İstanbul Sözleşmesi LGBT bireylere şiddeti önlüyormuş, “Ne yani, öldürülsünler mi”ymiş, İslamda öldürmek yokmuş dır dır dır vır vır vır Bla bla bla.
İçimizdeki Lawrence’ları çığırtkan olarak, öne sürmüş, meydana çıkarmışlar.
Eski İngiliz sözüdür: “İyi bir adamın varsa sen bağırmazsın.”
Sözleşmede Şiddet “toplumsal, psikolojik ve ekonomik ” şiddet diye tanımlanıyor.
Sadece fiziksel ŞİDDET değil.
İşte bu kısmı örtmeye çalışıyorlar.
Kabaca bu kavramları açıklamaya çalışayım:
Psikolojik Şiddet: Erkek erkeğe, kadın kadına, erkek kadın aynı anda, toplu seks ya da trans, travesti ilişki (LGBTQQ+) veya aile içi, pedofilik, hayvanlarla ve ya başka seks modelleri (CİNSEL EĞİLİMLER) ile ilişkileri; GÜNAH, ahlaksızlık, edepsizlik, hayasızlık, şerefsizlik, namussuzluk veya benzer şekilde tanımlamak PSİKOLOJİK şiddettir.
Bu kavramlarla LGBTQQ+, ensest, pedofilik, fortçu, oğlancı, hayvancı ilişkileri aşağılamış, onlara PSİKOLOJik şiddet/Baskı uygulamış olursunuz.
Onları dışlayan, günaha bulanmış, namussuz, edepsiz gösteren, ayıp, utanılacak işler yapıyorlar, imasında bulunan her türlü argüman yok edilmeli ve onlar toplumun ONURLU üyeleri olarak toplumda yer almalılar.
Bu noktada Çocuklara verilen eğitim, Toplumsal Dil ve DİNi alışkanlıklar, kurallar, normlar, gelenekler, örfler her şey bu ilişkilerin NORMALLEŞTirilmesi yönünde düzenlenmelidir.
Psikolojik baskı ortadan kalkmalıdır.
Kime karşı Psikolojik baskı ortadan kalkmalıdır, Yukarda vasıflarını saymaya çalıştıklarımıza karşı.
Peki, tamam anladık mı, devam edelim mi?
Çocuklarınızı yetiştirirken, onları KIZ ya da ERKEK olmaya zorlanmadan “kendi diledikleri gibi(!)” Gay, Travesti ya da hayvan sevici olmayı seçebilmeleri için onları Cinsel karakter olarak KADIN ya da ERKEK olmaya yönlendiren her tür Psikolojik Şiddet(?) ortadan kaldırılmalıdır.
Toplumsal Şiddet: Eğer çocuğunuzu KIZIM veya OĞLUM diyerek yetiştirirseniz o çocuğu KIZ olmaya ya da ERKEK olmaya zorlarsınız.
Çocuğunuzun gay ,hayvan sevici ya da lezbiyen olmasını engellemiş olursunuz. Bu Toplumsal cinsiyet EŞİTLİĞİne aykırıdır.
Bu anlamda LGBTQ+ ve diğer cinsiyetleri baskılamış, toplumda var olmalarını ve yeterince ortaya çıkmalarını engellemiş olursunuz.
Çocuğa doğduğu an; KIZ veya ERKEK demek ya da erkeğe mavi, kıza pembe giydirmek, Tuvaletleri, Soyunma kabinlerini Erkek/Kadın diye ayırmak LGBTQQ+ bireyleri yok saymak onlara toplumsal Şiddet uygulamaktır.
( Bu nedenle bu ülkede, ortak tuvaletli, cinsiyetsiz, içinde Kız, Erkek, Kadın, Adam, Abla, Abi gibi kelimelerin hiç geçmediği 169 tane Orta Okul ve lise açılmaya kalkıldı, hatırlatırım.)
Bilim adamı, Bilim kadını gibi kelimeler gayleri, lezbiyenleri ve diğer toplumsal cinsleri yok saydığından Toplumsal şiddettir.
Ve kelimeler, bilim Gay’leri bilim hayvan sevicileri vs. diye düzeltilmeli ya da “Bilim İnsanı” gibi daha kapsayıcı bir kelime kullanılmalıdır.
Çocuklar Gay, Lezbiyen, trans, çocuk sevici vs. falan olduklarını kendiliklerinden bilemeyecekleri için bunların eğitimlerinin onlara verilerek duygularının hissettirilmesi Toplumsal cinsiyet EŞİTLİĞİ için şarttır.
Ekonomik Şiddet:
Gay, Biseksül ya da CİNSEL EĞİLİMİ her neyeyse (çocuklara, hayvanlara, ölülere veya başka) onun paraya ulaşma yolunu engellemek ekonomik şiddettir.
Mesela bir Gay veya Pedofilik, çocuğunuza öğretmen olursa itiraz edemezsiniz.
Bu ona Gay olmaması için uygulanan Ekonomik şiddete dönüşür.
TV’de özendirici ROL model olursa, eleştiremez, ayıplayamaz, işine son veremez, terfi yolunu tıkayamazsınız vs.
Kitaplarda dergilerde, TV’lerde KADIN ya da ERKEK’e işaret eden bilim adamı, bilim kadını, adam, hala, teyze, amca, dayı, kız, oğlan, kız isteme, bekaret, gelin, gelin alma, damat, kaynana, delikanlı, şeref, namus, Irz vs. hepsi “ERKEK ve KADIN’a dayalı ikili cinsiyet rejiminin kelimeleridir.
Aslında KADIN da ERKEK de YOKTUR. Toplumsal Cinsiyetler vardır.!
Yani lezbiyenler, eşcinseller, karşı cins severler, çocuk severler, hayvan severler vs. Bu kelimeler GAYleri, Lezbiyenleri, Çocuk sevicileri, hayvan sevicileri kapsamıyor, onları dışlıyor, onları aşağılıyor ve Toplumda Yok sayıyor.
Bu hem toplumsal hem ekonomik hem de psikolojik şiddettir.
Toplumsal Şiddeti bitirmek ancak Geyliği, Lezbiyenliği, Travestiliği, Çocuk seviciliği, Hayvan seviciliği vs. günah sayan, aşağılayan, kötü gösteren onların yaptıklarını ONURSuz ve aşağılık işler gibi gören, gösteren IRZ, NAMUS, ŞEREF, gelenek, ÖRF, ADET ve bunlara kaynaklık eden metinlerin (Kuran’dan İncile, İlmihalden en sıradan dini metinlere kadar) KÖKÜNÜN KAZINMASI ile mümkündür.
Bu kaynakların Kökünün kazınmasını İstanbul Sözleşmesi devlete sorumluluk olarak yüklemiştir.
Tekrar edelim mi,tek tek okuyarak Lütfen
Bu kaynakların Kökünün kazınmasını İstanbul Sözleşmesi devlete sorumluluk olarak yüklemiştir.
Madde 7 – Kapsamlı ve koordineli politikalar
1-Taraflar bu Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddetin önlenmesi ve bu tür şiddet
eylemleriyle mücadele edilmesine yönelik ilgili tüm tedbirleri içeren Devlet çapında etkili,
kapsamlı ve birbiriyle koordineli politikaların benimsenip uygulanmasını mümkün kılacak,
gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacak ve kadına karşı şiddete karşı bütüncül bir
mukabelede bulunulmasını temin edeceklerdir.
Bölüm IV – Koruma ve destek
Madde 18 – Genel yükümlülükler
1 -Taraflar tüm mağdurları daha başka şiddet eylemlerine karşı korumak için gerekli yasal ve
diğer tedbirleri alacaklardır.
2- Taraflar, iç hukukları uyarınca, bu Sözleşmenin 20 ve 22’nci maddelerinde belirtilen genel
ve uzman destek hizmetlerine sevk de dahil olmak üzere, mağdurları ve tanıkları bu Sözleşmenin kapsadığı her türlü şiddet eylemine karşı korur ve desteklerken; yargı birimleri,
savcılar, kolluk kuvvetleri, yerel ve bölgesel yönetimler dahil, ilgili tüm devlet kurumlarının
yanı sıra, sivil toplum kuruluşları ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla etkili bir işbirliği için
uygun mekanizmaların mevcudiyetini temin etmek üzere, gerekli yasal ve diğer tedbirleri
alacaklardır.
Kelimeleri anlarsanız neyi reddediyor neyi kabul ediyorsunuz, anlarsınız.Burada “gizli kelimeler ” Kadına karşı şiddet ve Mağdur vurğularıdır,bunlar üzerinden amaca yönelik olarak toplumsal ahlakın iflasına , gençliğin ve Ailenin ifsadına götürecek şartları tamamlamış olmayı ummaktalar.
Burada 3-5 gayin öldürülmesinden bahsetmiyoruz Bir topluma Format atmaktan yeni bir DİN yeni bir hayat nizamı vermekten, çocuklarımızın içinde yaşayacakları Düzeni inşa etmekten bahsediyoruz.
Not: Lütfen içimizdeki, bizden görünen Devşirilmiş, GARPZEDE (Batı hayranlığı ile perişan olmuş-ALi Şeriati) tiplerin numaralarını yemeyin.
Bu ülkede Devlet kararı ya da Müslümanların eli ile öldürülmüş bırakın Cumhuriyeti, Osmanlı, Selçuklu döneminde bile 800 senede kayıtlara geçmiş kimse YOK.
İstanbul Sözleşmesine karşı çıkanların içinde “bunları keselim biçelim, kıyma makinelerine verelim diyen de yok”.
Evet LGBT ‘liler toplumda öldürülebiliyorlar aynı diğer insanların öldürüldükleri gibi.
Bu toplumda 2018’de 2.187 kişi öldürüldü.
Bunların bir kısmı da eşcinseller idi.
Ama büyük çoğunluk heteroseksüellerdi. (Bu onlar katliama uğratılsınlar demek değil. Bu ülkede heteroseksüeller de öldürülüyor farkında mısınız, demek?)
Üstelik LGBT’li bireylerde AIDS (HIV), Hepatit B ve İntihardan ölüm oranı diğer insanlara oranla Çoook daha yüksek.
Madem bu kadar dert ediniyoruz, niçin sormuyoruz: Toplumsal baskının kalktığı Batı’da ve en yüksek gelir grubunda dahi bu insanlar neden bu kadar çok intihar ediyorlar?
Ve niçin kendi çocuklarımızı bu yola yönlendirmemiz gerekiyor?
Ahmet Hakan ÇAKICI