri yağmalamaları 21. Yüzyılda da devam ediyor.
Bosna’da Afganistan’da soykırım düzenleyen batılı ülkeler, bu yüzyılda da Irak’ta, Filistin’de ve Suriye’de kan akıtmaya silah satmaya yer altı yer üstü zenginliklerini SIRTLAN içgüdüsü ile paylaşmaya devam ediyorlar.
Devam eden bu pervasız işgal hareketleri ile sadece Müslüman topraklarını değil aynı zaman da Müslümanların düşüncelerini, inançlarını ve kalplerini de İŞGAL altına almaktadırlar.
Hep söylenen sözü tekrar bir daha tekrar edelim, bu süregelen mücadele HAK ile “batıl”ın mücadelesidir, batıl zail oluncaya kadar devam edecektir.
Müslüman’lar evvela Düşüncelerini özgür kılmalıdırlar bunca dağınıklığımıza ve teknolojik, silah bakımından geri olmamıza rağmen zaferin ALLAH’TAN OLDUĞUNU unutmamalıdırlar. İnsanlık tarihi boyunca nice azların nice çoklara galip geldiğine İMAN etmelidirler.
Taparcasına yaşantılarını eğlence ve yaşam kültürlerini hayatımıza egemen kıldığımız batının değerlerine değil, İSLAM’ın insanlığın kurtuluşuna vesile olacak mesajlarına hayran olmalı ve Müslümanca yaşamalıdırlar.
Öncelikle Müslümanlar arasın da ibadette ve kıyafette değil fikri olarak birliği sağlamayı esas almalıdırlar.
Çünkü İslam alemi güçlü, istikrarlı, müreffeh bir medeniyet olmak, dünyaya her alanda yön vermek ve umut olmak istiyorsa, birlik halinde hareket etmek zorundadır. Bu birliğin yokluğu, Müslüman ülkeler arasındaki ayrılık ve dağınıklık, İslam dünyasından ortak bir ses yükselmemesi, mazlum Müslüman halkları da savunmasız bırakmaktadır.
Öyle ise geliniz yazımıza kur’an’ın bize birlik konusunda ki EMİRleri ile son verelim.
Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah’tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)
Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. (Al-i İmran Suresi, 103)
“Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah’a inanırsınız.”(Al-i İmran süresi, 110)
MUSTAFA HAKKI SEZGİN