Biz ceketimizi koysakta kazanırız, elimizde günlük, haftalık ve aylık anketler var. Adam miting bile yapamadı, biz milyonları meydanlara yıkıyoruz. Işler yolunda deyip; bence UYUTULDUKLARININ farkında değildiler. Resmen uyudular. Gelen tenkitleri yanlış yorumlayıp, yaftaladılar, sonuç ortada ama herşey bitmedi.
Elhamdülillah, 5 yılda 7. seçimin yoğunluğunu da azda olsa üzerimizden attık. İnşallah, niye az derseniz “Yorgan gitti, ama kavga bitmedi “ gerek büyük şehirdeki itirazlar, gerekse AK Partinin büyük şehirleri kaybetme ihtimalinin olması, AK Partiyi ister istemez endişelendirmiştir.
Genelde oy kaybı olmasa bile, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “Ağzı olan konuşuyor “ ve farklı değerlendirmeler var. Kimi ekonomik kriz, kimi adayların seçim hatası, kimi beka tartışması mutlaka bunların etkisi vardır.
Bana göre de bu sebeplerden çok AK Parti karşıtlığı ( Küskünler) etnik milliyetçilik ve aynı zamanda AK Parti strateji uzmanlarının CHP’nin blok ittifakındaki sağ oylarını göz ardı etmeleridir.
AK Parti teşkilatı genel itibariyle uyumasaydı, liderlerinin günde sekiz miting yaparken, kendileri de güçün ve kibirliğin sarhoşluğundan uyanarak sadece şunu tahlil etselerdi ve idrak etselerdi. Millet ittifakı asla başarılı olamazdı.
Seçim bazen de Siyaset Mühendisliğiyle kazanılabilinir. Nasıl mı?. İşte CHP’nin 1950’den beri kendi demokratik sol seçmeni ile iktidar olamayacağını ancak, sağ oyları yanına alarak iktidar olacağını, ta Ekmeleddin’ den beri tespit ederek bu ittifakta, yanına ustaca aldığı sağ oyları (İyi Parti ve Saadet Partisi)ni ve etnik gruptan’ da, batıda seküler milliyetçi kürtleri ve HDP’yi alarak başarıyı elde etmiştir.
CHP kazanmak için bunları yaparken ve 10 yıldır, yaklaşık sağın ve etnik grupların oylarını kapmak ve kazanmak için her renge girerken, bazen çarşaf siyasetiyle, bazen de Yasin okuyarak, Kurt işareti yaparak sağ oylara talip olması doğaldır.
Seçim öncesi, İmamoğlu’nun Cindoruk ziyaretinde, Cindoruk “İstanbul size emanet “ ve “Bu seçim, İntikam seçimidir “ derken ve bundan güç alan Sayın Kılıçdaroğlu üç büyük şehri de alacağız derken; AK Parti teşkilatı ne diyordu. İktidar sarhoşluğu ile yine dinazor konuşuyor.
Biz ceketimizi koysakta kazanırız, elimizde günlük, haftalık ve aylık anketler var. Adam miting bile yapamadı, biz milyonları meydanlara yıkıyoruz. Işler yolunda deyip; bence UYUTULDUKLARININ farkında değildiler. Resmen uyudular. Gelen tenkitleri yanlış yorumlayıp, yaftaladılar, sonuç ortada ama herşey bitmedi.
Bu toprakları vatan kabul eden,bayrağımızı bayrak kabul eden, demokrasiye inanan her Parti bu ülkenin Partisidir. Demokrasilerde, kazanmakta var; kaybetmekte özüne bakarsak AK Parti üç Büyük Şehir de kaybetsede sonuçta millet kazanmıştır.
Gün artık topluca yaşama kültürünü kabul edip,YSK kararlarını bekleyip, önümüze bakmamız gerekmektedir ki; şehri iyi yönetmekten daha önemli dağ gibi sorunlar var. Hangisini sayayım.
Türk parasını değer kaybettirmeyi, Ekonomik terörümü?.Hava savunmamızın güçlenmesini istemeyen Amerika’yı mı?. Nato sorunlarını mı?. ABD’nin ikide bir tehditlerini mi?. Suriye sorununu mu?. S-400 krizini mı? Veyahut ta seçimlerde adı koyulmayan, sandığa hile katan gizli yeni bir örgütün ve PKK’’nın sorunlarını mı?.
Hepsi bir birinden öncelikli olan bu sorunları çözmek için artık iktidarı ve muhalefetiyle bir olmak, dik durmak ve kendimizi ve zihnimizi güçlü tutmak…
Artık birbirimizi anlamak zorundayız. Bu ülke hepimizin. “Dam yıkılırsa sende altında kalırsın, bende…)