TBMM’de yapılan bir değişiklikle milletvekillerinin araçlarına trafikte geçiş üstünlüğü hakkı tanındı. Bu hakla milletvekilinin aracı kırmızı ışıkta geçebilecek, park yasağı gibi trafik kısıtlamalarına tabi olmayacak, üstelik çakar da takabilecek.
Başta da dedik ya, “Kırmızı ışık kurban olsun vekillerimize…”
Milletvekillerimizin kırmızı ışıkta geçenlerden neleri eksik?
Milletvekili olmak kolay mı?
Yıllar önceden kendini vekilliğe hazırlayacaksın. Hazır hissettiğinde gönlünden geçen partiye müracaat edeceksin. Aday adayı olup kulis faaliyetlerine başlayacaksın. Adaylığa geçmek için dil dökeceksin, terleyeceksin. Temayüllerin, mülakatların yanı sıra bir servet harcayacaksın. Seçim çalışmaları süresince seçmene hoş görüneceksin, yeri gelecek boyunu aşan vaatlerde bulunacaksın…
Bu kadar debdebeleri atlatıp milletvekili olduktan sonra bir kırmızı ışıktan geçmekten mahrum bırakılacaksın…
Söz konusu yasadan sonra bazı haddini bilmezler “kırmızı ışık ayrıcalığını” vekillerimize çok görüp tepkide bulunmuşlar.
Neymiş efendim, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre sadece ambulans, itfaiye araçları, suç takibindeki güvenlik araçları ve koruması bulunan araçlar geçiş üstünlüğüne sahipmiş.
Gece yarısı torba yasaya sokuşturularak geçirilen bu yasa,
“Milletvekillerinin milletten kopmasının” yasasıymış…
”Milletvekillerinin ayrıcalık peşinde koşmasının” yasasıymış…
“Milletvekillerinin milletle arasına uçurum koymasının” yasasıymış…
Yok, yasa veto edilmeliymiş…
Falan, filan…
Biz bu eleştirilere kafamızı takmıyoruz ama bizi endişelendiren daha önemli bir mevzu var.
Mesela, Cumhurbaşkanı kırmızı ışıkta geçiyor ancak trafik ekipleri önceden önlem aldıkları için sorun çıkmıyor. Bakanlar, valiler için de aynı yöntem uygulanıyor. Milletvekillerimiz, Allah korusun, “kırmızıda geçme haklarını” tedbirsiz şekilde kullanmaya kalkarlarsa bir kazaya karışırlar, diye endişe ediyoruz. Hem kendileri hem de başkaları için böyle bir risk olabileceğinden trafik ekipleri tarafından “vekillerin geçecekleri yerlerde” de önlem alınmalı…
Özetleyecek olursak; kırmızı ışık ihlali ve çakar imkânının tanınmasının vekillerimizi milletten koparmayacağını, onların halk ile arasına uçurum koymayacağını düşünüyoruz.
O halde bir kez daha söyleyelim, “Kırmızı ışık kurban olsun vekillerimize…”
MİLLETVEKİLİ SAYISI DÜŞÜRÜLMELİ
İstanbul’da “Dostlar Meclisi” diye bir grubumuz var. Mesleklerinde mesafe kaydetmiş isimlerin oluşturduğu bu meclis her ay farklı gündem maddeleriyle toplanıyor. O toplantılardan birine konuşmacı olarak katılan Anayasa Profesörü Servet Armağan, TBMM’deki milletvekili sayısının çok fazla olduğunu söylemişti. Servet hoca, gerekçeleriyle birlikte uzun uzun anlatıp “Meclis’imize 300 vekil yeter” demişti…
Gerçekten AK Parti’nin yaptığı en büyük yanlışlardan birinin “milletvekili sayısını yükseltmesi” olmuştur.
Biz Almanya değiliz, İngiltere değiliz. Gönül ister ki 600 değil bin 600 milletvekilimiz olsun. Ancak ekonomimiz şimdilik bu sayı için yeterli değil. Bir vekilin devlete aylık maliyetinin danışmanları ve diğer giderlerle birlikte “60 bin lira” civarında olduğu söyleniyor. Benim matematiğim zayıf varın siz hesaplayın, 600 vekilin bütçeye yükünü…
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, kırmızı ışık yasasını veto eder mi etmez mi bilemiyoruz ama şu “600 milletvekili” sayısının kesinlikle yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Haydi “300 az” diyelim, 350 olsun.
Yetmedi, en fazla 400 olsun…
Ekonomik sıkıntı yüzünden büyük işyerleri ya batıyor ya da tasarruf tedbirleriyle israftan kaçınarak ayakta kalmaya çalışıyor. Çok zorlandıklarında ise personel sayısını azaltıyor…
Kemer sıkma sırasının artık TBMM’de olduğunu düşünüyoruz…
Müslüm AKTÜRK
Keşke 600’ü liyakatlı olsalardı,
Mesele sayıda değil ehliyet ve liyakattadır.
Buna tüm merkezi hükümet ve yerel yönetimler, bakanlıklar, baş danışmanlar, yönetim kurulları üyelikleri, dahildir. Liyakatsızlık hem malî yük olur hem devleti iş bilmez ve hantallaştırır, üretmek yerine kendi içinde kurtlanmaya sebep olur.
Liyakatli insanlar devleti kazandırır,