Dünya lüks tüketim raporuna göre lüks tüketim bir trilyon Euro’ya ulaşmış ve bunun da %80’i lüks otomobil, lüks otel ve lüks kişisel giderler ve dünya nüfusunun %1’i küresel gelirin %99’unu elinde bulunduruyor. Son 10 yıl içinde ülkemizde maalesef aile birliğimiz çatırdıyor. Boşanma oranı %8’ler de yani her 8 aileden biri boşanırken, evlenmelerde de düşüş var. Suç oranlarında %434 ( uyuşturucusundan tut- hırsızlığına kadar ) artış ahlak suçlarında son 10 yıl içinde %734 artmış.
Her ne kadar bizim yılbaşımız olmasa da, bir yılı artısıyla, eksisiyle, darbe izleriyle, ekonomik depremlerle geride bıraktığımız bu günlerde acaba bir muhasebe yapsak. Dünya ölçeğinde veya ülke insanı olarak mutlu bir yıl geçirdik mi? Gerçekten belki biz geçirdik te ülke olarak; ülke insanı olarak vicdanımız rahat mı? Hadisi şerif gereği “ Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.” Düsturunca bakarsak…
Ülkemizde, gerek ulaşım da ve gerekse sağlıkta güzel şeyler yapılıyor ama bu yapılanlar bizleri mutlu ediyor mu? İşte gerçek bir muhasebe yapmak istediğimizde olayın pekte iç açıcı olmadığı görülüyor. Somut verilerle değerlendirdiğimiz de üzüntümüz kat kat artıyor. Neden mi?
Dünya lüks tüketim raporuna göre lüks tüketim bir trilyon Euro’ya ulaşmış ve bunun da %80’i lüks otomobil, lüks otel ve lüks kişisel giderler ve dünya nüfusunun %1’i küresel gelirin %99’unu elinde bulunduruyor. Nasıl bir dağılımdan bahsedeceğiz. Bu gelirlerde lüks hayata harcanıyorsa açlar ve toklar, fakirler ve zenginler arasındaki bu uçurumdan nasıl bir mutluluk çıkaracağız. Bu uçurumun tepesinden bakan zenginler 61 milyon vatansız ve bayraksız masumları göremediği müddetçe nasıl mutluluk hesabı yapacağız. Bu satırları okurken belki sadece insanın madde ile mutluluğu mümkün değil diyebilirsiniz. Manen de iyi değiliz. Gerek ülkemizde ve gerekse Dünya’da manevi büyük bir boşluk var.
Bazı istatistik rakamlara baktığımızda olayların içimizi acıttığını görebiliyoruz. Son 10 yıl içinde ülkemizde maalesef aile birliğimiz çatırdıyor. Boşanma oranı %8’ler de yani her 8 aileden biri boşanırken, evlenmelerde de düşüş var. Suç oranlarında %434 ( uyuşturucusundan tut- hırsızlığına kadar ) artış ahlak suçlarında son 10 yıl içinde %734 artmış.( Buna fuhuştan tut, kadına saldırıya kadar)
20 milyona yakın aile birliğimiz var. 15.000 bine yakın dosya icralık bu son 10 yıllık istatistiklere bakarak kendimizi ve ülkemizi muhasebe edersek, nerede hata yapıyoruz acaba diye sormak lazım gelmez mi? Ülkemiz de yeri geldiğinde “ bu ülkenin %99 Müslümandır.” diyoruz ve bundan övünüyoruz. Hatta 85.000 camimiz var, 850.000 ‘ne yakın din görevlisi, birçok İslami vâkıfı, yüzlerce İslami cemaat, yüzlerce TV kanalların da İslam’ın emirlerinden olan “ vicdanlı olmayı, kibiri bırakmayı, bencillik yapmamayı, yalan söylememeyi, israf yapmamayı, birçok emir ve yasakları bizlere ve İslami topluluklara, öğütlemelerine rağmen”
Yukarıdaki verilerle de karşılaştırdığımızda toplumumuz Sosyal – Ekonomik ve Psikolojik sıkıntı içinde hatayı nerede yapıyor sizce
Bir yerde bir hata var. Bir yer de inançlarımızın doğruları, bir tarafta iyi gitmeyen sağlıksız, mutsuz bir toplum biraz düşünüp, fikir yapmamız gerekmiyor mu?
Kendi kendimize şu soruları sormanın zamanı gelmedi mi? Çocuklarımız, Peygamber’ini bir futbolcuyu tanıdığı kadar neden tanımaz oldu. Kameralı yerler de dikkatli hareket ederken, her dakika iki omuzumuzdaki melek kayıt kameralarını neden unuttuk, Allah’tan 5 dk. İçinde talep edeceğimiz ve kesin kabulü mümkün olan umutlarımızı unutup, saatlerce yüzlerce kişinin soğukta beklediği milyonda bir umut milli piyango kuyruğunda beklemelerimiz neden, İngiliz komutanın “Kuran oldukça Osmanlı yenilmez” sözlerini neden unuttuk veya neden İsviçre Kanunu ile evleniyoruz. Almanya hukuku ile iş yapıyoruz; vs. sorular acaba bizi biz yapar mı?
Bence artık bu yaman çelişki nereden kaynaklanıyor ve biz nerede yanlış yapıyoruz, deyip çok ama çok kafa yormamız gerektiğine inanıyorum. Ya siz?
Ahmet AL