Uzun yıllardan bu yana sinema filmleri ile başlayan ve Ahlaksızlığın, gayri meşru ilişkilerin hafızalarda normalleşmesini sağlamak için yayınlanan diziler ile de ekranları kanalizasyona döndürdüler.
İşte son olarak da, Yönetmen Osman Sınav’ın 10 yıl önce yazdığı hikayeden yola çıkılarak hazırlanan Gel Dese Aşk dizisiyle, gerek senaryosu gerekse sahneleri İnsana ne oldum demeyeceksin ne olacağım diyeceksin deyişini haklı çıkaran bir utanç örneği sergileyerek, ahlaksızlığın teşvik edilip özendirildiği bir dizi filme daha imza atıldı.
Sen kalk önce yiğitlik, vatanseverlik, aile hayatının güzelliklerini öne çıkaran klasik tadında dizi ve filmler yap sonra da ,Türk toplumunun hiçbir katmanın da tasvip etmeyeceği sahneler ve kurgularla bir ibretlik dizi yap. Osman Sınav’a şunu sormak istiyorum, insanlara bu tür mesajlar yerine geçmişte kullandığın dilden seni vazgeçiren nedir, ahlaksızlığa ve gayri meşru hayat tarzına özendiren, toplumsal yapımızı tehdit eden, birer bataklığa dönüşmesine zemin olacak senaryo içeren bir ibret belgesine imza atman için sana ne teklif edildi? Türk sinemasında mihenk taşı olacak eserleri üretebilen bir yönetmenin kulvar değiştirmesine sebep nedir merak ediyoruz.
Gel dese Aşk’ta; adam karısını kızının arkadaşı ile aldatıyor, kız babası onu terk ettiği için arkadaşının babasına metres oluyor. “Kılıç Günü”, dizi filminde ise Türk televizyonlarındaki dizilerin içinde ilk kez iki eşcinseli aynı yatakta gösteren sahneye yer veriyorsun; ne yapıyorsun usta! Bu millet sana yaptığın güzel işlerde gereken değeri vermedi mi, yoksa sen sapkın tarikatlara, bende sizdenim diyerek yurt dışı ödülü için biat edenler kervanına mı katıldın? Türk seyircisinin gönlünde yer edinmenden daha yükseğine de maddiyata da ihtiyacının olduğunu zannetmiyorum. Bizim milli çeşmemizden faydalanamayan bazı aklı uçkurunda ki kişilerin akıllarında ki kendi fantezilerinizi senaryo diye sunup diziye uyarmaları bugün de yarında toplum gönlünde yer edinemeyecekleri geçmişteki örnekleri ile siz sinemacıların bildiği üzere sabit değil midir?
Ahlaksız içeriklerinden dolayı bazı Türk dizileri İslam ülkelerinde bile yasaklandığını söyleyerek başlayalım sözlerimize. Türk halkının ailevi-ahlaki yapısı ile hiçbir alakası olmayan diziler televizyon ekranlarını zehirli bir sarmaşık gibi sarmış durumda. Gündüz evlerimizdeki kızlarımıza ve kadınlarımıza yemek, kıyafet programları ve toplumun en problemli insanlarının hayatı sunuluyor. Kimseyi küçümsemek amacında değiliz lakin pazarda tezgahında ne satsa yanına yaklaşmayacağınız tipleri iki, üç saat hayatımızın orta yerine buyur ediyoruz.
Bilhassa sapkın hikayelerin sapkın fikirlerin film adı altında, iğrenç senaryolardaki çarpık ilişkiler; zina, aldatma ve cinayet gibi eylemleri normal hayat hikayeleri olarak seyretmek zorunda bırakıyorlar.
Yurt dışında şu kadar dizimiz rağbet görmekte diyenlere de sözümüz şudur; bu dizilerin ülkemiz insanlarının aile yaşantısı olarak algılanmasına sebep olmakta olduğunu da unutmamalıdırlar, bazılarının bozuk hayallerinin ülkemiz insanının üzerine yapışmasına müsaade edilmemelidir.
Sonra da utanmadan halk bunu istiyor iğrenç yalanı ile de kendi adi emellerine kılıf olarak söylüyorlar. Sanat adı altında milyonlar harcanarak yapılan dizilerdeki ilişkiler, toplumun ahlak anlayışına her geçen gün bir darbe daha vuruyor, aile kurumunu dinamitliyor, taciz ve tecavüz arsızlıklarını ve aile içi ensest ilişkilerin meşru seviyede algılanmasına zemin hazırlamış olmaktadırlar.
İçi dışı çürümüş aile kurumu yerlerde olan, gayri meşru çocukların toplumun yarısı nispetindeki batılı hayat tarzının referans olarak alındığı diziler, Müslüman Anadolu insanının ne kültürüne ne örfüne ne adedine ne de dini inanışlarına hiçbir uygunluk taşımamaktadır. Genellikle villa, şato ve ultra lüks mekanlarda çekilen filmlerde namus kavramı olmayan, eşlerin birbirilerini en yakınları ile aldattığı sahnelerin işlendiği halde, en acısı erdem, ahlak, namus, helal kazanç, hayır hasenat, ibadet gibi insani faziletlerin Türk-Müslüman toplumu olan bizlerde yokmuş, yaşanmamış gibi bu sahnelere hemen hiç yer verilmemektedir.
Bu gibi dizilere toplumsal ahlakından sorumlu olan devlet yetkililerin bu dizilere karşı önlem alıcı adımlar atması beklemek bir vatandaş alarak hakkımızdır.
Son olarak biz Türkiye Postası gazetesi olarak kendi milli ve manevi değerlerimize bağlı insanlarımıza şunu hatırlatmak istiyoruz. Sapkın egemenler yönetmek istedikleri ülkelere ekonomik, dijital, siber saldırılar yaptıkları gibi kültür ve inanç saldırıları da yapmaktadırlar.
Dünya egemenlerinin yeni dönemde ülkelerin işgali ile uğraşmamaktadırlar, ülke insanlarının zihinlerini işgal ederek her türlü sapkın fikirlerini gönüllü hizmetkarları vasıtasıyla yaymaya devam etmektedirler.
Kadınlarımızdan başlamak üzere herkese tekrar hatırlatıyoruz, bunların açmış oldukları tezgahlarından alacağınız yalancı boncuklarla onların ideallerine hizmet etmektesiniz. Gelecekte ki nesillerimize miras kalacak olan, kültür, aile,dil,din zenginliklerinin sıhhatli olup olmayacağı kararı da sizlere ait olacaktır.