Fikir ve zikrimiz toplumdaki yer ve önemimizi tayinde büyük rol oynar. “Kıyafet ağırlar, fikirler uğurlar.” Tespiti de bu gerçeği teyid eder.
Sosyal varlıklar olmamız hasebiyle, sosyal davranış biçimimiz, fikir ve zikrimiz toplumdaki yer ve önemimizi tayinde büyük rol oynar. “Kıyafet ağırlar, fikirler uğurlar.” Tespiti de bu gerçeği teyid eder.
Allah bizleri yaratıp başı boş bırakmamıştır. Hayatımızı tanzim edici kurallar da koymuştur. Allah Vahiy ile kurallar koymuş, Peygambere uymanın, sünnetini uygulamanın kendisini sevmek olduğunu buyurmuştur. Bu kurallar; insan hayatını kolaylaştırmak, insanı olgunlaştırmak ve toplumsal ilişkilerindeki karmaşa, kargaşa ve karışıklığı önlemeye matuftur. Kurallara uyan insanın saygınlığı artar, dünya ve ahiretteki şanı ve ünvanı yücelir. Davranış kriterleri veya ölçülü davranmak da diyebileceğimiz, hayatın tadili erkanından birkaç tanesini mealen şöyle sıralayabiliriz;
Allaha şükretmek, şükür nimetin farkına varıp kıymetini bilmektir. Başkalarını da nimetten istifade ettirmektir. Şükür nimetin cinsinden olur.
Büyük bir zulüm olan şirkten kaçınmak; insan gibi akıllı bir varlığın kendi elleri ile yaptığı taştan ağaçtan şeylere tapması gerçekten acınacak durumdur. Bazen insan hevasını da ilahı edinebiliyor. Asrımızda putlar mahiyet değiştirmiş, putperestlik muhtelif şekillerde icra edilmektedir.
Anaya babaya iyi davranıp, onlara iylikte bulunmak, öf bile demeden merhametle muamelede bulunup, tatlı sözle gönüllerini hoş tutmak.
Yaptığımız hardal danesi kadar da olsa, amelimizin önümüze konulup, hesabının görüleceği hassasiyeti ile yaşamak.
Namazı dosdoğru kılmak, iyiliği emredip, kötülükten men’etmek ve başımıza gelene sabretmede azmetmek.
İnsanlara karşı kibirlenmeyi ima edecek davranışlardan kaçınmak, yeryüzünde böbürlenerek yürümekten imtina etmek ve kendini beğenip çokça övünenleri Allahın sevmediğini aklından çıkarmamak.
Yürüyüşte mutedil olmak ve rahatsız edici yüksek sesle konuşmaktan kaçınmak gibi kuralları Kur’ani Kerim Lokman suresinde, Lokman (a.s.)’in oğluna nasihatleri şeklinde ifade buyurur.
Biz bu kurallara davranış kriterleri, yaşam ölçüleri, diğer bir ifade ile hayatın tadili Erkan’ı da diyebiliriz. Yediğinden, içtiğinden ölçülü, söz ve davranışlarında ölçülü, beşeri ilişkilerinde ölçülü insanların hayatında taşkınlık olmaz. Hafif kusur sadır olsa da ölçülü insanlarda ağır kabahatler vukua gelmez. Ölçülü insanların gayreti adl ve adalette muvafakat ve mutabakatdır. Ölçü, bu istikamette gayreti olanların davranış ve karekterlerinde meleke haline gelir. Adaleti vicdan, viccdanı da terazi kılan bu ölçüdür. Ölçüyü adalet, adaleti melekeye dönüştüren melekmisal insanlara; beyefendi-hanımefendi denmiştir. Çünkü ölçü; Esma-i Hüsnadan ismi Adl’in tecellisidir. İsm-i Adl’in tecellisine mazhar olmak en büyük nimet ve en büyük devlettir.
İnsanlığın kaybettiği şey ölçüdür. Adil bir nizamın, mutlu bir dünyanın tesisi, ölçünün hakim kılınması ile mümkün olacaktır.
Tarihte ölçüyü kaçıranlar helak oldular.Günümüz insanlığı da ölçüyü hafife almanın bedelini ağır bir şekilde ödüyor. İnsanlığın gömüldüğü zifiri karanlığın sebebi kaçırılan ölçüdür. İnsanlığı inleten dert, ölçünün kıymetten düşürülmesidir. İnsanlık ölçünün kıymetini düşürerek kıyametini hazırlamıştır.
Elin ölçüsü kaçmış, dilin ölçüsü kaçmış, söz ölçüsüz, göz ölçüsüz olmuş. Dostlukta ve düşmanlıkta mertlik ve sadakat ölçüsü kaybolunca, meydan hain ve bohemlerle doldu.
Bu karanlıkta kimin eli kimin cebinde belli değil. Karanlıktan istifade ile herkes birbirini aldatma gayretinde; kimse memnun değil, kimse mutlu değil çünkü ölçüsüzlük hakim.
Çöpe atılan ekmekler, sokağa terkedilen bebekler, savaşlarda ölen masumlar, cesedi sahile vuran Aylan el-Kurdiler, hapishanelerdeki mahkumlar, biran evvel mirasa konmak için ebeveynini katleden evlatların müsebbibi ölçüyü katledenlerdir.
İnsanlığın ölçüye dönmesi lazım, ölçüye riayet etmesi lazım. Ölçüsüzlük israftır, ifrattır, tefrittir ve zulümdur. Zulüm ise terördür, savaştır, ölüm ve gözyaşıdır. Ölçü ise nizamdır, düzendir, vicdandır, izandır, hakkaniyettir, hukuk ve adalettir. Adaletin olduğu yerde güçlüler değil haklılar muteberdir. Geçer akçe hakkın üstünlüğüdür.
İnsanlık ölçüye aç, adalete muhtaçtır.
Ölçü ile kaim, adaletle daim bir dünya ümidiyle…
ABDULGANİ TEKİN