Eşkıyalar ve haramiler vardı. Hatırlarsınız bir de Ali Baba ve Kırk Haramiler! Hikâyesi vardı. Çocukken mutlaka okumuş ya da duymuşsunuzdur.
***
Eşkıyalar ya da diğer adıyla Haramiler, kervanların yolunu keser bütün mallarını ve ganimetlerini alırlardı. Sonra da ganimeti paylaşırlardı.
***
Şimdi ise zaman değişti, artık haramiler yol kesmiyorlar. Metot değiştirdiler. Fani dünyanın kervancıları olan vatandaşların kamu hakkını imarda oynayarak götürüyorlar. Öyle belinde kılıç ile değil, Boyunlarında kravat ile yapıyorlar. Bunları siz gördüğünüz de ya beyefendi diye hitap ediyorsunuz, ya da ‘Başkanım!’ çekiyorsunuz.
***
Bunların çoğunluğu ya Atatürkçü ayakları yapıp Atatürk maskesiyle yapıyorlar ya da din maskesi arkasına sığınıp dindar gibi görünüp yapıyorlar.
***
Bir vatandaş yıllar önce anlatmıştı. Nezarethaneye düşen vatandaş bakar görür ki aynı nezarethane de 2 kişi daha vardır ve gece uzundur. Kısa bir tanışma faslına girerler. Biri diğerine sorar “Sen neden şu an buradasın?” Cevap verir diğeri “Hırsızlıktan!” Der ve sorar, sen neden buradasın? Bende radyo da Atatürk hakkında ileri geri konuştum!” Der. Hırsız olan o zaman derki Sakallıya, “Hoca sen ayvayı yedin! Ben 3 ay yatar çıkarım, sen yıllarca yatarsın!”
***
İşte böyle aslında, suç işleyenler suçu işlemeden evvel ne kadar ceza alırım? Yakalanırsam hâkime hangi yalanı atarsam yırtarım. Bunları iyice çalışıp, ona göre suç işliyor çoğu. Mesela bir hırsız anlatmıştı yıllar önce. Kuyumcuya girip silah ya da bıçak çekerek soyarsan daha çok ceza alırsın. Ama vitrine bakarken birden camı kırıp ala bildiğini alıp kaçarsan “Nefsime uydum Hâkim bey!” Diye daha hafif ceza alırsın demişti.
***
Yıllar önce bir müfettiş ile gayri resmi sohbet etmiştik. O zaman demiştim ki, “Bir belediye başkanı imarda usulsüzlük ve rant olan projeleri imzalamayıp tatile gidiyor. O belediye başkanı tatildeyken vekili onun yerine imzalıyor. Belediye başkanı da diyor ki, “Benim imzam yok ki, bana hiçbir şey olmaz!” Der. Bu mudur? Kanun bu belediye başkanına karışamıyor mu? Müfettiş bana verdiği cevapta, “Anadolu’dan yeni geliyorum. Hep böyle. Birçok belediye başkanı aynı metodu uyguluyor. Sıkıntılı projeleri imzalamayıp tatile çıkarak vekiline imzalatıyor. Yani işini bilenin hali başka oluyor.
***
Tekrar sordum. İmarda usulsüzlük olan inşaatları yıkıyor musunuz? Aldığım cevap ise oldukça çok enteresan idi. “Usulsüz inşaat için yargı yıkım kararı veriyor ve belediyeye yazı gönderip ‘Yıkın!’ Diyor. Belediye tabii ki yıkmıyor! Yargı Belediyeyi mahkemeye çağırıp, ‘Neden yıkmadınız?’ Diye soruyor. Belediye de verdiği cevapta ‘Efendim, yıkacak kepçe yoktu! Kepçe vardı ama kırıktı! Kepçe vardı çalışıyordu ama çalıştıracak operatör hastaydı’ gibi profesyonel yalanlar atarlar.” Dedi. Dayanamayıp tekrar sordum “Ee yani sonra ne oluyor? Yıkıyorlar mı?” Sıkı durun aldığım cevaba belki de şaşırmayacaksınız ama ben şaşırmıştım. “Hayır yıkmıyorlar. Mesele, inşaat yıkılmadan kapanıyor” Demişti.
***
Şimdi bu yazıyı okuyan sıradan vatandaşlar “O zaman inşaat yüklenicisi olup, imardan götürelim!” Diyebilirler. Şahsen tavsiye etmem. Haram binanın temeli sağlam olmaz. Siz yeseniz faydasını göremezsiniz. Ya da en fazla 5 yıl yaşar, yer yer şişersiniz. Sonra bir musibetle terki diyar edersiniz bu dünyadan. Sizin haram birikimlerinizi mahdumlarınız iç eder sonuç olarak.
***
Yıllar önce bir siyasetçi demişti ki kendi partili bazı arkadaşları için, “Bizim öyle arkadaşlarımız var ki, namaz da rüku ile secde arasında acaba imardan ne çalabiliriz! Hesabı yapıyorlar.” Tüylerim diken diken olmuştu bu ifadeden. Bir başkası da “Bizim öyle arkadaşlarımız var ki, imardan çalıp ölüp gidiyorlar. Onların yiyemediklerini çocukları gecelere akıp bitiriyorlar.
***
Şimdi sormak isterim. Değer mi? Şu üç günlük dünya da haramilik yapmaya değer mi? Hadi Allah’ın saf kullarını kandırıyorsunuz! Ya Allah’ı kandırabilir misiniz kuş büyüklüğünde beyninizle.
***
Selametle kalınız…
***
Haramiler, siz kalmayın!
Aytekin YAŞAR