Türkiye Cumhuriyeti kimliğini YÜREĞİNDE taşıyan değerli kardeşlerim, Millet ittifakı adı ile seçimlere iştirak edenlere şöyle bir bakarsanız Yedi Benzemez parti bir arada Hisseli Harikalar Kumpanyası gibi görünenler bir tarafa görünmeyen kısmında ise ağzındaki ayeti, elinde ki Kur’an-ı Kerim’i KALKAN olarak kullanan ve etiketlerinde ise SÜLEYMANCI yazan, Mescidü’d-dırâr’a dönüşmüş Örgütlü yapı da bulunmaktadır. Süleyman Hilmi Tunahan’dan Rabbim ondan ebeden razı olsun Kur’an Kerim’e çok değerli hizmetler vermiştir, Allah mekanını cennet Makamını Al-i etsin inşallah. Bu örgüt yöneticileri uzunca bir zamandan bu yana beslendikleri yerden aldıkları direktifler doğrultusunda hareket etmektedirler. İçinde CHP-HDP gibi din diyanet ve maneviyat düşmanı iki parti olduğu halde aynı ittifak ile işbirliklerini, Allah’tan korkmadan Kur’an’dan ve geçmişinden utanmadan pervasızca Hafız masum kız çocuklarını evlerde yaptıkları toplantılara göndererek hükümeti Tayyip Erdoğan’ın ailesinin, Yöneticilik yapmış kişilerin ve onların oğulları kızları üzerinden hırsızlık-yolsuzluk ile suçlayarak açıkça K.Kılıçdaroğlu -ABD-PKK-FETÖ-DHKP ittifakına OY istemektedirler. Masum kandırılmış talebelerin ve sadece dinine hizmet ettiği sanan gençlerin üzerinden ve Müslümanın Zekat-Fitre- Kurban paralarıyla Türkiye Cumhuriyetine TUZAK kuranları biz FETÖ olarak daha önce de görmüştük, ne yazık ki bu örgüt yapısı da aynı yolu takip etmektedir. Aynı hainliği şimdi de falan filan cemaat ve Ahmak parti yöneticilerini yedeklerine alarak Millet ittifakı adı ile hep birlikte yapmaktadırlar. İşte tam da burada aklımıza Peygamberimiz (s.a.v)in Medine’de İslam devletinin temellerini yükseltir iken ortaya çıkan münafıkların kurduğu isminin Kur’an Kerim’in “Tevbe 9/107. ” ayetinde geçen Mescidü’d-dırâr adıyla anılan mescid gelmektedir. Buyurunuz,özellikle Metni uzun paylaşıyorum. bu günlere ve bahsi geçenlere ne kadar benzemektedirler hep beraber görelim diye..
“İslâmiyet’in Medine’de güçlenerek yayılmasından rahatsız olan Münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selûl Medineli hemşerilerini tahrik ederek onları yanına çekmek istemişse de başarılı olamamıştı. Daha sonraki savaşlarda Müslümanlara karşı olumsuz tavrını sürdürmüş, Mekke fethedildikten sonra Tâif’e sığınmış, Huneyn (Hevâzin) Gazvesi’nden ve Tâif Seferi’nin ardından burada duramayarak Suriye’ye gitmişti. Giderken de münafıklara işlerini görüşebilecekleri bir mescid yapmaları ve güçlerinin yettiği kadar silâh ve mühimmat toplamaları için haber yollamış, kendisinin Bizans makamlarına gidip oradan asker getireceğini ve Muhammed’le ashabını Medine’den çıkaracağını bildirmişti. Buna göre bir mescid inşa edip cemaate devam etmeyi kolaylaştırdıkları izlenimi uyandıracaklar, böylece hem Mescid-i Nebevî ile Mescid-i Kubâ cemaati arasında bir tefrika çıkarmış olacaklar, hem de Ebû Âmir ile gizlice görüşebilecekleri bir mekâna kavuşmuş olacaklardı..böylece münafıklar süratle Kubâ’da bir mescid yaptılar.
Hz. Peygamber, Medine dışında Zûevan denilen yerde Tebük Seferi’nin son hazırlıklarıyla meşgulken münafıklardan beş kişilik bir heyet gelip yağmurlu ve soğuk kış gecelerinde hasta ve özürlü olanların namaz kılması için bir mescid inşa ettiklerini ve kendilerine namaz kıldırarak burayı ibadete açmasını istediler. Resûl-i Ekrem sefere çıkmakta olduğunu, dönüşte orada namaz kıldırabileceğini söyledi. Sefer dönüşü ordusuyla birlikte Zûevan’da konakladığında bazı münafıklar gelerek Hz. Peygamber’i mescidlerine götürüp namaz kıldırmak istediler. Bu sırada mescid ve onu yapanların niyetleri hakkındaki âyetler nâzil oldu (et-Tevbe 9/107-110). Bu âyetlerde mescidi inşa edenlerin niyetlerinin müminlere zarar vermek, hakkı inkâr etmek, müminlerin arasına nifak sokmak ve daha önce Allah ve resulüne karşı savaşmış olan bir kişiyi (Ebû Âmir er-Râhib) beklemek olduğu belirtiliyor, bunların gayelerinin iyilik olduğuna dair yemin bile edebilecekleri, halbuki yalancı oldukları vurgulanıyor, Hz. Peygamber’e Mescid-i Dırâr’da asla namaza durmaması, buna karşılık takvâ üzerine kurulmuş mescidde (Mescid-i Kubâ veya Mescid-i Nebevî) namaz kılmasının daha uygun olacağı bildiriliyordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Medine’ye ulaşınca Âsım b. Adî (veya Ma‘n b. Adî) el-Aclânî ile Mâlik b. Duhşüm es-Sâlimî’ye mescidi yıkmaları için emir verdi (Vâkıdî, III, 1046; İbn Hişâm, IV, 530). Âsım ve Mâlik yatsı vakti sıralarında Mescid-i Dırâr’ı yaktılar.”(*1)
Değerli kardeşlerim dinsizliğini Mandacılığını Teröristleri serbest bırakacaklarını, Diyanet kurumunu Kadük hale getireceklerini, sınırda ki askerleri geri çekeceklerini, Kıbrıs’ta ki zafer ile kan ile aldığımız toprakları ve Mavi Akdeniz de ki kazanımlarımızı geri vereceklerini söyleyebilen bu Hainlere karşı LÜTFEN Bizlerde Vatan-Bayrak ve Bağımsızlık istikametinde durduğumuzu ve bu hain planlara ASLA müsaade etmeyeceğimizi her ortamda dile getirelim. Memlekete kurulan OY İLE İŞGAL tuzağının piyonlarına karşı açıktan FİKİR ve Demokrasi mücadelesini ihmal etmeyelim. Unutmayınız ki, Mısır’da kullanışlı Genaral Sisi’nin kanlı darbe hareketine, seçim ile Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Muhammed Mursi’nin hapsedilmesine selefi görüşlere ve yüzde 25 oy oranına sahip Mısır‘daki Davet Cemaati’nin siyasi kanadı Nur Partisi, öncülük etmiştir. İslam ağacının içinde kurt yaşayamaz lakin enaniyet-çıkarcılık-kıskançlık-bozuk zihniyet-hainlik hastalıkları ağaca musallat olmuş ağaç kurdu vazifesi görmekte ve koca çınarları içerinden çürütmeye ve hatta yıkmaya kendilerini hizmetkar olarak görmektedirler, biz inanıyor ve güveniyoruz ki, bu Asil Millet 15 TEMMUZ’da olduğu gibi bu OY İLE İŞGAL hareketine de ASLA Müsaade etmeyecektir. Bu milletin feraseti, Anadolu irfanı ve bu toplumun isabetli kanaati 28 Mayıs günü sandıkta kurulan bütün tuzakları, bu hain ve sinsi işbirlikçi-sömürgeci kuranların başına geçirecektir. Bu milletin aklını hafife alanlar, hayatlarının en büyük şokunu yaşayacaklardır. Kur’an-ı ve masum talebelerini kirli emellerine alet edenlerden de elbette en kısa zamanda yaptıklarının hesabı sorulacaktır. Selam ve Muhabbetle..
*1KAYNAK: TÜRKİYE DİYENET VAKFI-İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi / Genel Yayın Yönetmeni