Kurban kesmek, hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Meşrûiyeti, Kitab, sünnet ve icma` ile sâbittir. Kurban kesmenin Kitaptan, yani, Kur`an`dan delîli, Kevser suresidir. Bu sûrede Cenâb-ı Hak, Resûlüllah Efendimize hitaben: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” buyurmaktadır. Hanefî fakîhler, bu âyetten, kurban kesmenin vâcib olduğu ve emir Peygamber Efendimize ise de umum mü`minlere de şâmil bulunduğu hükmünü çıkarmışlardır. Şafii mezhebine göre kurban kesmek sünnet olarak görülürken, Hanefi mezhebine göre ise vaciptir.
KURBAN ALLAH’A YAKINLAŞMADIR
Kurban, Allah’a yakın olma çabasıdır. Sürekli bu heyecanı içimizde duymaktır. Bu heyecanın canlı tutulmasıyla da, “Allah’a yakınlaşma”dır. Bu özelliği sebebiyle olsa gerek, Allah Teâlâ her ümmete kurban kesmeyi bir görev olarak emretmiştir. “Kestiğiniz kurbanların eti ve kanı değil, sizin takvanız Allah’a ulaşır” ayetinin açıkça beyan ettiği gibi kurbanda esas olan husus, ritüel ve kan akıtma değil, niyet ve fakirlerin doyurulmasıdır.
Akıl sağlığı yerinde, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilahi rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk’a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır. (Serahsi, el-Mebsut, 12/8; İbn Nüceym, el-Bahr, 8/197)
ALLAH NEDEN KURBAN KESMEMİZİ İSTER VE KURBAN KESMEYİ EMREDEN AYETLER VE HADİS-İ ŞERİFLER
“Udhıyye Kurbanı’nı kesiniz, çünkü o babanız İbrahim aleyhisselamın sünnetidir.” Hadis-i Şerif
“Maldan bir genişlik bulup da kurban kesmeyen bizim camimize yaklaşmasın.” Hadis-i Şerif
“Şimdi sen Rabbine kulluk et ve kurban kes.” (Kevser 108/2)
Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık. (Saffat 107)
“Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun. Biliniz ki Allah’ın vereceği ceza ağırdır.” (Bakara 2/196)
Berâ b. Âzib (r.a.)’dan merfu olarak rivayet edilen hadisinde Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan, zayıf ve cılız hayvan kurban edilmez.” (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)
“Biz, her ümmete -(Kurban kesmeye uygun) hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allah’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık. İmdi, İlahınız, bir tek İlah’tır. Öyle ise, O’na teslim olun. (Ey Muhammed!) O ihlaslı ve mütevazı insanları müjdele!” (Hac 22/34)
Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı , hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir. (Maide 97)
“Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.” (Hac, 22/28)
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık.” (Hac, 22/34)
“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken, kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik. Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadettir.” (Hac, 22/36-37)
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘And olsun seni öldüreceğim.’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.’ dedi…” (Mâide 5/27)
“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’ âm 6/162)
Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere kurban kişinin kulluğunun ve samimiyetinin göstergesi olan bir ibadettir. Başka ibadetlerde olduğu gibi kurban ibadeti de kişinin samimiyeti ve ihlası oranında günahlarından arınmasına vesile olması umulmaktadır.
Rabbim tüm inanarak ve savabını Allah’tan umarak kurban kesme vazifesini yerine getiren Müslüman kardeşlerimizin ibadetlerini ve Kurbanlarını Kabul ETSİN inşallah…
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi / Genel Yayın Yönetmeni
NOT: Sözlükte “yol göstermek, izinden gitmek; göndermek, hediye etmek” anlamlarına gelen hedy (hediy) kelimesi, fıkıh terimi olarak hac ve umre sırasında Harem’de kesilen kurbanlık hayvanları ifade eder. Hac ve umre yapmayanların kurban bayramı dolayısıyla kestikleri kurbana ise udhiyye denir.