Değerli Dostlar;
2-3 gündür halsizlik vardı üzerimde, dünden beri her tarafım ağrımaya başladı, üstüne bir de karın ağrısı ve ishal oldu. Koku, tat alma ve nefes konusunda hiçbir sıkıntım yoktu.
Akşam iş çıkışı eve dönerken hastaneye uğrayıp test yaptırdım.
Bu sabah sonuç geldi.
Pozitif çıktı.
14 gün evde kalacağız anlaşılan. (17.09.2020)
(2 gün sonra…)
Covid pozitifliler kervanına benim de katıldığımı duyan dostlar, akrabalar sağ olsunlar hem telefonla arayarak hem de sosyal medya üzerinden yorumlar yaparak afiyet dileklerini iletip “Hastalığın seyrini bizlere de anlatır mısın?” demişlerdi.
Tabi ki!..
Yazacaklarımın belki sizlere de faydası olur düşüncesiyle, memnuniyetle deyip başladım yazmaya.
Aslında üzerimdeki halsizlik pazartesi günü başlamıştı. (5 gün önce) Sürekli uyuklama hali ve hafif kas ağrıları oldu önce. Sonraki gün karın ağrısı ve ishal başladı. Çarşamba günü karın ağrıları epey artınca ve kas ağrıları da daha yaygın hale gelince koronadan şüphelendim ve test yapmaya gittim. Malum, test sonucu perşembe sabahı pozitif çıktı.
O saatten itibaren evde bir odada izole durumdayım.
Aynı sabah, Sağlıkçı arkadaşlar eve gelip hem ilaç bıraktılar hem de eşimden ve kayınvalidemden numune aldılar. Dün gece onların sonucu negatif geldi elhamdülillah.
Dün, yani 1. Gün hem karın ağrısı epey şiddetle devam etti. Kas ağrılarım biraz hafiflemişti ama yine de çok rahatsızlık veriyordu. Belki de içtiğim ağrı kesicilerin etkisiyle hafiflemişti.
Allah’a şükürler olsun tat ve koku alma, nefes darlığı ve ateş gibi semptomlar ilk andan itibaren bende yoktu hâlâ da yok elhamdülillah.
Bu hastalığı ateş ve solunum güçlüğü eşliğinde geçirenlerin halini düşünemiyorum bile. Allah korusun.
Bugün izolasyonun 2. günü. (Bana göre hastalığın 5. günü) Dün gece pek de rahat uyuyamadım. Arada bir uyandım. Ağrı kesici ve C vitamini, bir bardak süte D vitamini katıp içtim.
Bu arada; dün telefonla arayan doktor, eczacı arkadaşlarımın ve bu hastalığı daha önce geçiren dostlarımın tavsiyesiyle Sağlık Bakanlığının verdiği ilaca (Favicovir) ek olarak:
C Vitamini (Suda eriyen 1000 mg)
D vitamini (damla)
Coraspin 100 mg (Kan sulandırıcı)
Parol tablet (Ağrı kesici)
Mide koruyucu bir ilaç kullanıyorum.
Bol su içiyorum. Kekik, nane, limon çayı içiyorum.
Altı ay önce bu salgın çıktığından beri de her gün bir kaşık keçiboynuzu pekmezi veya özü kullanıyordum. Son bir haftadır içmemiştim belki de o yüzden bu virüse yakalandım diye düşünüyorum.
Keçiboynuzu çok faydalı. Özellikle solunum yolları için… İnternetten bir araştırın derim.
Bugün (2. Gün) düne oranla daha iyiyim. Karın ağrısı yok denecek kadar azaldı. Kas ağrılarım epey hafifledi. İştahım yerinde.
İki sabahtır ikişer adet haşlanmış yumurta, közlenmiş yeşil isot, zeytin, bal yiyerek kahvaltı yapıyorum. (Bu arada C vitamini en çok yeşil isotta var. Portakal veya limondan çok daha fazla. Tavsiye ederim.)
En kötüsü de ne biliyor musunuz?
Aynı evde olmanıza rağmen çocuklarınıza uzak olmak!
Küçük kızım koridordan ağlayarak sesleniyor “Baba çabuk iyileş, seni özledim.”
İşte bu durum çok fena; ama yapacak bir şey yok! Onların sağlığı daha önemli.
Yazı biraz daha uzayacak ama bunu da yazmadan edemedim.
Dün akşam Avusturya’da ikamet eden halam kızı ve eşi Erdal ile görüştüm telefonda. Geçmiş olsuna aradılar. Erdal bana: “Abi, Türkiye’nin kıymetini bilin ha, burada böyle bir uygulama yok! Hastalık iyice ilerlemeyene kadar hastaneler kabul etmiyor kimseyi,” dedi.
Allah devletimize zeval vermesin. Gerçekten Sağlık Bakanlığımız bu konuda çok özverili çalışıyor.
Allah razı olsun tüm sağlık çalışanlarımızdan.
Bu arada duaların etkisini hep hissettim. Allah razı olsun. Herkese ayrı ayrı teşekkür ederim.
Mustafa Gül (19.09.2020)