YÜREK SESİ
Bir hayaldir, insan sevmek, insanca durup insanca yaşayabilmek.
Bir hayaldir, ardını dönmeden yürüyüp gidebilmek, sevebilmek.
Bir hayaldir, ölümüne beraber yürüyebilmek, el ele verip koşabilmek.
Bir hayaldir, solmadan, soldurmadan koruyup tutabilmek.
Bir hasrettir, kışın beyazına boyanıp, baharı bekleyebilmek.
Bir hasrettir, hazanda açan gülü, yormadan tutabilmek.
Bir hasrettir, kalabalıklar içinden, çekip kurtarabilmek.
Bir hasrettir, düşe kalka giderken, menzile varabilmek.
Bir hicrandır, dermanı varken, derde dayanıp yaşayabilmek.
Bir hicrandır, bahçede ağlayan bülbüle eşlik edebilmek.
Bir hicrandır, yüreksiz bedenlere dayanıp, yol gidebilmek.
Bir hicrandır, soluk alıp yaşarken, ayakta ölmek, yok olup gitmek.
Bir hüsrandır, yağmurun seline dayanmadan, sürüklenmek.
Bir hüsrandır, başaktaki taneleri yele mahkum etmek.
Bir hüsrandır, direksiz gemileri, deryalara göndermek.
Bir hüsrandır, sabaha kavuşmadan, geceyi getirebilmek.
Bir sabırdır, sevgisiz yaşamaya azimle direnebilmek.
Bir gururdur, aç kalıp susuz iken bende tokum diyebilmek.
Bir cezadır, sevmeyen gönülleri ümitsizce yeşertebilmek.
Bir ölümdür, kararmış zihinlerde ziyasız yol gidebilmek.
DEMOKRASİ TARİHİMİZDE Kİ UTANÇ
27 Mayıs Yeni Yürümeye Başlayan, 40 yıllık Cumhuriyete karşı yapılmıştır…
Demokrasiyi koruma adına yapılan tüm darbeler, aslında Demokrasiye yapılan en büyük zulümdür.
Hiç bir gerçek Cumhuriyet ülkesinde Halk iradesi, darbe ve cebir ile değiştirilmeye zorlanamaz.
1960 darbe dosyası yeniden açılmalı ve halkın milli iradesiyle iş başına gelen kadrolara yapılan bu zulüm, mutlaka yeniden araştırmaya açılmalıdır.
Tarihin bu meşum olayından, ülkenin sahibi olacak gelecek kuşaklar için daha ciddi dersler çıkarmalıdır.
Atatürk’ün Başbakan olarak İnönü’ye karşı atadığı Celal Bayar’ın idama mahkum edilmesinin nedenleri daha objektif olarak ortaya konulmalıdır.
Ben zulmün esas gizli kahramanı İsmet İnönü ve onun kadrolarıdır.
Türkiye’de devleti dolandıran hırsızların davası dahi mahkeme kapılarında ve koridorlarda yıllarca devam edip daha sonrada takipsizlik kararı ile ödüllendirilirken, Bir Devlet kabinesi çok acı görüntüler içinde devam eden mahkeme duruşmaları 11 ay gibi kısa bir surede karara bağlanması nasıl bir hukuk utançtır.
O dönemin siyasileri, aydınları, ilim adamları, üst mahkeme üyeleri, öğrenciler ve milli irade ye sahip çıkması gereken halk nerede idi, bu sessizlik nedendi…
O günün darbe zihniyetini ve bu zihniyete destek veren zalim güçlerden yana tavır alan tüm kesimleri nefretle kınıyorum.
Demokrasi tarihimize utanç yılları olarak geçecek o yılların mimarlarını protesto ediyorum.
Demokrasi şehitlerini, Allah rahmet eylesin mekanları Cennet olsun inşallah.
İşte iki yüzlü Avrupa…
Yüzü kararmış eskimiş Dünya’nın maalesef en kötü olaylarından biri olarak Covid-19 tarihi süreçte yerini alacaktır.
Tüm Dünyada bu hastalıktan vefat edenlerin sayısı hızla 350 Bine doğru giderken, bıraktığı hasar daha ileri ki yıllarda kendini belli edecektir.
Bu süreçte maalesef AB ülkeleri ve ABD yine sınıfta kalmıştır.
Yüz yıllarca sömürge olarak kullandığı sömürdüğü her şeyini aldığı, gelişmemiş ülkelerde hastalık can almaya devam ederken, tarih boyunca bayrakları sallanan despot ve işgalci ülkelerin kılı bile kıpırdamamak da ve bu garip ülkelere yardım etmemektedirler.
Türkiye Cumhuriyeti içinde bulunduğu bu zor durumda bile yine de bugüne kadar 82 ülkeye yardım etmede yarıştı ve başta sağlık malzemesi olmak üzere gıda ve diğer insanı ihtiyaçları temin etme gayretinde bulunmaktan geri durmadı.
Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti’ne, ne mutlu yöneticilere ve sağlık teşkilatına. Saygılarımla
UYSAD/ İstanbul Avrupa Yakası Bölge Temsilcisi/ Sıtkı ALOĞLU