Kainatın efendisi Hz. Muhammed (s.a.v) orta parmağı ile baş parmağını yan yana getirip aralarını açıp kapayarak “Ben ve yetime bakan kimse, cennette şöyleyiz.” Buyurarak ümmetine yetimlere yardım edip, görüp gözetmenin faziletini işaret etti.
İHH’nın teklifi ile, İslam işbirliği teşkilatı tarafından Ramazan ayının 15.günü 2014 yılından bu yana Dünya yetim günü olarak kabul edildi ve “İslam’da yetim hakları ve sorumluluklarımız” başlıklı bir rapor ile konuya dikkat çekip çözüm arama yolunda çalışmalar yapılmaktadır.
Yetimler, bizlere Allah’ın birer emanetidir. Bu çocukların bazısı şehit çocuklarıdır, bazısı annesini ya da babasını hastalığa, kazaya kurban vermiştir. Kimileri de daha çocukluklarını yaşayamadan şehirleri yıktığı kadar ruhları ve yarınları da yıkan savaşın soğuk yüzüyle karşılaşmıştır. Yerlerinden, yurtlarından, aile sıcaklığından mahrum kalmışlardır.
Dünyada ki tüm yetimleri bir ülkede toplasak en fazla nüfusa sahip beşinci ülke olacaklarını söylersek, sorunun ne kadar önemli olduğunu anlatmış oluruz.
Dünya’da ki yetimleri sayıları önce rakamla 400.000.000 sonra da Yazı ile yazalım DÖRTYÜZ MİLYON. Evet ne yazık ki bu aç gözlü, kan emici emperyalist savaşlar devam ettikçe yetim mazlumların sayıları artmaya devam edecek gibi görünüyor.
Şimdi soralım kendimize Yeryüzünün en şerefli yetiminin ümmeti olan bizler, yetim ve yoksullarımızın her geçen gün arttığı dünyamızda kardeşlerimize yardımcı olmak için ne yapıyoruz. Bizlere Allah’ın emaneti olan yetimlerimizi öncelikli olarak hayatımızın gündemine ve görevleri arasına koyabiliyor muyuz. Ne yazık ki dünyada en fazla yetimin olduğu âlemi İslam’a her gün yeni bir coğrafya eklenmektedir.Hem de bağrımıza saplanmış bir hançer misali…
Arakan, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Patani, Suriye , Etiyopya, Sri Lanka,Bosna hersek,Gürcistan,Myanmar ….velhasıl elliyi aşkın ülke var.
“Ömer Muhtar da, Miloseviç de bir yetimdi”
“Ömer Muhtar’ın Elinden tutuldu ve Libya’nın İtalyanlara karşı verdiği özgürlük mücadelesinin lideri oldu. Miloşeviç’in annesi kendisini asmıştı. Babası ise kendi silahıyla intihar etmişti. Yıllar sonra Miloşeviç balkanları kan gölüne çevirdi ve tarihe Balkan kasabı olarak geçti. Eğer sahip çıkılırsa bir yetim dünyayı değiştirebilir. Yetim kalan çocuklar son derece zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, insan kaçakçılığı, zorla evlatlık verilme, çocuk asker olarak kullanılma, çocuk işçiliği, organ mafyası, fuhuş ve dilenci şebekeleri, misyoner örgütler, madde bağımlısı olma riski ve çeşitli suç örgütleri gibi tehlikelerle baş başa kalıyorlar.
Bu çocuklara sahip çıkmak için neler yapıla bilinir.
Dünya üzerinde, her gün 40 bine yakın çocuğun devlet bakımı için gereken yaş sınırını (18 yaş) geçtikleri için sokaklara yaşamak zorunda bırakıldığını biliyoruz. Bu çocukların önemli bir kısmı intihara sürüklenmekte, madde bağımlılığı ve alkolizme esir olmakta, çeşitli kötü niyetli mafyaların ellerinde adeta hayatlarının baharında kaybolup gitmektedirler.
Her yıl 4 milyon kişi insan kaçakçılarının ağına düşerken, bunun 2,5 milyonunu çocuklar oluşturmaktadır. 32 milyar dolarlık insan kaçakçılığının büyük bir kısmı maalesef kadın ve çocuklar üzerinden yürümektedir. Kaçırılan çocukların 1 milyonu (günlük 3000 çocuk) fuhuşa zorlanmakta, internet üzerinden de yürütülen ahlaksızlıklarla istismara uğramaktadırlar.
Allah ayetlerinde müminlere yetimler hakkında adaleti ayakta tutmayı, kazanılanlardan yetimlere infak etmeyi, onlara iyilikle davranmayı, öğütlemiştir. Allah Kuran’da ayrıca yetim olanın güzel ahlaklı, iyi bir insan yetiştirilmesini, yani eğitiminde özenli ve titiz olunmasını tavsiye etmiştir. Ve müminleri yetimleri koruma ve maddi güvence altına alarak yetiştirme konusunda teşvik etmiştir:
Evet biz Müslamanlar için Yetimlere sahip çıkmak insani ve İslami bir zorunluluktur.
Tecrübeler, bir çocuğun ait olduğu yerin aile ortamı olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar henüz istenen sonuçlar elde edilememiş olsa da yaygınlaştırılmaya çalışılan koruyucu aile uygulamasının ardında da bu tespit var.
SHÇEK (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu)verilerine göre kurumlarda kalan ortalama 20 bine yakın çocuğun sadece yüzde 15’inin yani 3 bin kadarının hayatta birinci derece yakını yok. Bu rakamın ciddi bir toplumsal yaraya işaret etmektedir Annesini ya da babasını kaybetmiş bir çocuğa nasıl olur da amcası, teyzesi ya da başka bir yakını sahip çıkmaz.
Sadece akrabalar harekete geçirilse yuvalarda kalan çocuk sayısı bir anda daha az yürek acısına düşebilir. Meselenin temelinde duyarsızlık değil ekonomik yetersizliğin yattığını düşünmek gerekmektedir.
Gerek devletimizin gerekse hamiyetli insanlarımızın yapmakta oldukları yardım ve hizmetler böylesine büyük bir sorunumuzda bizim sorumluluğumuzu bizden kaldırmaz.
İster ALLAH(c.c)ın rızası ister Hz.Muhammed (s.a.v.) sevgisi isterse de sosyal sorumluluk projesi için olsun. Maddi gücü ve imkanı olan yardımdan kaçınmamalıdır. Maddi imkanı olmayanlar ise bu işin gönüllü hizmetine talip olmalıdır.Çünkü bizim inancımıza ,kültürümüze dünya’ya taze bir nefes getirmek iddiasında olan ümmete ancak bu yakışır.
İslam’da Yetim Nedir
Yetim, Arapça yütm kökünden gelir. Yütm, çocuğun ergenlikten önce babasını kaybetmesi demektir. Diğer canlılarda ise anasını kaybetmek anlamındadır. Fıkıh dilinde yetim , babasından yoksun kalan çocuk demektir. Ergenlik yaşına gelmeden babasını kaybeden erkek ya da kız, zengin ya da fakir çocuklara yetim denir.
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi / Genel Yayın Yönetmeni