Dünya; yüzyılın en büyük sağlık felaketiyle baş başa kaldı. İster istemez ülkemizi de bu kabusun içine çekti. Bu virüs bir bela bunun şakası yok. Ülkemizin aldığı kararlara ve Avrupa’da yaşananlara aynı zamanda ölüm ve hasta vakalarına bakıldığında bu Corona Virüsü daha can alacağa benziyor.
Biz istesek de istemesek de bizde nasibimizi alacağız ama önemli olan daha az zaiyatla bu işi kurtarmaktır. Bunun da yolu devletimizin aldığı kararlara ciddiyetle ve ehemiyetle, sulandırmadan, kısaltıp- uzatmadan gerekli önemi vermektir. Konu milletçe önem arz etmektedir. Virüsün çıktı Çin’de en azami bir günde 150 kişi ölmesine rağmen İtalya’da bu rakam azami 368 gösteriyorsa, olayın vahametini iyi kavramak lazım…
Derslere ara verilmesini tatil kabul edip, alışveriş merkezlerine gitmek olarak değerlendirmeyelim. Camileri cemaatsız bırakmayı- dini bir engelleme olarak görmemeliyiz. Sinema ve cafelerin boşuna kapatılmadığını iyi kavramamız gerektiğine inanıyorum. Ülkemiz büyük bir felaketle karşı karşıyadır. Devletimizin elinde oluşacak hastalara yetecek ne kadar solunum cihazı vardır, bilmem…
Ne kadar hastaya yardımcı olur onu da bilmem, umarım yeterli cihaz tedarik edilmiştir. Ama bildiğim bir şey var. Bu felaket, denetim ve kontrolü kolay sağlanmayan bir vaka…
Corona Virüsünü durduramayız ama bize zarar vermeden de kendimizi ve milletimizi koruyabiliriz. Endişeye mahal vermeden, panik yapmadan, sosyal sorumluluğumuzu unutmadan, bir ulus olduğumuzu hatırda tutarak, çözümün mutlak suretle milletçe bir seferberlik duygusuyla hareket ederek, felaket tellallığına fırsat vermeden, hijyen kurallarına uyarak, hatta uymayanları da medeni ve uygarca uyararak bu illetten en az zararla kurtulacağız. İnşallah…
Aksi ne paramızın, ne pulumuzun, ne şanımızın, ne topumuzun, ne de tüfeğimizin bir kıymet ifade etmediğini görürüz ve görmekteyiz…
Evde kal, Sağlıklı kal…