Belki garip gelecek size, dünyanın petrolü ele geçirmek için savaşlar yaptığı bugünlerde sudan bahsetmek, su için savaşların olabileceğini düşünmek… Hâlbuki su hayat değil mi? Tarım değil mi? Enerji değil mi? Hayatın anasırından biri değil mi? Evet; bugün petrol gündemde ama inanın ki, en yakın gelecekte petrol kuyuları yerine su kuyularına hücum edilecektir. Ülkemiz su cenneti olmasına rağmen suyun korunması ve değerlendirilmesi için ne elli yıllık, ne de yüz yıllık planımız vardır. Ülkemizde yüzlerce binlerce teknoloji, bilim ve araştırma kuruluşları bir o kadar da sivil toplum kuruluşları (STK) vardır. Hemen hemen hiçbirinin kayda değer bir su planı ya da dünyaya şekil verecek kültürel veya sosyal plan veya projesi yoktur. Olanlar da kudüktür ve kısa vadelidir.
Bugün dünyada savaşlar her ne kadar petrol için yapılıyorsa da inanın bunun arka planında su projeleri yatmaktadır. Amerika’nın, PKK ve YPG’ye sınırımızda devlet kurdurması ne Kürt’ü sevdiğinden ne de o bölgeye yerleşmek istemesindendir. Temel mesele sudur. Amaç, Fırat ve Dicle’dir. Amaç İsrail’i büyütmek ve yaşamı için hazırlık yapmaktır. Zira Simon Perez diyor ki: “İsrail’in nüfusu artmakta. Suyu üretmek için imkân yaratmazsak, bu kez de su için savaşmak zorunda kalacağız.”, ABD ise: “Orta doğudaki jeopolitik bilgilerimiz bugüne kadar petrol ağırlıklıydı, şimdi su da bölgede en önemli politik silah haline gelmektedir.”. Bu asrın sonuna kadar bu bölgenin politik durumunu su şekillendirecektir. Orta Doğu’daki su kaynaklarının geliştirilmesi, Amerika için en kritik dış politika konusudur. Kim diyor ABD stratejiler merkezi! On Bin kilometre ötedeki bir devlet senin suyun üzerinde kafa yoruyorsa; elli, yüz yıl plan yapıyorsa biz ne yapmalıyız?
Er ya da geç su savaşları olacak. Amerika ve NATO bugün petrol kuyuları için geliyorsa, yarın da su kuyuları için hayda hay gelecek. Amerika ve Dünya için petrolün alternatifi var ama suyun alternatifi yok. Bunun için de bugünden dünyada ne kadar su kaldığını, ne zamana kadar yeteceğini, verimli suların nerelerde olduğunu ve ileride bu suları nasıl kontrol altına alınacağını raporlar halinde hazırlıyorlar ve gündemde tutuyorlar. Bizim derneklerimiz ne yapıyor? Gerçeklerle değil, gerçek görünen yalan yanlış ideolojilerin havariliğini yapmaktan geri durmuyorlar.
Kimimiz Amerika’nın icat ettiği kukla örgütlerin yalan sloganlarına kanıp, yalan bir savaş veriyor veya lanetli bazı partilerin kulu kölesi oluyoruz. Hiç düşünmedik; su, toprak ve hava partiler üstü değerlerdir. Bunlar siyaset üstüdür, siyasi kavgalara alet edilemez.
Yarın geç olabilir. Tez elden su platformları daha aktif ve uzun vadeli planlar yapıp, gerekli önlemler almalıdır. Aksi takdirde küresel odaklar devletimizi ve milletimizi sömürü çarkının içine alır ve bir girersek bu ayı ve fil avcılarının elinden yetmiş yıldır kurtulamadığımız gibi su avcılarından da kurtulamayız.
Fil ve ayı avcıları dedik isterseniz ayı avcıları ile bitirelim. Ayı avcıları, buz tutmuş karın içine jilet gibi keskin bir balta yerleştirip baltanın üzerine kan sürerlermiş. Ayı gelip de baltanın üzerindeki kanı yalayınca dilini kesermiş ama kanın tadından dolayından da acısını fark etmezmiş. Dili kanadıkça kanar ve kendi kanını yalamaya başlarmış. Yaladıkça damarlarındaki kan tükenir, olduğu yere yığılırmış. Avcı da gelip derisini yüzermiş. Silahla öldürseler, zarar gören kürk para etmediğinden kurşunla öldürmezlermiş. İşte bu zalimler de bizi hiç öldürmediler. Bazen para (Kredi), bazen mal (Silah), bazen de gıda (Coca Cola) gibi cazip ayı ve fil tuzaklarına çekmişlerdir. Yeni ayı tuzaklarını suda da kurmadan suyumuza sahip çıkalım.
Kalın sağlıcakla. Ahmet Al
17.07.2021