Kimse Kusura Bakmasın Veya Bakarsa da Baksın, “Hakk’ın Hatırı Âlidir, Hiçbir Hatıra Feda Edilmez” Numan Kurtulmuş “İstanbul Sözleşmesini İmzalamak Yanlıştı, Nasıl girdiysek öyle çıkarız” demiş. Biz bu sözü ve kararı idarecilerimizin DEĞİL, bir kısım İNANÇLI ve AYDIN insanımızın çalışmaları-Yazıları ve işin nerelere gideceğini görüp canla başla Mücadele eden Mütedeyyin, ahlaki, Milli değerleri yüksek insanlarımızın BAŞARISI olarak görmekteyiz.
Aslında tüm dertleri İnsanlığın ve nesillerin İFSADI olan, şeytanın hizmetkarlarının emellerine hizmet eden genel ideolojinin ve Küresel projenin bir parçası hükmündeki İstanbul sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 imzaya açılmıştır. Bu sözleşme 1 Ağustos 2014’de yürürlüğe girdiğinden bu yana da , Ülkemiz de Aile kurumu çok zarar görmüş ve nice yuvalar dağılmıştır.
İstanbul sözleşmesine dayanak olarak çıkarılan 6284 sayılı kanun 8 Mart 2012 tarihinde oy birliğiyle TBMM Genel Kurulunda kabul edilmiş ve 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Adına ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi diyerek çıkarılan, Ocaklar söndüren, kadını yalnızlaştıran, çocukları babasız bırakılmasında kullanılan 6824 sayılı yasa DERHAL iptal edilmelidir.
Taksimde ki LGBT’li,Pedofili sapıklara Hizmet eden 170 YATAKLI Zina mekan (OTEL)’ı kapatılma değil, izi kalmamak şartı ile YIKILMALIDIR. 6284 sayılı yasanın davalarına tekrar gözden geçirilmeli mağdurların mağduriyeti giderilmelidir. Sayıları ne olursa olsun LGBTİQ Pedofili soysuzlarının DERNEKLERİ KAPATILMADIR. O sapık fikre ve fiile aracılık edenlerin de faaliyetleri önlenmelidir.
Elinde pankartla LGBT yürüyüşüne katılan bir eşcinsel ile ilgili, YKS sınavın da iki soru koyan milli eğitim yetkilileri ya LGBT ile mücadelede ya acizdirler ya da samimi değillerdir. Elbette biz devlet idarecilerimizin LGBT VE EŞCİNSELLERİLE ilgili sözlerinde samimi olmalarını bekliyor ve gelecek nesillerin korunması adına umutlu olmak istiyoruz.
OLA Kİ devlet yetkililerimiz sözlerin de durdular ve MELUN sözleşmeyi ve ona bağlı çıkan kanunları İPTAL ettiler, yine de bu hastalıklı sapık tercih ve onu savunan insanlarla mücadelemiz devam edecek, aynı zaman da ülkemiz de insanımız da ve ne yazık ki bir çok gencimiz de oluşan tahribatların giderilmesi ÇOK uzun bir süreç alacaktır. Halkın elbette tepkisi gereklidir Lakin Devletin yasalarla yapacakları mücadele hayatı önemdedir.
Korona tedbirleri olarak maske takmayana anında ceza veren ,maske takmayanı insanlık düşmanı ilan ve ifşa eden kanun kuvveti, aleni sapıklığa, dini değerlerin aşağılanmasına, alay edilmesine hiçbir yaptırım getiremiyor ise bizim bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Sözümüz LGBT hakkı insan hakkı olarak bize anlatan ve ya anlayanlara dır. İşte ben bu kafada ki yöneticilerimizin, İstanbul sözleşmesini ve LGBT SAPIKLIKLARINA karşı etkin kararlar alacağına çok inanasım gelmiyor, İnşaallah bizleri seçimlere kadar oyalayıp hadi bakalım ÖNCE oy derlerse, ben buna da şaşırmam. Böylesine bir kararı almaya güçlerinin yetmediğine hükmederim, esas hedef Türkiye’miz ile beraber tüm İnsanlıktır bu böylece bilinmelidir.
Kimse bize LGBT hakkı insan hakkı diye bir şeyler anlatmasın, açıktan yapılmasına hoş görü istenen sapıklığın ve ne dini ne idari hukukta yeri yoktur vede ölüye,diriye,hayvana,çocuğa cinsellik talep eden sapkınların hakkı hukuku olmamalıdır. Biz elbette İbadetlerin farz olanları açık olarak yapacağız, Fakat kabahatler, sapkınlıklar, zinalar ise açıktan yapılırsa, bunu toplumda yaygınlaştırmaya kalkarsa, bunlar hem ilahi yasalara hem de toplumsal kurallara savaş açmış sayılmalıdır ve gerekenin de yapılması kaçınılmazdır, Peki gerekli önlemler alınmaz ise ne olur..
Aile hayatımızın, gençliğimizin, eğitimimizin içerisine VİRÜS gibi enjekte edilen bu sözleşme ve kanunlar iptal edilmez ise akıbet insanlığın kıyametinin sebebi olur, peki iptal edilse ne olur, o zaman da, bizim bu melanet girişimlerin etkilerini yok etmek için çok çaba göstermemiz gerekecek. Tarih Tekerrürden ibarettir sözünden yola çıkarsanız buyurun bakalım…
Biz 13 Kasım 1918 yılında başlayıp 6 Ekim 1923 te bitirilen 5 yıl süre ile topları,gemileri,askerleri ile geldikleri İstanbul işgalini unutmadık, İstanbul işgalcileri , gelecekle bizim topraklarımız da kendilerinin adına gelecek, idari kadroyu ve alt yapıyı hazırladıktan sonra, gitmeye karar verdiler. Peki sonra ne oldu, tek kurşun atılmadan garden partiler ile uğurlanan ittifak kuvvetlerinin geride bıraktıkları hastalıklarla ve celladına aşık kalıntılarla bizler halen,90 yıldır mücadele etmekteyiz.
Şimdi gelelim bu günler de bizi bekleyen akıbete, ne yazık ki bu kısa sürede İstanbul sözleşmesinin zehirli virüs etkilerini taşıyan aşısı bünyemize yapılmıştır, Umarız ve dileriz ki, bu kadar sürede bu kadar tahribat yapan virüs etkisi Korona gibi ciğerlerimizi yerinden sökmeye yetmeyecektir. Umarız ki İstanbul’un fiili işgali kadar geride kalıntı ve parazit bırakmayacaktır ve mücadelemiz bir 90 yıl daha sürmez.
Umut ederim ki bu toprak işgali olmayıp da nesil, zihin ve yönetim işgalini, topyekun bir Milli, ahlaki, dini ayaklanma ile etkilerini yok ederiz, gelecek nesillere dahi, bir daha vücudumuza giremeyecek şekilde tüm Ailevi, eğitim, sosyal, eğlence kurumlarımızdan, yerine kendi değerlerimizi getirerek bu Melanet fikirlerin tamamını KAZIRIZ.Değerli kardeşlerim Cumhurbaşkanımızın vatandaşlardan tepkilerini ortaya koymalarını istemesi bu sapık projenin halk desteği ve mücadelesi olmadan çözülemeyeceğinin de çağrısı olarak anlamak gerektir. Lütfen hafife almayalım bu nesli İFSAD etmek için bir LGBT KALKIŞMASIDIR, bu geleceğimizi yok etmek için yürütülen küresel bir İŞGALDİR, top yekün ayağa kalkmak mecburidir.
Kimse bize başka şeyler anlatmaya kalkmasın, bu nesillerimize Aile kurumlarımıza açık bir saldırı hükmünde olan, Sonuçta tüm Dünya’da ailesiz toplum idealinin alt yapısının temeli olan LGBT HAREKETİ, geleceğimize kast eden, tüm Dünya Milletlerinin açık bir düşmanıdır ve tamamen yok edilmelidir.
İnsanlarımızı LGBT, İstanbul sözleşmesi, 6284 ve benzeri tehlikelerden haberdar eden, bu Milletin geleceği olan nesillerimizin selameti ve ahlaki değerlerimize sahip çıkmak için her türlü tepkiyi göze alarak mücadeleyi hep yüksekte tutan Sema Maraşlı, Mücahit Gültekin, Yasin Kuruçay, Muharrem Balcı, Aile Akademisi Derneği yazarları , Ahmet Hakan Cakıcı, Abdurrahman Dilipak, Ahmet şimşirgil hoca, Harun Ceylan, Yağmur Mirzayeva, Mehmet Ali Önel, Mustafa Sabri Beşer başta olmak üzere yazan çizen mücadele eden her kim varsa, şahısların da mücadeleyi ileri taşıyanlara teşekkür ediyoruz, Allah’ım sizlerden ebeden Razı olsun.
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi /Genel Yayın Yönetmeni