Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun, “Aile hekimlerimiz müsterih olsunlar” dediği yeni yönetmelik aile hekimlerini oldukça tedirgin etmiş görünüyor.
Hem de öyle böyle bir tedirginlik değil.
Kimisi “buna katlanmam mümkün değil, artık emekli olmanın vakti” diyor, kimisi de istifa etmeyi düşünüyor.
Sağlık Bakanlığı ise aile hekimlerinin tepkilerine, eylemlerine rağmen 1 Kasım 2024 itibariyle yürürlüğe giren “Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği” konusundaki haklılığını iddia ederek yapılan değişiklikten geri adım atmıyor.
Sayın Bakanın, alanlarında tecrübeli ve sahaya hâkim bir ekiple, çok sayıda hekim ve paydaşla görüşerek hazırladıklarını savunduğu yönetmelikte tepki çeken öyle maddeler var ki, biz de anlamakta güçlük çektik, mantıklı bulmadık.
Mesela vatandaşın bir yıl içerisinde doktora müracaat sayısının 7’nin altında olması isteniyor. Kronik hastalığı bulunan vatandaşa böyle bir sınırlama getirmek mümkün mü? Türkiye’de sağlık kuruluşuna başvuru ortalaması kişi başına yıllık 11’in üzerinde seyrederken aile hekimlerinden bu sayıyı 7’nin altına düşürmelerini talep etmek ne kadar mantıklı olur acaba?
İşte size yeni yönetmelikte yer alan çelişkili taleplerden iki adet daha:
1-Hastaya antibiyotik, mide koruyucu gibi ilaçlar fazla yazılmayacak.
2-Hastanın memnuniyeti aile hekiminin maaşına yansıyacak.
Aşağı sakal yukarı bıyıktan daha kötü bir durum.
İhtiyaç duyduğu ilacı yazılmayan, kısıtlanan hangi hasta aile hekiminden memnun kalır?
Bir çelişkili madde ise hasta sayısıyla ilgili.
Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları (hemşireler) kayıtlı nüfus üzerinden maaş almaktadır. Yine kayıtlı nüfusun başvurusu üzerine sağlık hizmeti vermektedirler. Yeni düzenleme ile yaklaşık %30 maaş kaybı yaşanacaktır. Çünkü kayıtlı nüfusta yer alan özellikle genç erkekler aile sağlığı merkezlerine başvurmamaktadır. Zaten hasta olmayan ve sağlık taraması için belirlenen yaş grubunda olmayan kişilerin sağlık kurumuna başvurmaları beklenmez. Kişi hasta olmadığı ve dolayısıyla aile hekimine başvurmadığı için aile hekiminin maaşından kesinti yapmak ne kadar mantıklı bir uygulamadır?
Diğer taraftan bu genç nüfusun sağlık kuruluşlarına pek başvuru yapmamasına rağmen, sağlık kuruluşlarında yapılan muayene sayısı yaklaşık 1 milyarı bulmuştur. Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde bu şekilde bir sayı/oran bulunmamaktadır. Zaten dünya rekoruna giden muayene sayılarının azaltılmasına yönelik uygulamalar yapmak yerine genç nüfusu da sağlık kurumlarına çekerek muayene sayılarının arttırılması ile ne amaçlanmaktadır?
Ayrıca zaten hastalar randevu bulma konusunda sıkıntı yaşamakta ve doktorlar hastalara ayırabildikleri sürenin azalmasından dert yanmakta iken sisteme genç nüfusu da dahil etmeye çalışmak bu sorunları arttırmayacak mıdır?
Bu işin sonu nereye varacak, bilemeyiz ama görünen o ki olan yine vatandaşa oluyor.
Zira, aile hekimlerinin yeni yönetmeliğe karşı yeni bir eylem yapacağı ve Kasım ayındaki 3 günlük grevden sonra Aralık ayında da bu defa 5 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirileceği duyuruldu.
Müslüm AKTÜRK
kaynak: www.istiklal.com.tr