DSÖ mevcut durumda ülkelere “tavsiye veren” bir konumda iken, Dünya Sağlık Asamblesi (WHA) Uluslararası Sağlık Tüzüğünde değişiklik yaparak 24 Mayıs 2024 de DSÖ’ye üye ülkeler üzerinde yaptırım gücü olan “iddialı, yasal, bağlayıcı, kuvvetli haklar” vermek istiyor. DSÖ’ye üst yetkiler verme konusu G20-2023 zirvesi sonuç bildirgesinde açıklanmıştı.
WHO-Dünya Sağlık Örgütü’ne verilmesi planlanan bu haklar pek çok ülkede tartışılıyor. Bazı uzmanlar bunu kabul eden ülkelerin kendi halkına “gizli darbe” yapmış olacağı söylüyorlar.
Türkiye’nin de içinde bulunduğu 194 ülke bu değişiklikleri kabul ederlerse tam olarak hangi yetkileri DSÖ’ye devredecekler? Bu maddeler halka gizli bir darbe sayılır mı? Siz karar verin.
DSÖ’ye Verilmesi Planlanan Üst Yetkiler:
1-DSÖ’ye ülkelerin genel tıbbi tedavilerini belirleme hakkı verilecek. Bizim ülkemizde de istedikleri tedaviyi zorunlu kılma ve diğerlerini yasaklama hakları olacak.
DSÖ’nün zorunlu tuttuğu tedaviler dışındaki tedavileri uygulayan doktorlar cezalandırılacak. Hiçbir tıbbi özgürlüğümüz veya bedensel özerkliğimiz olmayacak.
2- Pandemi ilan etme tüm karar ve yetkileri DSÖ’de olacak. İklim değişikliği planı da sağlığa dahil edilerek yetki verilecek. DSÖ’nün iklim konusunda da yaptırım hakkı olacak.
3-DSÖ Başkanı acil gördüğü durumlarda herhangi bir özel kriter gözetmeksizin “Pandemi” ilan edebilecek.
4- Gerçekler değil “DSÖ Beyanı” geçerli olacak. Salgının yakın olduğuna veya ilerlemekte olduğuna dair bir kanıta sahip olmalarına gerek olmayacak. Şüphe üzerine bile hareket edebilecekler.
5- DSÖ lüzum görürse istediği ülkede, halk sağlığı acil durumu, ilan edebilecek. Pandemi mecburiyeti de olmayacak.
6- DSÖ’ye mRNA bazlı aşıları isterse zorunlu hale getirme yetkisi verilecek.
Hiç kimsenin “Ben Siyonistlere güvenmiyorum, bu biyolojik silahtır, ben aşı olmak istemiyorum” deme hakkı olmayacak. Aşı olmayanlar için “halk sağlığını tehdit etme suçundan” ağır cezalar gelecek. Plandemi aşılarından sonra, bunca insan zarar görmüşken sanki DSÖ plandemiyi iyi yönetmiş gibi ona bu kadar yetki vermek asla iyi niyetle açıklanamaz.
7-Uluslararası aşı pasaportu mecburiyeti getirilecek. Çalışmalara başlanmış bile. İklim kanunu ile zaten evden çıkmak lüks olacak.
8-Zorunlu PCR testleri yapma yetkisi. Pandemik patojenlerin araştırılması bahanesiyle insanlar ve hayvanlar üzerinde PCR gibi testlerin yapılmasının gerekli görmesi durumunda DSÖ nün ülkelere tüm halka mecburiyet getirme yetkisi olacak.
9-DSÖ’nün halk sağlığına adına lüzumlu görmesi durumunda bir ülke içindeki tıbbı malzemelere başka bir ülke tarafından el koyulmasına izin verme hakkı olacak. Bu maddeyi hangi pis planları için ekledilerse!
10-DSÖ’nün “Aşı-Maske-Mesafe ve Kapanmalar” dahil olmak üzere istediği uygulamayı ülkelere mecbur tutma hakkı olacak. Yani istediği ülkenin ekonomisi ile oynayabilecek. Muhtemelen bunu “İklim Kapanmaları” adı altında yapacaklar. Altı aylık bir kapanma bir ülkenin ekonomisini iflas ettirmeye yeter. Aslında sadece sağlığı değil, dolaylı yoldan ekonomimizi de dış güçlere teslim etmiş olacağız.
Halk Kabul Eder mi?
Şimdi diyeceksiniz ki halk bu insanlık dışı zulümleri kabul etmez. Tabii ki de bunu da düşünmüşler ve DSÖ’nün mevcut tüzüğünde yer alan “Kişilerin onuruna, insan haklarına ve temel özgürlükleri tam saygı göstererek…” ifadesi atılarak, insan haklarının garantisi ortadan kaldırılıyor.
Bahaneleri de şu: Yeryüzünün ve diğer canlıların sağlığı söz konusu olduğunda sen kendi kararlarını veremezsin. İnsan hakkı değil, tüm canlıların hakkı söz konusu.
Hakkını arayanı “hain” ilan edecekler. Oysa gerçek hain kendileridir.
Hatırlarsanız plandemide aşı olmayanlar için : “Diğer insanlara zarar verme ihtimali için vatandaşlık haklarını kullanamasınlar” diyen doktor kılıklı hainler olmuştu.
Anayasayı Değiştir- Halkı Sustur
DSÖ, üye ülkeler onların emirlerini iyi uygulasın diye ülke yöneticilerine çözüm de sunuyor:
1-Ülkelerin Anayasalarının değişmesi ve insan hakları maddelerinin çıkarılması.
Maalesef ülkemizde Anayasa değişikliğini çalışmaları çoktan başladı bile. Açık açık sebebinin “iklim kanunlarını uygulamak” için olduğu söyleniyor.
2-Sosyal medyayı susturmak. Üye ülkelerin sosyal medyayı iyi gözetlemesi ve sansürlemesi isteniyor. İzin verilen tek hikaye DSÖ’nün anlattığı olacak
Anlaşma henüz yürürlükte olmasa bile YouTube uygulamaya koydu bile.
DSÖ’nün uygulamaları aksine fikir beyan edenler dezenformasyon kanunu ile cezalandırılacak. O da ülkemizde hazır.
Yetki-Sorumluluk ve Finansman Meselesi
Bu hain planı hazırlayanlar elbette kendilerini de düşünmüşler: Yapılacak değişikliklerde bunca yaptırım hakkı alacak olan DSÖ yetkililerini, yapacakları eylemlerden sorumlu tutacak hiçbir hüküm yok. Dünyayı yaksalar suçları olmayacak.
Bir de utanmadan bu hain planlarının masrafını da bizlere yükleyecekler. DSÖ’nün ek finansmanını da üye ülkeler sağlayacakmış, yapılacak değişikliğe göre. Bu ülkemiz için büyük bir yük. Halk kendi geçimini zor sağlıyor. Bir de katilini mi besleyecek?
Neden DSÖ’nün Yetkilerini Artırma İhtiyaç Duyuyorlar?
Kovid plandemisi sırasında DSÖ’nün mantık dışı ve bilim dışı tavsiyelerine uymayan ülkeler oldu. Kovid sürecinde tıbbın temel kuralları bir kenara atıldı. Bunu gören ve DSÖ’nün tavsiyelerine uymayan ülkeler kovid döneminde problem yaşamadı.
DSÖ’nün tavsiyesine uyan bizim gibi ülkelerin “kapanmalar” sonucunda ekonomileri büyük zarar gördü. Ayrıca ağır tedavilerle ölümlerin artması ve aşı sonrası artan hastalıklar ve ölümler yüzünden halkın uyanması DSÖ’ye güveni sarstı.
Uyanık Siyonistler “Tek Dünya Devleti” kurmak ve dünyanın hakimiyetini ele geçirmek için böyle bir çözüm bulmuşlar.
“Tek Dünya Devleti” içir “Tek Sağlık Politikası” Bunun için de DSÖ ye sınırsız yetki. Azınlığın iktidarı için planlar hazır.
Resmi Olarak Reddetmeyen Ülkeler Kabul Etmiş Sayılacak
Dünya Sağlık Asamblesi’nin 22- 24 Mayıs 2023 tarihindeki yıllık toplantısından önce, -resmi olarak kapsam dışında kalmayı tercih ettiğimizi- bildirmezsek değişikliklerde belirtilen yeni şartlara tabi olacağız. Gidip imza atılmamış olsa bile kabul etmiş sayılacağız.
Estonya, Uluslararası Sağlık Tüzüğünde yapılan değişiklikleri reddettiğini açıkladı.
Hem pandemi anlaşmasını hem UST değişikliklerini hem de DSÖ’ye ek finansman sağlamayı reddettiklerini DSÖ’ ye 25 Kasımda bildirdiler.
Fakat maalesef ki bizim yöneticilerimizden böyle bir adım yok, tam aksi her konuda Küreselcilerle birlikte hareket ettiklerini gururla açıklıyorlar. Bu konuda iş halka düşüyor.
Acilen uyanmak gerekiyor. DSÖ’nün ülke güvenliğini tehdit eden, insanlar üzerinde insanlık dışı baskılar oluşturacak bu Siyonist projeye dahil olmak istemediğimizi, Hükümetin resmi olarak DSÖ’ye bildirmesi gerektiğini sosyal medya baskısı oluşturarak hükümete kabul ettirmemiz gerekiyor.
Yoksa kasap boynundan tuttuktan sonra, mezbahaya gitmem, diye diretmenin kimseye faydası olmayacak.
Peki sizce hükümet DSÖ’ye bu yetkileri verirse halka karşı gizli bir darbe yapmış ve ülkeyi Siyonistlere teslim etmiş sayılır mı?
Sizin görüşünüz nedir?
Sema MARAŞLI /