Yaklaşık iki aydan beri nüfusumuzun %33 ‘den fazlası evlerimizde Covid 19′la yatıyor. Covid 19’la kalkıyoruz. Bir ümitlede ha bugün, ha yarın bu yasaklar bitecek diye her akşam televizyonların başına kuruluyor; vaka bitti, bitecek veya vakalar azalacak; bizlerde özgürlüğümüze kavuşacağız diye bekliyoruz. Bu bekleyiş zor mu, zor…
Ramazanımız sıkıntılımı, sıkıntılı camimizden teravihimizden olduk mu olduk; hatta bir çoğumuz işimizden, gücümüzden de olduk. Ülkemiz büyük zararlara uğradı mı uğradı. Malesef, silahların yerini virüslerin aldığı bir dünya da bu ilk olmadığı gibi sonda olmayacak. Öyleyse bizlerde yeni konjonktüre kendimizi hazırlayacağız. Yani savaşlar artık silahlarla değil, bilimle, fenle, teknoloji ile olacak…
Corona 19 bize birde bunu öğretti. Aslında çok şey öğretti. Kendimize dönmeyi, insan olmanın erdemliğini, var oluşumunu, sevgiyi, merhameti, vicdanı ve sabrı da öğretti. Sabır deyince bugünlerde çok ihtiyacımız var. Bu pandeminin bir reçetesi de sabır gösterip “ Hikmete ram ol, yol varsa budur deyip “ hastalığın bulaşmaması için kurallara uymak var. Fakat görülüyor ki gerek basın ve ekonomik çevreler bayram yaklaşırken siyasi erki zorluyarak yasakları kaldırma çabası içindeler inanın ki “ kaş yapım derken, göz çıkartırız “ henüz ülkemiz de kaç hastamız olduğunu bilmeden, 30 büyük şehrimiz karantinada iken Covid 19 Anadolu da kol gezerken Van, Bitlis, Hakkari, Nevşehir gibi iller ilave olurken; İran, Irak, Suriye sınırlarındaki köyler taranmadan Arap ülkelerinde ve Rusya’da hastalık şiddetini gösterirken; Suriye’lı vatandaşların durumu ele alınmadan sadece pasif tarama ile elde edilen yani hasta başvurularından elde edilen vakaların azalması ile bir rehavete kapılıp, yasakları kaldırıp, sağlığımızı ve yaşamamızı, ekonomiye feda edersek, evdeki bulgurdan oluruz. Evet biraz daha sabır, belki ekonomi de sağlık kadar gerekli, insan yemeden, içmeden de ölebilir diyeceksiniz. Zaten bu hizmeti veren sektör serbest belki geride turizm sektörü, parekende sektörü ve imalat sektörü sıkıntı da ve milli gelir üzerinde büyük baskılar yapmakta ama bunların hiçbiri kalıcı olmadığı gibi insan sağlığından da önemli olmamalı. İlla da bir yumuşama yapılacaksa da kısmen, belirli şartlar ve istatistik bilgiler, uzmanlar tarafından değerlendirilmeli ve ekonomiden çok, sağlık penceresinden bakarak değerlendirilmelidir. Eski bayramları yaşamak istiyorsak önümüzdeki bayrama sabır gösterip “evde kal, hayat bul” mantığına uyulmalıdır. Şimdi keyf zamanı değil sabır ve metanet zamanıdır. Önce sağlık…
Kanuni ne güzel söylemiş;
“Halk içinde muteber bir nesne yok, devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi “
Ahmet AL