Aslında her suçlamaya ve her soruya cevap vermek birçok kere zaman kaybından daha fazlasını götürür cevap verme telaşında olandan. Önce soruya ve söyleyene bakmak gerekir diyen, çok doğru ve yerinde bir söz söylemiş.
Sen 72 sene büyük ekseriyeti Müslüman olan ülkede yaşayacaksın, sorduklarında ”Kurban kesilen evlerde büyüdüm ” diyeceksin, ve ”Müslümanlar niye kurban kesmekten vazgeçmedi’ diye soracaksın. Bizler Müslümanız da sen böyle bir soru soruyorsan kimlerdensin, hangi inanca mensupsun ? 2015 yılında Cenazenin nasıl olacağını soran bir bloğ muhabirine ;”Birincisi kilisede yapılmasını istiyorum. Camideki cenaze geleneğini beğenmiyorum. Hiç estetik gelmiyor bana.”diyebiliyorsun.
“Üst düzey General”lerden aldıkları talimatları manşetlerine taşımakla ünlenen Ertuğrul Özkök, Hürriyet’teki köşe yazısında Kurban ile ilğili bir paylaşım yapmış,buyurun beraber okuyalım.
BAYRAMDA AKLIMA EN ÇOK TAKILAN SORU ŞU
İNANÇ meselesidir, girmem böyle konulara. Ama şu sorunun cevabını da çok merak ediyorum.
İnancı için hayvan kurban etme geleneğini Müslümanlar icat etmedi.
Troya’da savaşanlar ara verince kurban keserlerdi.
En ilkel topluluklarda da uygulanıyordu.
Latin Amerika toplumlarında insan kurban etme geleneği bile vardı. Ama dünyadaki inançların çok büyük bölümü hayvan kurban etme geleneğinden vazgeçti.
Bugün benim bildiğim kadarı ile Müslümanlar ve bir de Voodoo ayinlerinde horoz kesen bazı animist inançlar sürdürüyor.
Öteki inançlar vazgeçerken, Müslümanlar niye vazgeçmedi…
Ertuğrul Özkök /Hürriyet/ 13 Ağustos 2019
Özkök, bundan yedi sene öncede bir yazsında” Belki ben göremeyeceğim ama iki-üç nesil sonra kurban adetinin tamamen kalkacağına inanıyorum. Zaman inançları da değiştirir.Kan akıtmanın yerini başka yardımlaşma biçimlerinin alacağını düşünüyorum” demişti ya,daha çok beklersiniz.Bence de sen inanç konularını hiç girme. 72 sene içinde yaşadığın toplumdan hiç mi bir şey öğrenemedin? Müslümanların inancını ilkel, animist ve paganlarla nasıl bir tutabildin? Nasıl aynı kategoriye koyabildin, hiç mi Müslüman komşun veya bir arkadaşın olmadı?.
20 yıl Hürriyet gazetenin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Ertuğrul Özkök… Müslümanlar ibadetlerine kendileri karar vermezler, bir ilahi emirlere birde Peygamberimiz (s.a.v)’in yaşadıklarına göre ibadetlerine devam ederler, hiç merak edip bir ilmihalde mi okumadın.
CHP’li belediyeler Kurban Bayramı ile alay etti!
CHP’li Datça ve Borçka Belediyeleri, Kurban Bayramı dolayısıyla yaptıkları paylaşımlarda mübarek bayramı alaya aldı. Muğla’nın Datça ve Artvin’in Borçka ilçelerinin CHP’li belediyelerine ait Twitter hesapları üzerinden yapılan paylaşımlarda, Kurban Bayramı ile alay edilen ve bayramda kurban kesmeyi “vahşi” bir davranış olarak gösteren görsellere yer verdiler.İlk kez bu sene kurban ibadetini açıktan hedef alan yazılan ve paylaşımlar yaptılar.
İşte abileri Ertuğrul Özkök’te soruyor Müslümanlar niye kurban kesmekten vazgeçmedi. İşte bu söz/soru diğer hedefler gibi onlar için Müslümanlara karşı kazanılmak için açılmış bir cephedir, hiçbir dava karşındakinin merhameti ile kazanılmamıştır. Adım adım İslami hassasiyetleri olan toplumu seküler yaşam tarzına alıştırıyorlar.
Hadi bir kısa öyküde ben paylaşalım Aslan ile öküzlerin hikayesi
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir zamanlar bir büyük otlakta öküz sürüsü yaşarmış. Yaşarmış yaşamalarına da civardaki aslanlar öküzleri bir türlü rahat bırakmazmış. Sürekli öküz sürüsüne saldırırlarmış. Ee, öküz dediğin de öyle yabana atılır hayvan olmadığından bir araya gelir aslanlara karşı birlik olurlar, birkaç sıyrıkla saldırıyı atlatırlarmış. Gün geçtikçe aslanları bir kaygı almış, gitgide güçten düşmüşler.
“Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor” demiş içlerinden biri.
“Evet” diye tasdik etmiş diğerleri. Nereye gideriz diye düşünürlerken sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz olan Topal Aslan söze girmiş.
“Hayır” demiş, “Hiçbir yere gitmiyoruz. Siz bana bırakın, ben hallederim bu işi.” Topal Aslan yanına bir iki aslan daha alarak öküzlerin yanına beyaz bayrak çekerek gitmiş. Öküzler bakmış aslanlar elinde beyaz bayrak geliyor yaklaşmışlar.
Topal aslan konuşmaya başlamış:
“Biliniz ki biz aslanlar barışçı bir milletiz. Hele öküzlerle hiçbir alıp vermediğimiz olamaz. Size defalarca saldırdık, ama niye biliyor musunuz? Hep o sizin aranızdaki Sarı Öküz yüzünden. Onun rengi öyle sizinkiler gibi değil ki. Gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Onu gördük mü ne kadar barışsever olduğumuzu unutup size saldırıyoruz ve sürünüze zarar veriyoruz. Yoksa bizim sizinle hiç bir alıp veremediğimiz yok. Onun yüzünden hepiniz zarar görüyorsunuz.
Bunların hepsi Sarı Öküz’ün suçu. Verin onu bize, siz kurtulun, biz de barış içinde yaşayalım.”
Öküzler aslanı dinlemiş. Boz Öküz diğer öküzlerle birlikte aslanların teklifini değerlendirmiş. Bir tek yaşlı Benekli Öküz “Olmaz” demiş ama kendini kimseye dinletememiş.
Zavallı Sarı Öküz diğer öküzlerin kurtuluşu için aslanlara kurban edilmiş.
Uzunca bir süre öküz sürüsüne saldıran olmamış. Ama aslanlar sonra gene acıkmış. Topal Aslan yanına birkaç aslan daha alarak öküzlerin yanına gitmiş.
“Gördünüz ya biz aslanlar ne denli uysal milletiz. Doğru kararınız için sizi bir daha kutlamak isterim. Siz de huzur içindesiniz, biz de. Ne mutlu. Yalnız buraya bunları söylemek için gelmedim. Büyük bir problemimiz var.”
“Ne?” diye sormuş Boz Öküz.
“Şu sizin Uzun Kuyruk” demiş Topal Aslan. “Öyle uzun bir kuyruğu var ki nereden baksak görünüyor. Gözümüz dönüyor, sürüye saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Bir onun suçu yüzünden korkarım hepiniz zarar göreceksiniz. Gelin onu bize verin. Sulh içinde yaşayalım”
Boz Öküz yine istişare yapmış sürünün diğer öküzleriyle. Yine sadece Benekli Öküz karşı çıkmış. Ama kimse onu dinlememiş. Hepsi “verelim gitsin” demişler. Uzun Kuyruk’u sürüden dışlamışlar. Uzun kuyruk çırpına çırpına aslanlara yem olmuş.
Aslanlar her geçen gün semirirken öküzler her geçen gün zayıflamış. Aslanlar küstahlaştıkça küstahlaşıyorlarmış. Artık bir sebep bile söyleme gereği bile duymadan “Verin bize şu öküzü yoksa karışmayız” diyorlarmış. Zavallı öküzlerin “Hayır” diyebilecek güçleri kalmamış. Hepsi birer birer aslanların pençesinde can vermiş. En sona Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış.
“Ne oldu bize, ne zaman kaybettik bu savaşı aslanlara karşı, oysa ne kadar da güçlüydük?” diye sormuş biri Boz Öküz’e.
“Biz” demiş Boz Öküz pişmanlıkla titreyerek “Bu savaşı Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik.”
Peki biz Müslümanlar Paganlar ile mukayese edecek konuma nasıl geldik bir hatırlayalım mı ?
Önce bazı usul bilmezlerden dolayı kurban kesenlerin çevreyi kirlettiğini, denizlerin kıpkırmızı aktığını ve aslında bu görüntülerin Türkiye’ye yakışmadığını söylediler.
Biz de harıl harıl çalıştık belediyelere ait olanlar ve özel kesimhaneler kurdurduk yetmedi oto yıkama yerlerine kesim ruhsatı verdik. Hatta dışarıda ve evinin bahçesinde bile kesip yapsa, kaçak kesim ve çevre kirliliği cezası yazıverdik.
Dolayısıyla kurban kesmenin sünnetlerinden olan her kişinin kendi kurbanını kesmesini önlemiş olduk. Kurban kesme sırasında kadın veya erkek kurbanın başında olmasını da ortadan kaldırdık.
Şimdi artık kurbanlar görevli kasaplar tarafından kesiliyor evin erkekleri de kesilmiş ve parçalanmış kurbanı poşetlerle eve taşıyorlar.
Kurban geleneğinin ve ibadetinin gelecek nesillere taşınmasını da kurban kesim sırasında bunu izleyen çocukların psikolojik olarak kötü etkileneceğini söyleyenlere emrin baş üstüne dedik, çocuklarımızı ilerde sorun yaşamasınlar diyerek kurbandan uzaklaştırdık.
Hatta kurban organizasyonlarına kurbanımızı verip evde bize whatsApp’da görüntü atılmasına kadar indirdik kurban kesme ibadetini, birkaç yılda ibadetin ruhunu katlettik.
Kurban kesim yerlerinde, kurban kesmeyi ibadet ruhu ile yapmaz hale geldik. Kasaplar az vakitte nasıl daha fazla keserim diyerek hayvanlara eziyet ediyorlar, kurban sahipleri de en kısa zamanda nasıl poşetleri alıp arabaya koyup evde kavurmaya ulaşırım hesabı görmektedirler.
Değerli Müslüman kardeşlerim, biz aslanın hikayesinde ki gibi sarı öküzü verdiğimiz vakit zaten kaybettik…
Kurbanlarımızı artık sanal olarak kesmeye doğru gidiyoruz, bayramları tatil beldelerin de İslam’ın ruhunu katledercesine geçiriyoruz.
Aliya’nın sözünü tekrar hatırlayalım “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir”.
Değerli Müslümanlar biz İslam’a düşman olanların seküler ve laik yaşantısını, giyimini, eğlencesini ve de inançsızlığını, ibadetsizliğini kendimize yaşam tarzı edindik, Müslümanın izzetini harcıyor, birilerine şirin görünmek için dolu dizgin zillete doğru gidiyoruz.
TÜRKİYE POSTASI GAZETESİ
Genel Yayın Yönetmeni
Mustafa Hakkı SEZGİN
Animizm: Doğada insan ruhuna az çok benzer ruhlar bulunduğunu kabul eden, Felsefede her nesnenin bir ruhi varlık veya ruh tarafından yönetildiğini kabul eden sistemdir.
SEKÜLER: Dini değerlere önem vermeyen, onlara ilgili duymayan kişi.
Paganizm: Kökenleri dünyanın doğa dinlerine uzanan bir inanç biçimi