“Biz hakkı temsil ediyoruz ve/fakat Dünya bizimle uğraşıyor” bestesinin gereksiz Ritmini devam ettirerek,46 yıldır elimizde olan Kuzey Kıbrıs’ta Osmanlı’lının geçmişte yaptığı gibi bir yürüyüşle önceden dervişlerimizi gönderip gönüllere giremedik. Halen bizim dediğimiz bizden bildiğimiz Kıbrıs’ımızın, Cumhurbaşkanı olan kişinin dost ve kardeşliğe yakışmayan akılsızca/vefasızca vuruşlarına maruz kalmaktayız. Kıbrıs Türk halkı bugün hala İngiliz/ Rum birlikteliğinde çözüm arayışların da ısrar etmesini anlayan/anlamak isteyen yok, bu duruma nasıl getirildiler bilen araştıran da yok. Üniversitelerimiz de ve siyası tarafta bu iş üzerinde kafa yoran var mı, ben bilmiyorum.
Daha da acı olan durum seçim sonuçları da göstermektedir ki, Kıbrıs Türk tarafında ki halkın ekserisi olmazsa da çoğunluk diyeceğimiz kesim Biz Türkleri ve Türk askerini, işgalci görmekte ve işgalci oluş iftirasını da dile getirmekte beis görmemektedirler. Belki bunda bizim alacağımız ders ecdadımızın fethedeceği yerlere askerden önce gönüllere hitap edecek gönül erlerini göndermelerini unutmuş ve ihmal etmiş olmamızdır diye düşünmekteyim.
1974 yılından bu yana Kıbrıs adasında elimizde olan kesime gönderilen manevi öncülere anavatandaki siyasi iradesizliği temsil eden, batının gönül koyması veya hışmından korkan idareci ve siyasetçiler engel olmuşlardır. Bu şuursuz emri verenler, o dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı bizzat arayarak emir komuta zincirini tamamlamışlardır.
Yola kendi medeniyetini Dünya’ya hakim kılmak için çıkınlara sözümüz; Ecdadın ayak izinden yürüyerek kendi sistematiğimiz ile bizim konseptimizi hakim kılmak hedefimiz de yok ise yeni bir medeniyet rüyası da olmayacaktır. Gidilen yerlerde kızıl elmayı umarken kızıl öfkeler ile ağır ve acı imtihanlara tabi tutuluruz. Topraklara girmiş olmak yetmeyecek, gönüllere de sirayet etmek gerekecektir.
Bizim Millet ile kurumlarımızı aynı konseptte buluşturmamız gerekmektedir bunu Dünya’da dokuz ülke başarmakta bizim de başarmamız şarttır. Batının norm, kavram ve sistematiği ile kendi medeniyetimizi hakim kılamayız. Sizi ve medeniyet izlerinizi dahi silmek için yola çıkanlar, sizin gözlerinizin içine baka baka kendi mezarınızı size kazdırırlar.
Eğer bugün Kıbrıs’taki Türk halkları ve yönetimindeki sıkıntıların çözümü için konuşacak olursak; Yepyeni bir Pradigma ile siyasetlerin üstünde kendi medeniyet anlayış ruhumuz ve refleksleriyle her kesimi dinlemeli, anlamalı ve kucaklamamız şart olmuştur.
Şuanda başarı olarak hanemize yazılan fetihlerimiz, yarın yeni nesiller yetiştirilmeden yürünmeye devam edilirse, kendi sistematiğimizi de hakim kılamaz ve daha büyük sorunlara muhatap oluruz.
Ne yazık ki biz Kıbrıs’ta, 46 yılda üç nesil yetiştirme şansımız var iken, ada halkı ile Anadolu’dan gidenler arasın da uhuvvet dahi oluşturamadık, ada halkı ile Anadolu’dan gidenleri enteğre edemedik.
Kıbrıs’a, Libya’ya veya bayrağımızı dikip ezan okumaya gittiğimiz yerlere niçin gittiğimizi bir daha gözden geçirelim, tüm Dünya’ya yeni bir nefes olacak iddiası ile yola çıktığımız bu dönemde, bizim olan bizden olan, iyi güzel sistematiğimizi hayata geçirilmesine kesin ihtiyaç vardır. Kızıl elmayı dillerimize beste yaparken, fethetmenin ne olduğunu ecdadın bize bıraktığı şekilde bir daha hatırlamak gerekmektedir diye düşünmekteyim.
USPUM Başkanı/ M.Taha GERGERLİOĞLU/ www.uspum.org.tr
Yüreğine sağlık, eline,diline ALLAH güç versin.