Acaba Korona virüsü bizlere bir şey mi hatırlattı?
Kapıda araban var ama binemiyorsun.
Cebinde paran var ama her yer kapalı harcayamıyorsun.
Dükkanın da dolu malın var satamıyorsun.
Dükkanların, evlerin var kirasını alamıyorsun.
O istemezse sen hiçbir şeyin sahibi değilsin.
“İni’l hükmü illâ lillâhi”/Hüküm vermek ancak Allah’a aittir /Yusuf süresi 40.Ayet
ALLAH (c.c.) iki kadının şahitliğini kabul ederim dedi biz kadının beyanı yeter dedik. Hz. Kur’an’daki Yusuf suresini görmemezlikten geldik.
Hastanelerden Cenab-ı Allah’ın verdiği şifa ile taburcu olanları alkışlarla uğurlarken virüsü yendik dedik, Cenabı Hakk’ın varlığını ve kuvvetini inkar ettik.
“İşte bu Allah’ın devesi size bir mucizedir bırakın onu Allah’ın yer yüzünde yesin
İçsin sakın ona kötülük etmeyin, yoksa sizi acı bir azap yakalar” (Hud suresi 64) buyurdular. Biz ne yaptık parayla alıp zevk için onları öldürdük.
Birisi kalktı “Ben dünyanın jandarmasıyım. Benim koyduğum kuralım, Kanunlarım geçerlidir” dedi, biz ses çıkarmadık. Örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat değişmeyen gerçek şudur ki; bir güruh Cenab-ı ALLAH’ın emir ve yasaklarına beyhude direnmektedir…
ABD’nin dünyanın jandarması olmadığını, Çin’in bir füze atmadan 3.cü dünya savaşını kazandığını, AB ülkelerinin insan haklarına riayet eden, eğitimli, çağdaş insanlar olmadığını görmüş olduk. Tüketimsiz bir toplumda petrolün değersiz olduğuna, doğal yaşamın lüks yaşamdan daha değerli olduğuna şahitlik ettik. Şanı yüce Peygamberimiz (s a s) nasıl buyurmuşlar idi: “Allah’ım verdiğin nimettin yok olup gitmesinden, lütfettiğin afiyetin bozulmasından, ansızın vereceğin cezadan senin gazabını üzerime çekecek her şeyden sana sığınırım.”
Ey akılsız mahluk! Sen, seni yoktan var edenle savaşabilir misin? Silkelen ve kendine gel! Hala görmüyor musun? Sanki virüs için aşı ürettiniz de camii imamları fetva verip sizi engellediler mi? Uzay mekiği yaptınız da kuran kursu öğrencileri egzosuna tişört, gömlek mi tıkadılar? Milli geliri 100 bin dolara çıkardınız da imam hatipler mi engellediler? Her taraf cami dolu ,hastahane lazım dediler, İtalya’da camii mi var? İmam değil doktor lazım dediler İspanya’da imam mı var? Bütün virüs taşıyıcıları umreden gelenler dediler İngiltere’de umreciler mi var?
Şayet tüm bu sıraladıklarımız ve daha zikretmediklerimiz üzerine düşünüp hareket etmek isterseniz, işte siz fırsat. AZZE ve CELLE (c.c) bize bir imkan daha bahşetti.
11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif… Kur’an ayı… İçerisinde cehennemde kimsenin kalmaması için insanoğluna hediye edilmiş Kadir Gecesi…
Her ne kadar buruk bir şekilde de olsa evlerimizde icra edeceğimiz Teravih namazlarımız, mukaabelelerimiz, dualarımız…
Belki Allah’ın bu son lütfu ve keremini iyi değerlendirebiliriz. Bir program yapıp ibadet hayatımıza yönelelim. Fakat bununla da yetinmeyelim.
Bu virüs yüzünden çok kişi işsiz kaldı. Her sene zengin eş dostlarımıza gösteriş yapmak için lüks lokantalarda veya zengin menülerle evlerimizde vereceğimiz iftarları veremeyeceğiz. Herkes kendi bütçesine göre bir meblağ ayırıp çok beklemeden Ramazan’ın başındayken fitresini, zekatını veya hayır hasenatını hani derler ya “dilenmeyen dilenci”leri bularak onlara tevdi edebilirsek riyadan ve gösterişten uzak gerçek ihtiyaç sahiplerine bulmak çok zor olmasa gerek. Ne kadar isabetli işler yapmış oluruz.
Bu vesilelerle belki Cenab-ı Hakk’ın affına uğrar üzerimizdeki bu çetin imtihanlardan bizleri affu mağfiret eyler. Mübarek bayram namazında EVİNE bizleri kabul eder, secdede yüzümüzü yerler sürterek affediliriz. Bir daha bu hatalara düşmemeye nasuh bir tövbe ile söz verir ömrümüzün sonuna kadar Rabbu’l aleminin emri ve yasakları üzere bizlere bir yaşam sunar.
AHMET LAMİ SEZGİN/KALIN SAĞLICAKLA