Mehmet Akif Ersoy’un ‘Asım’ın Nesli’, Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu Gençliği’, Sezai Karakoç’un ‘Diriliş Nesli’, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ‘Milli Gençliği’, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘Alperen Gençliği’, Nurettin Topçu’nun tahayyüllerini süsleyen, davası için ateşler içerisinde olup ama yanmayan, bağımsız, milli değerler ile donanmış , kökleriyle barışık medeniyet değerleriyle bezenmiş bütün gençliği önemsiyoruz.
18.MART 1915,104.ÜNCÜ YILINI KUTLADIĞIMIZ VE TEKRAR YAŞAMAMAK İÇİNHEP HATIRLAMAMIZ GEREKEN BİR DESTANDIR ÇANAKKALE ZAFERİ
Hasta adam denilerek, üzerine aç sırtlanlar gibi hayasızca saldıran, İngiliz ve Fransız işgalci güçlerine karşı , destansı bir mücadele vererek, tarihe vatan savunmasın da altın sayfalar yazdıran bir günün adıdır Çanakkale deniz zaferi
18 MART 1915 tarihin de yenilmez denilen güçleri dize getiren, Dev Armadaları batıran, aynı gün için de düşmana Çanakkale geçilmez gerçeğini kabul ettiren, ezberlettiren bir zaferin adıdır Çanakkale deniz zaferi.
18 MART günü başlayan savaş , birleşik filo topçularının saatlerce süren sağnak misali top atışları öğle saatlerine kadar devam etti. İlerlemek masadı ile hareket eden filoyu oluşturan savaş gemileri ,kısa zaman içersin de ,Nusret mayın gemisinin bırakmış olduğu mayınlara çarparak,geri çekilmek zorunda kaldılar.
Bu esna da En güçlü bataryalarımızdan Rumeli Mecidiye Tabyası’nın cephaneliği, İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden olan Queen Elizabeth tarafından vurulmuştu. Bu ateş sonucun da yaralılarda adeta yarı ölü gibiydiler. Sadece “Niğdeli Ali” ile “Koca Seyit” yara almadan kurtulmuştu.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.,
Koca Seyit kendine gelip olayı anlamış ve etrafına baktığında sadece bir merminin işe yarar halde kaldığını farketmişti.
Ve o büyük an gerçekleşmiş, Ali’nin de yardımıyla Koca Seyit 215 kg lık mermiyi sırtına almış ve tek başına topa yerleştirmişti.
Tek atış şansı olan Seyit Onbaşı hedefi tam on ikiden vurarak İngilizlerin bir diğer büyük gemisi Ocean’ı vurmuştu. Büyük bir hezimete uğrayan koca filo ve düşman kuvvetleri deniz yolu ile Çanakkale’yi geçemeyeceğini anlayınca karadan saldırarak işgali tamamlamak istediler.
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
10 AĞUTOS 1915 , karadan saldırıya geçen işgalci Birleşik kuvvetler ile Türk ordusunu arasın da geçen ve her iki tarafın da ağır kayıplar verdiği günlerin başlangıcı oldu. Gelibolu’yu tam 8,5 ay cehenneme çevirecek olan hem karadan hem suda hareket yeteneği olan çıkarma ile başlayan müttefik devletler, karadan ve denizden eşzamanlı yürütülen harekat sonunda müttefikler kara ve deniz gücünün işbirliğine rağmen Türk savunması karşısında başarıya ulaşamamış ve 9 OCAK 2016 tarihin de savaş , Kesin Osmanlı zaferi ,İtilaf Devletleri donanmasının yenilgisi ve İtilaf Devletleri birliklerinin geri çekilmesi sonuçlanmıştır. Karşılıklı olarak çok büyük insan ve malzeme zayiatı verilmiştir.
ÇANAKKALE SAVAŞININ SONUÇLARI
İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500.000’den fazla insanın “kaybına” (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı’nı geçememiş, İstanbul’u işgal edememiştir.
Pek çok tarihçi, Rusya’da zorda kalan çarlık rejimi devrilmesinde ve 1. Dünya Savaşı 2 yıl uzamasından bu olayın önemli payı olduğu görüşündedir.
Çanakkale Savaşı, müttefikleriyle Rusya’nın irtibatını önlemiş, bu arada Lenin ve yandaşları Bolşeviklerin Ekim devrimi ile Rusya savaş dışı kalmıştır.
Bu durum ihtilal Rusya’sı ile müttefikleri birbirinden ayırmıştır.
Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası’na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri hafiflemiştir.
Savaşta, çok sayıda eğitilmiş insan kaybedilmesi nedeniyle Cumhuriyet Dönemi’nde eğitilmiş insan sıkıntısı çekilmiştir. Çanakkale savaşı sonun da genç nüfus ve okur, yazar, aydınlarımız geniş ölçüde cephelerde şehit olmuştur.
Asıl acı olan ise Çanakkale cephesin de savaşı kazandığımız halde, Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile I.Dünya Savaşı’nın bu ülkeler arasında sona erdiğinin ilan edilmesinin ardından, 13 Kasım 1918’de Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul‘a düşman askerleri gelmeye başlar ve İstanbul işgali gerçekleşmiş olur. Beş yıl işgal güçlerinin idaresi altın da kalan ülkemizde ise geride bıraktıkları idare sistemine göre bir çok değerimizi de kaybettik.
Peki neleri kaybettik
Osmanlı devleti yıkıldı, Osmanlı mirası, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından pay edildi, Saltanat ilga edildi, Hilafet kaldırıldı, Ayasofya kilise veya müze yapıldı,
Osmanlı devleti neden yok edildi. Ve yok edildiği halde, neden borçları güya istiklal savaşı verip, bağımsızlığını kazanmış bir halka zorla ödetildi!
23 milyon kilometre karelik Osmanlı devletinden elimizde kala kala 780 bin metre kare kaldığına ve Osmanlı coğrafyasının maddi ve manevi imkanları; yer altı zenginlikleriyle birlikte batılı şirketlerin denetimine geçti.
Öyle ise diyoruz ki İstiklal ve istikbal savaşımız devam ediyor, toprağa düşen her bir şehidimiz yeniden filizlenmek için toprağa düşmüş tohumlar gibidirler. Mehmet Akif Ersoy’un ‘Asım’ın Nesli’, Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu Gençliği’, Sezai Karakoç’un ‘Diriliş Nesli’, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ‘Milli Gençliği’, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ‘Alperen Gençliği’, Nurettin Topçu’nun tahayyüllerini süsleyen, davası için ateşler içerisinde olup ama yanmayan, bağımsız, milli değerler ile donanmış , kökleriyle barışık medeniyet değerleriyle bezenmiş bütün gençliği önemsiyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale zaferinin 104.ncü yılını kutlar; bağımsızlık ve vatan uğruna toprağa düşen, Kurtuluş Savaşı’nın tüm kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi saygı ve hürmetle anıyoruz.