Ülkemiz yaklaşık 13-14 aydan beri, dünyayı tesiri altına alan Covid-19 vebasıyla mücadele ediyor. Görülüyor ki; devletin sağlık bakanının, içişleri bakanının, maliye bakanının ve tarım bakanının verdiği mücadele ile bu bulaşıcı hastalıkla baş edilmiyor. Vaka sayısı her geçen gün artıyor. Hastaneler dolup taşıyor, insanımız adeta inim inim inliyor.
Ne sağlık bakanının feryadı, ne içişleri bakanının hassasiyetle gece gündüz gayreti ne maliye bakanının ekonomik yardımı bu hastalığa yeterli gelmiyor. Ülkemiz her geçen gün maddi ve manevi kan kaybediyor.
Buradan anlıyoruz ki; bu iş sadece devletle olmuyor. O zaman bu vebayı milletçe omuz omuza vererek kaldırmamız gerekiyor. Tarih boyunca gerek savaşlarda gerekse bu gibi pandemi vakalarında millet işe el atmış ve belayı def etmiştir. Dikkat ediyormusunuz memleketimizin binlerce derneği var, yüzlerce odaları var, çeşitli bilim platformları var, kanat önderleri var, şeyhleri ve aşiretleri var, televizyonları var, bilim adamları ve yazarları, çizerleri, topluma mal olmuş. Artisti var, futbolcusu var, daha ilerisi boğazdan ülkeyi idare etmeye çalışan anlı-şanlı zenginlerimiz var. İyiki de varlar. Ama ne zaman bu ellerindeki nimetlerin hikmetlerini vatandaşlık aidiyeti içinde millete gösterecekler, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi kulüplerimizin 10 binlerce üyesi var. Neden üyelerine seslenmez veya bir kampanya yapmazlar. Yazarlar, çizerler, yapımcılar, televizyoncular neden Covid-19 ile ilgili halkı caydırıcı klip ve flimlerle halkı bilinçlendirmezler, televizyonu 9-10 yaşında iki tane çocuğun klibine bırakırlar, derneklerimiz sendikalarımız üyelerine bu hastalıktan kurtulmak için topluca kararlar almazlar, aşiretlerimiz, şeyhlerimiz oy toplama zamanı bir mesajla kendilerine gönül veren halkının ( mürüdünün ) partisini bile değiştirecek güce sahipken neden böylesine ülkeyi yakıp yıkan bu virüs için bir eylemde bulunmazlar. Boğazda köşklerinden zaman zaman devlete parmak sallayan veya yönetmek isteyen zenginlerimiz nerde…
Sağlık Bakanımız bar bar bağırıyor. Bu VİRÜSÜN panzehiri aşıdır. Aşı imkanları da ortadadır. Bu güne kadar halkımızın yaklaşık % 12-13’ü aşılanmıştır. Bu oranı % 60-70’lere çıkaranlar ( İsrail, Amerika, Çin) bu beladan kurtulduğuna göre bu varlıklı hatta çok varlıklı bir şirketinin mal varlığı, ülkemizin bir yıllık bütçesine denk zenginlerimiz var. Üyesi oldukları TÜSİAD’ta – MÜSİAD’ta bende varım bu seferberlikte deyip bir AŞI kampanyası yaparak 20-25 milyon aşıyı temin edip, devletine, milletine bağışta bulunulamazlar mı?
Bugün millet, fakrü zaruret içinde oldukları bu ahvalde yapmacaklar da ne zaman yapacaklar, ne zaman yığın yığın altınlarının ve paralarının bir manevi sevince araç olduğunu görecekler imkanı olanlar için bu zor pandemi günleri aslında bir fırsat, hatta imkanı olan için bir mühlettir. Bu dönem millet aidiyetimizin kendini göstermesi için bir fırsattır. Hatta kopup gittimi ruhlarımızın dönme zamanıdır. Bu da geçer “ YAHU “ ızdıraplar geçer. Önemli olan geçerken, geçirirken biz sandalın neresindeydik. Dünya da olmak hüner değildir. Dünya da ne yaptığın hünerdir.
Gelin dünyayı ve insanlığı yıkmaya çalışanlara fırsat vermeyelim. En azından ülkemizin ve milletimizin heba olmasına göz yummayalım. Azdan az, çoktan çok, millet olmanın şuuru ile Çanakkale ruhu ile, Anka kuşu gibi yeniden bir diriliş ve heyecanla bu biyolojik savaşın zaferini milletçe yaşayalım.
Bu millet bunlara kadirdir. Şimdi dostla uğraşma zamanı değildir. Zira düşmana zaman kalmaz. Yüce Türk milletinin sıkıntılı günlerinde ayrısı gayrısı olmamıştır. Ülke ve millet sevdasın da hep bir ağaç gibi iç içe, kol kola girmiş, bir orman gibi, hür ve güç olmuştur; olacaktır da inşallah… Kalın sağlıcakla…
Ahmet AL
17/04/2021