‘’Her canlıyı sudan yarattık’’ ayeti, halk dilinde ‘’ su hayattır’’ şeklinde özetlenmiştir. Su nimettir, rahmettir, berekettir, her canlıya ilahi lütuftur. Kimisine göre H2O olsa da, biz biliriz ki su; bize gökten indirilen vesile-i hayattır. Yaşamın dört ana unsurdan biridir. Komşu gezegenlerde hayat emaresi aranırken su kıstas kabul edilir. İnsan vücudunun %77 si su olduğu gibi, dünyanın da %77 sudur. Yeryüzündeki canlılar kadar da suda canlı yaşar. Sindirim, emilim ve atılım suya bağlıdır.
Hz. Nuh’un gemisini, Hz. Musa’nın beşiğini bağrına basıp kucağında taşıyan sudur. Hacer’e umut, İsmail’e sürur ve sermaye olan sudur. Koca gemileri diyar diyar sırtında taşıyan sudur. Nice canlıya mesken olan deryalar su’ dur.
Bidayette bir damla sudur insan, akıbet gassal’ın elinde su ile yıkanmaktır. Necasetten taharet, hadesten taharet su ile… Abdest almak ibadettir; suyu tasarruflu kullanmak ise fazilettir. Yunus suya olan özlemi ne güzel özetler; ‘’bir garip ölmüş diyeler, üç gün sonra duyalar, soğuk su ile yuyalar’’.
Tarih boyunca insanlar; suya yakın, su kenarlarını tercih etmişlerdir. Deniz gören meskenler hep gözde olmuştur. Cennetin cazibesi, altında ırmaklar akan köşklerle idraklere sunulmuştur.
Her şeyde olduğu gibi, su da ölçüyle verilmiştir bize bu dünyada. Torunlarımıza bırakmak üzere dedelerimizden bize geçen emanettir su. Ölçü ile verileni ölçüsüz kullanmak israftır, emaneti hor kullanmaktır, ‘’küfranı nimettir, küfranı nimet ise zevalî nimete sebeptir.’’
Suyun kıymetine binaen su ikram edene ‘’su gibi aziz ol’’ denir. Muhatapla sıkıntı yaşanmasın diye suyuna gidilir. Demire su verilince kıvama gelir. Ağaca su yürüyünce, budanıp aşılanır.
Su da emre tabidir, itaat eder yüce kudrete, bazen gökten rahmet olur iner, bazen Musa kayaya asasını vurunca, fışkırır abı hayat olur. Bazen de asa vurulunca, emre itaatle yarılır koca derya, yol olur Musa ve yarenlerine… Nuh’un gemisi Cudi’ye oturunca, ‘’Ey yer suyunu yut, ey gök suyunu tut emrine itaatle, yer yutar, gök tutar suyunu…’’
Bazen koca nehirden içmemekle imtihan olunur insan. Bakılır hele; inandım diyenler iktidar suyundan ne kadar içer. Bazen de kıymet bilmezleri ihtarla, suyun sahibi ‘’ suyunuzu kessek size kim geri verecek’’ der. Su musluğun gözyaşıdır, gereksiz yere musluğu ağlatmaya ne hacet…
Bazen umutlar suya düşer, bazen su serap olur, bazen de serap su… Su olmayınca suyu bağrına basan toprak su hükmüne geçip temizliğe koşar, vazifeyi yapar.
Su bazen enis olur Yusuf’a kuyunun dibinde, Yusuf ile Bünyamin’in kavuşmasına vesile olan tas kim bilir kaç defa aşkla bakraçtan su taşıdı Yusuf’un dudaklarına… Bazen Rabbin İsmail’e ikramıdır, zemzem olur su. Meryem ile İsa’sına bir tepede Rabbin ihsanı olur su. Gün olur Musa’ya tesilligah olur Medyenin suyu, Şuaybla buluşmasına vesile olur. Ayağını yere vurunca fışkırır abı hayat olur, merhem olur Eyüb’ün yaralarına su.
‘’Hayat akıp gider su misali’’ derken; Dünyanın fani, ömrün de kısa olduğu özetlenir aslında. ‘’Yüzünüze suyu sertçe vurmayın’’ der Hz. Peygamber, belki de suyu incitmeyin ister.
Su bazen çeşme olup akar, bazen yerin altında bekler artezyen olur, bazen nehir olup gürler, kendini yüksekten salınca şelale olur. Bir yerde durup karar kılınca göl olur su. Bazen kendini kar bazen de dolu şeklinde gösterir bize, tutmak için bent yapar, Baraj inşa ederiz, bazen kükrer sel olur, bentleri aşıp denize kavuşur.
Suyun anlamını susuzluktan çatlayan dudaklara sorun.
ABDULGANİ TEKİN
Üstadım,
“Su” ancak bu kadar güzel anlatılabilir…
Kalemine yüreğine sağlık.
Selam ve sevgilerimle…
Şairi şehirim teşekkür ederim.
Suyun üzerimizdeki hakkını ifade edebilmişsek ne mutlu…
Suya borcumuz var…