Biz gençlerimize bu eserlerle dokunamayız. Onların gönlüne giremeyiz.
Bilinmelidir ki Cumhuriyetin ilk yıllarında Tercüme Bürosu kurularak Batı klasikleri Türkçe’ye çevrilmiş ve Türk toplumunu Frenkleştirilmek amacı güdülmüştür.
Klasiklerin okunmasına karşı değilim ama henüz şehre yeni göç etmiş, şehri tanımayan, kendi din ve kültürünü bilmeyen ortaokul seviyesindeki gençlere okutulmasına karşıyım.
Reisin üzerinde durduğu gibi, kültür konusunda maalesef nasıl bir yol izleyeceğimizi bilemedik. Kültür konusunda istenilen seviyede değiliz henüz. Çünkü sağlam bir politika oluşturamadık. Kurum, kuruluş ve özellikle belediyeler önüne gelen kitabı incelemeden, içeriğine bakmadan basmayı kültür hizmeti sanmaktadır. Batı klasiklerini basıp orta öğretim öğrencilerine dağıtmayı maharet sanıyorlar.
Batı klasiklerinde güçlü bir Hıristiyan teolojinin olduğunu, cinselliğin vurgulandığını, hatta birçoğunda deizm ve ateizm konusunu işlendiğini söyleyebilirim. İstenirse bu eserlerin adlarını ve içeriğini tek tek yazabilirim. Örneğin Urfa belediyesi Kafka’nın “Dönüşüm” hikâyesini Dostoyevki’nin Yeraltından Notlar vb. Kitapları bastırıp ortaokul öğrencilerine dağıtmış. Kitap dağıtımı elbette güzel. Kafka’nin Dönüşüm hikayesini, insanın kendine yabancılaşmasını kaç öğrenci anlayabilir? Veya bu kitap ne verebilir orta öğretim öğrencisine. Bu kitabı değil ortaokul, lise, üniversite öğrencisi anlayamaz.
Varoluş felsefesinin ilham aldığı kitaplardan… Yine insan psikolojisini derinden etkileyecek ve aynı zamanda varoluş felsefesinin üzerinde durduğu kitaplardan Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar kitabı insan psikolojini sarsan kitaplardandır.
Cemil Meriç gibi bir büyük düşünür klasiklere 25 yılını verdiğini söylüyor. Kolay değil bu kitapları okuyup özümsemek. Henüz şehri tanımayan, hayatında bir ilmihal kitabı okumamış, Türk-İslam klasiklerinden habersiz genç dimağlara Batı klasiklerini okutmanın ne anlamı var.
Bu bir kültür hizmeti mi yoksa Batı kültürünü yayma projesi mi ?
Biz gençlerimize bu eserlerle dokunamayız. Onların gönlüne giremeyiz.
Bilinmelidir ki Cumhuriyetin ilk yıllarında Tercüme Bürosu kurularak Batı klasikleri Türkçe’ye çevrilmiş ve Türk toplumunu Frenkleştirilmek amacı güdülmüştür.
Klasiklerin okunmasına karşı değilim ama henüz şehre yeni göç etmiş, şehri tanımayan, kendi din ve kültürünü bilmeyen ortaokul seviyesindeki gençlere okutulmasına karşıyım.
Çünkü bu klasiklerde örneğin Suç ve Ceza’da roman kahramanı Raskolnikov, cinayet işlemeyi kafasında koyduğunda şöyle bir cümle kullanır. “Tarihin büyük adamları, Sezar, Muhammed, Napolyon birer katildir….” diyerek kendi cinayetine meşruiyet kazandırmak ister. Örneğin Karamazov Kardeşler’de Türklere hakaret eder. Kitabın ilk baskısında Tercüme Bürosu bu bölümü sansürler. Son yıllardaki baskısında bunlar mevcuttur. Sonra klasikleri basan belediyeler tercümenin ne denli iyi yapılıp-yapılmadığına bakmaksızın, kuşa çevrilmiş, özetlenmiş baskıları yayınlayıp dağıtmaktadırlar.
Eğer belediyeler kültürel yayınlar yapacaksa bir seçici kurulu oluşturmalı, kitaplar okunarak tavsiye edilmelidir. Sonra yaş ve sınıf farkına göre kitaplar dağıtılmalıdır. Kimileri klasiklerin telif sorunu olmadığı için basılıp dağıtıldığını söylüyor.
Eğer böyle bir mantıkla yola çıkılırsa, o zaman porno kitapların da telifi yok basıp dağıtalım…
Bakınız kültür çok önemlidir. Öncelik kendi klasiklerimize ağırlık vermeliyiz. Bundan bir iki ay önce Putin, Türkmenistan’a yaptığı ziyarette Rus klasiklerini ders müfredatında okutulması konusunu şart koşan bir anlaşma imzalattı/dayattı! Niçin? Rus kültürüyle çocuklar büyüsün diye.
Bugün Türk cumhuriyetlerine gidiniz sokak ve cadde isimleri Rus düşünür ve edebiyatçılarından oluştuğunu görürsünüz. Puşkin Cad. Dostoyevski Meydanı, Maksim Gorki sokağı,
heykeli vs…
Batı klasiklerinin telif yok diye basıp dağıtmamalıyız, batılılar bize telif ödese dahi bunları basıp dağıtmak konusunda düşünmeliyiz. Yerli fikir ve düşüncelere ağırlık vermeliyiz.
Bu fikirleri ileri sürerken şunun altını çizmek istiyorum. Ben otuz yıldır klasikleri okuyorum. Üzerlerine yazı yazıyorum. Klasikler elbette okunmalı ama belli bir seviyeye geldikten sonra. Klasiklerin gelişi güzel basılıp dağıtılmasına, Türk İslam klasikleri dururken Batı klasiklerinin dağıtılmasına karşıyım.
Eğer çocuklara kültürel anlamda kitap dağıtılacaksa Bin bir Gece Masalları, Kelile ve Dimne, Mevlana’dan, Yunus’tan, Evliya Çelebi’den seçmeler dağıtılmalıdır. Hatta klasik eserlerimizden kurmaca edebiyatla yeni eserler üretilmesi projelerine destek verilmelidir.
MEHMET KURTOĞLU