Artık iş bize düşüyor. ”Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız.” Aksi ömür billah Amerika’nın emlak hırsızının, zilletine, hadsizliğine ve küstahlığına Avrupa’nın da tafrasına ve blöflarına dayanamayız.
Dünya bir ekonomik savaş içine girmiştir. Bu savaş her ne kadar Amerika ve Çin arasında olsa da, Global dünya da, bizim gibi gelişmekte olan ve silahını, ilacını ve gıdasını dışardan alan ülkeleri de kasıp kavurmuştur. Zira Ağustos 2018 dolar darbesi ülkemizi sıkıntıya sokmuştur. Bu da bize “ Elden gelen övün olmaz. O da vaktinde bulunmaz.” atasözünü hatırlatmıştır. Veya “ El atına binen yaya kalır.” sözünü düşündürmüştür. Batının ve emperyalist güçlerin zilletinden kurtulmanın yollarını araştırma ihtiyacı doğurmuştur. Artık ekonomik seferberlik zamanıdır. Herkes elini taşın altına koyacak. Sanayici kendini yenileyerek ve katma değeri olan yerli ve milli üretim yaparak iç pazar da İthalatın önünü kesmeli, dış pazarı da oluşturup ihracatımıza katkı da bulunarak, en büyük problemimiz olan cari açığımıza yardımcı olmalıdır.
İktidara gelince, hükümet kendine düşeni yapmalı İthalatçıdan çok üretici ve Sanayiciyi desteklemeli ve bazı girdilerini süspanse etmelidir. En büyük alıcı olan hükümet, kurum ve kuruluşlarında yerli ve milli üretimi tercih etmelidir. Hükümet kurumlarını sıkı denetlemeli bilhassa israfın ayyukaya çıktığı Belediyeler başta olmak üzere denetim ve kontrol altına almalıdır.
En çokta tüketiciye iş düşüyor. Tüketici hayatının her sefasında, mutfağında, giyiminde, kuşamında, telefonunda, otomobilinde velhasıl tüm ihtiyaçlarında yerli ve milli üretimi kullanmalı ve artık ben de bu ekonomik seferberliğinin için deyip demelidir.
2018 yılı israf araştırmasının verilerine göre, her haneden ortalama haftada iki ekmeğin çöpe gittiği gıdaların ise %22’nin çöpe döküldüğü israfının karşısında olduğunu göstermelidir. Bu zaten vatandaşlık görevimiz değil midir? Ülkemiz zor bir dönemden geçmektedir. Üç tarafı deniz, dört tarafı ateş çemberi olan bir ülke de yaşadığımızı unutmamalıyız.
Artık iş bize düşüyor. ”Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorundayız.” Aksi ömür billah Amerika’nın emlak hırsızının, zilletine, hadsizliğine ve küstahlığına Avrupa’nın da tafrasına ve blöflarına dayanamayız.
Dostlar bunların iyi niyetli olmadığını birçok kez gördük. Bunlar ”Kuzu postunda çakallardan başkası değil.” Artık yeni ekonomik dünya düzenin de yerimizi almak için, CARİ açığımızı azaltmak için ayağımızı yorganımıza göre uzatıp, bu ithal ürün sevdasından, yerli üretim kompleksinden çıkıp, yerli ve milli ifadelerin de içini boşaltmadan yozlaştırmadan,
top yekûn mücadele edip, gergin ve çetin bir yıl olarak geçebileceğini tahmin ettiğimiz 2019 yılını ancak elin oğlunun ekmeğine (Buğdayına), ilacına, silahına dur diyerek, krizleri fırsata çevirip, işte tam zamanı deyip, şapkamızı milletçe önümüze koyup, kötü komşu bizi iyi mal sahibi yapar, düşüncesiyle çok ama çok düşünüp ve fedakarlık zamanıdır. Demenin vakti gelmiştir. Yarın geç olabilir. Hay de kendimiz den başlayalım. Ne dersiniz.
“Zafer ancak, inananlarındır.”
Ahmet AL