Önce sevdirirler, sonra sevgilerimizi her hangi bir emtia ile bize bedel karşılığında satarlar. Hatta bizler ve çocuklarımız çok zaman içeriğini bile bilmediğimiz adı lüks olan veya IVIR – ZIVIR ürünleri çocuklarımıza yedirir veya kullandırırız. Kim bu zalimler, reklam ve reklam şirketleri farkında olmadan; bu oyuncakla şu oyuncak, bu cips ile şu cips, bu kremle, şu krem arasında her ne kadar seçmeye çağırsalarda aslında bize bir ürün satmaya gayret ederler. Hatta çok zaman elimizde kullandığımız miadı dolmadığı halde bir ürünü daha satmış olur ve israfa kapı açtıkları gibi fakirliği de körüklerler.
A.B.D’de 10 yaşında bir çocuk yaklaşık 400 marka ismi biliyor. Gerçi Türkiye’de onlardan geri değil, çocuklarımız markaların adlarını milli kahramanlarımızın adlarından daha çok tanıyorlar ve biliyorlar.
Türkiye bir çok yabancı marka var. Markalar sadece bir ürün satmıyor. Dikkat edilirse beraberinde ülkelerinin, kültürlerini de beraber sunarak, kullanıcının statüsünü de değiştiriyorlar. Ürünle insanı ilişkilendirilerek insanı markanın veya markayı taşıyan ürünün esiri yaparak, insanı metalaştırıyorlar.
Markalar öyle bir hal aldı ki; çocuklar bizim istediğimiz çocuklar olsun diyorlar yani bizim ismimizle doğsun, bizim ismimizle gelişsin ve büyüsün. Reklamcılara göre çocuklar çok iyi bir ticari emtiasıdır. Bu gelecek açısından çok tehlikedir. Derhâl İSKANDİNAV ülkelerin de olduğu gibi 12 yaşından küçük çocukları içeren yayınların kaldırılması gerekmektedir. 12 yaşındaki çocuk, masum ve zalim olan reklam içine saklatılmış sinsilikleri bilemez ve tespit edemez.
Ülkemizde, bilhassa birçok çocuk ekmeğine katığı zor bulurken, şehir meydanlarında koca koca panoların ve bilboardlardan mutlaka lüks tüketim ve ahlaka aykırı reklamların kaldırılması gerekmektedir.
Lüksün sonu olmadığı gibi çocukların da isteme taleplerinin olmadı malumdur. Gereksiz ve çocukların hatta yetişkinlerin bile sağlığına zararlı yiyecek, içecek, giyecek ve kullanılacak nesnelerin istemiyerekde olsa gözümüze gözümüze soktukları panolardan kaldırılmalı televizyonlarda lüks reklamların geç saatlerde verilmesi gerekmektedir.
Fakirliğin olduğu toplumlarda reklamların çok olduğu görülmüştür. Aslında bu Sosyologlar tarafından incelenmesi gereken bir konudur. Zira şatafatlı ve lüks, insan nefsini uyarır. Alma imkanı olmayan anne, babayı da zora sokar. İşte o zaman toplumsal barışa ziyan vermiş olunur.
Masum ve zalim reklamlardan çocuklarımızı ve kendimizi korumak dileklerimle…
Ahmet AL
09/11/2020