Kur’an-ı Kerime ve Peygamberimiz’in (s.a.s.) sünnetine uygun şekilde aile kurmayı ve toplum için temiz bir nesil yetiştirmeyi her bir Müslüman asli vazifesi kabul etmelidir. Aile insanlığın ve aynı zamanda medeniyetin devamının da garantisidir.
Aile kurumu ,Hz.Adem’in yaratılışından bu yana, Adem ile Havva’yı bir araya getiren ailenin temelini atan, İnsanlığı ve kainatı yaratan Allah’ın nizamını yıkmak isteyen şeytani güçlerin hedefinde olmuştur.
Gerek görsel medya da veya yazılı basının belirli bir ideolojiye hizmet eden boyalı basında, arada evlilik kurumu olmadan bir arada yaşayanların sapkın ilişkilerini ballandırarak sayfalar dolusu haber ve resimler yayınlanmakta, sanatçı ve modern kimlik tanımı veya kabulün de ön şart olarak ilan edilmektedir. Kendilerini medeni, Dünyanın geri kalanını da idare edilecek ve sömürülmesi gereken yığınlar olarak gören şeytanın yardımcıları, batasıca batıl zihniyetleri ise, Aile kurumunu toplumların gözünde gereksiz kılmak için hile üstüne hile oyun üstüne oyun düzenlemekteler.
Batı toplumlarında aile kavramı hızla çökmektedir. ABD ve AB’de boşanma oranları artarken evlilik dışı ilişkiler çoğalmakta, yeni doğan çocuk sayısı azalmaktadır; doğan her iki çocuktan biri ise evlilik dışı ilişkiden doğmaktadır. AB istatistik ofisi Eurostat’ın yayımlamış olduğu verilere göre, AB ülkelerinde evlilik dışı doğan çocuk sayısı günümüzde %40’ın üzerine çıkmıştır. ABD’de de tablo pek farklı değildir. 1975 yılında %14,3 olan evlilik dışı doğum oranı 2015 yılında %40,3’e yükselmiştir. (1)
Kıyametin bir an önce kopması için İlahi nizama karşı savaş içinde olan şeytanın yardımcıları moda, müzik, TV,çılgın eğlence proğramlarını kullanarak amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Nefsani arzular ve hazlarının peşinde ömür tüketen hiçbir şey üretmeden yaşayan topluluklar peydah etmek istiyorlar, babasız, nesepsiz nesiller inşa etmek istiyorlar. Bir yandan uyuşturucuları cazip hale getirip, eşcinsel evlilikleri, eşcinsellerin önündeki engelleri tek tek kaldırıyorlar. Bir yandan da Sanat ! camiasın da var olan eşcinselleri siyasette ve günlük hayatta da canlandırmak istemektedirler.
Hiçbir insani değere saygıları olmayan bu güçler batıda aile kurumunda yapmak istediklerinde büyük oranda başarı sağlamışlardır. Ülkemizde ise İslami ahlak ve Anadolu ferasetinden dolayı HENÜZ başarılı olamadılar. Bizde ise Aile kurumunun surları top gülleleri ile yıpratılmaya başlanmıştır. Boşanmalarda ciddi bir artış vardır.
Türkiye’de son 10 yılda evlenenlerin sayısında görülen düşüşe karşın, boşanan çift sayısı yüzde 28,9 arttı. Bu dönemde boşanan çift sayısı 1 milyon 218 bin 458’e ulaştı. Evlenir iken yapılan masraflar dolayısı ile olan borçlanmalar ve dizilerdeki yaşantılara özenmeler yüzünden biri birilerine yetmeyen, mutlu edemeyen yığınlara dönüşmektedir.
Türkiye’de ortalama evlilik yaşı son dönemler de yükseldi – 2013 yılında erkeklerde 27,3, kadınlarda 24,1olan evlenme yaşı, erkeklerde 27,7’ye, kadınlarda ise 24,6 oldu. Oysa İslami yaşam ve harama meydan vermeme kriterleri göz önüne alındığın da Diyanet işleri, kız 17, erkek 18 yaşından itibaren evlene bileceğini söylemektedir. Sağlıklı bir toplum sağlıklı ailelerden oluşacağı gerçeğinden yola çıkarsak gençlerimizin erken yaşta evlenmelerini teşvik etmeli ve imkanları kısıtlı olanlara yardımcı olunmalıdır. Evlenen gençleri düğün ve ev eşyası masrafları ile kurdukları yuvalarında mutsuzluğa mahkum etmemelidir.
Bu bağlamda, ilk olarak evlilik dışı çocuk sahibi olmanın normal olduğu ve evlenmeden önce beraber yaşamanın doğal olduğu izlenimi veren ve toplumu fark ettirmeden dönüştüren televizyon dizilerine karşı adımlar atılmalıdır.
Boşanma aşamasına gelmeden aileleri uzlaştırma ve bir arada tutabilmek için ,devletimizin mahkemelerin de ortaklaşa uzlaşı komisyonları kurulmalı. Aile hukukunu ve kutsallığını yok etmek isteyen güçlere karşı Milli değerlerimizden beslenen, ailenin önemini zihinlere kazıyacak diziler ve yayınlar yapılmalı.
AİLE bir bütünlüğü koruna bilmesi için Kadının çalışması değil, annelik görevi teşvik edilmelidir. Aile baba, anne ve çocuklardan oluşur, Kadını “anne”liğinden uzaklaştırarak sonuna kadar “çalışma” hayatına çeken bir bakanlığa “Aile bakanlığı” demek doğru mudur. Aile bakanlığı, çalışma bakanlığı gibi hedefler ile yolda olmamalıdır. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Evi “yuva” yapan kadın’dır “Yuvayı dişi kuş yapar. Eğer dişi kuş yuvada yoksa o ev sadece çalı çırpıdan, birkaç parça eşyadan ibarettir.
Sözümüze son vermiyoruz, sadece tekrar ediyoruz, gücü yeten sözü olan Aile konusunu bir yerinden sahiplenmelidir. Kur’an-ı Kerime ve Peygamberimiz’in (s.a.s.) sünnetine uygun şekilde aile kurmayı ve toplum için temiz bir nesil yetiştirmeyi her bir Müslüman asli vazifesi kabul etmelidir. Aile insanlığın ve aynı zamanda medeniyetin devamının da garantisidir.
1- İNSAMER’den alıntı yapılmıştır/ OECD, Family Database, “Share of births outside of marriage (22.08.2017)..
Mustafa Hakkı Sezgin