Ahıska, bugün Ardahan ilimizin kuzeyinde, idari olarak Gürcistan’da yer alan bir Türk şehridir. Bu bölge, 3. Murad zamanında Kıbrıs Fatihi Lala Mustafa Paşa’nın Gürcistan ve havalisine yaptığı fetih hareketi üzerine şehir ahalisinin kendi talebiyle Osmanlı topraklarına katılmıştı.
Ahıskalı Türkler Kafkasya halklarından birini teşkil etmektedir. Nitekim eski dönemlerden itibaren Türklerin Kafkasya’ya yönelik akınlarının olduğu bilinen bir gerçektir. Türklerin yerleştikleri bölgelerden birisini şimdiki Gürcistan sınırları içerisinde bulunan Ahıska bölgesidir.
1578’den 1828 Rus işgaline kadar Anadolu Türklüğünün ayrılmaz bir parçası olan Ahıska, Türkiye sınırına 15 km. uzaklıktaki eski bir Türk yurdu merkezidir. Ne yazık ki, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası imzalanan “EDİRNE ANTLAŞMASI”yla bu topraklar Çar Rusyası’na terk edilmiştir.
İşte bu Ahıskalı Türklerden olan ve aynı zamanda İstanbul’da Üsküdar ilçemizin Şemsi paşa veya Kuşkonmaz olarak bilinen Camide İmamlık görevini ifa eden Hafız Binali Murtazaoğlu, görevle gittiği Mekke’de “Ahıska Tehciri” ile ilgili bir konuşma yapmıştır. Sadece Türk ve Müslüman olmalarından dolayı yaşadıkları bu zulmün, Bize Kadar ulaşan kısa hikayesini sizlerin de istifadesine sunmak için yayınlıyoruz, bugün halen yurtlarından ayrı yarım milyon Ahıska Türkü, 10 ayrı devlette yaşamaktadır. Devletimizin ivedilikle bu dağınık halde kendi yurtlarından sürgün olan ve ülkemizde yaşayan bu Türk kardeşlerimize vatandaşlık vermesi en aklı selim ve kardeşlik gereğidir. Üzerimize veba gibi yapıştırmak istedikleri Ermeni Tehciri yalanına karşı, Türk Ahıskalı kardeşlerimizin yaşadıkları Tehcir ve Katliam, uluslar arası diplomatik ve siyasi mecralarda dile getirmelidir.
Değerli Ahıskalı ve Ahıska’ya gönül vermiş kardeşlerim!
Efendimiz (s.a.v)’in dünyayı şereflendirdiği mevlidi nebi haftasında, onun dünyaya gözlerini açtığı şu mübarek evinin önünden, yine onun inancı ve davası uğruna kendisine inanan müminlerle beraber sürülmüş olduğu vatanı, Mekke şehrinden sizlere selamlarımı, sevgilerimi ve muhabbetlerimi sunuyorum.
İçerisinde bulunduğumuz Kasım ayı aynı zamanda Ahıskalı Türklerin kimliklerini muhafaza etme, inandıkları inanç ve dâvâ uğruna, Efendimiz (s.a.v) ve ona inanan muhacirlerin bu şehirden çıkarıldıkları gibi öz vatanlarından, yurtlarından ve yuvalarından zorla sürgüne maruz bırakıldıkları bir aydır.
Takriben 250 yıl Osmanlı idaresinde kalan Ahıska vilayeti Anadolu’nun bir parçasını oluşturmuş ve Ahıska halkı; milli kimliği, manevi değerleri, tarihi ve kültürüyle Osmanlıya sıkı sıkıya bağlı kalmış bir halktır.
Gürcistan’ın Türkiye sınırında yer alan Ahıska, 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan antlaşmayla Çarlık Rusya’sına bırakıldı. Bölge, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan Gürcistan’a bağlandı.
Osmanlı’nın, Anadolu’nun bağrından koparılan Ahıskalı Türkleri artık bundan sonra diğer Müslüman ve Türk topluluklar gibi çok acı günler bekliyordu. Suçlamalar, dışlamalar, sürgünler, katliamlar, zulümler vs.
İnançlarından ve kimliklerinde dolayı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarafından sürekli iftiralara maruz kalan Ahıskalılar, sonunda Stalin’in emri ile sürgüne maruz bırakıldı. Nasıl mı? Öncelikle eli silah tutan yaklaşık 40 bin Ahıskalı genç Rus saflarında savaşmak için askere alındı. Daha sonra da geride savunmasız kalan 86 bin Ahıskalı bir kaç saat içerisinde eşyalarını bile almaya müsaade edilmeden vagonlara doldurularak Orta Asya çöllerine sürüldü.
Aklınıza bu günün hızlı trenlerinin yataklı, kafeli lüks vagonları gelmesin. Kasım’ın dondurucu soğuk günlerinde içerisinde hiçbir imkân bulunmayan ve içerisi bomboş hayvan vagonları.
Ne mi oldu? Bir ay süren bu yolculuk sırasında 20 bin Ahıskalı Türk açlık, susuzluk, hastalık gibi muhtelif sebeplerle hayatlarını kaybettiler. Ahıskalıların çilesi bununla da bitmedi. Sürgün edildikleri Türk Cumhuriyetlerinde de Ahıskalıları adeta bir öcü gibi, yamyam gibi göstererek oralarda dışlanmalarını isteseler de Ahıskalılar azimleri ile gayretleri ile kısa bir süre içerisinde yaşadıkları şehirleri mamur ettiler oradaki insanların güvenini kazandılar.
O günden bu güne kadar sürgün hayatı yaşamaya devam eden Ahıskalılar, yaşadıkları ülkelerde milli kimlik, kültür ve inançlarını muhafaza ederek anavatan Ahıska’nın özlem ve hasreti ile yaşamaktalar.
Bu vesile ile arkamızda bulunan Beytullah hürmetine sürgünde hayatlarını kaybeden bütün Ahıskalılara Cenabı Allah’tan rahmet etmesini diliyor, böyle acıları bir daha bizlere yaşatmamasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Hafız Binali MURTAZAOĞLU, 14 Kasım 2019
Emeği geçenlere müteşekkiriz…