Kaç Müslüman Peygamberini işyerinde ağırlayıp, ticaretinin şeklini ve ticari ilişkilerini gösterebilir. Kaç Fabrikatör çalışanlarının dertlerini dinlesin ister. Kaç Cemaat ve Tarikat, kaç Vakıf ve Dernek Allah Resul’ü teftişe gelse gönül rahatlığı ile kapısını açar? Kaç Müslüman Resulullah’ı(a.s.) aralarında hakem kılmaya cesaret eder?
Müslümanlar, Hz.Muhammed aleyhi selat ve selama sevgilerini; Kutlu Doğum etkinlikleri tertipleyerek, mevlit programları düzenleyerek, Medine’ye gidip kabrini ziyaret ederek, çocuklarına Onun ismini vererek göstermeye çalışırlar. Hatta hicret ettiği Yesrib’i “Medine”yapmasına hürmeten kızlarının ismini “Medine” koyarlar. Bütün bunlar; Hz. Paygambere duyulan muhabbet ve aşkın göstergesidir.
Hz. Peygamberimize selat ve selam getirerek, ona olan bağlığımızı yeniler, beyatimizi tazeler, ümmet bilincimizi tahkim ederiz. Adı anıldığında elimizi kalbimizin üzerine koyup; Lisanı hal ile, kalbimizdesin ya Resulallah deriz. Onun kutsal emanetlerini görünce, onu görmüş gibi heyecanlanır, gözyaşı dökeriz. Ona hürmeten Askerimize Mehmetçik der, Kerbela’da Torunu Hz. Hüseyin’i şehit edenlere buğzederiz. Salatu tuncie ve muncieyi ihtiramla okur, Zatı pakını vesile kılarak hacat arzederiz. Canı, cananı uğruna feda etmeye ahdederiz. Rüyalarımızda Zatı pakını görmek için, neler yaparız neler…
Bu kadar çok sevdiğimizi iddia ettiğimiz Hz. Peygamberin kaç tane sünnetini yaşar, bizde olmasını istediği kaç hasleti taşırız?
Hz. Muhammed çıkıp gelse; Evimize götürebilirmiyiz, evimiz, evimizdeki eşyalar onu ağırlamaya uygunmu, bu benim ailemdir, bunlar benim çocuklarımdır deyip tanıştırabilirmiyiz, şeklimiz şemalımız onu karşılamaya uygunmu, israfımıza, şatafatımıza, dünyalığımıza ve dünyevileşmemize şahit olunca ne der, ne yaparız.
Muamele ve insani ilişkilerimizden çıkarıp, sarık, sakal ve misvaka sıkıştırdığımız alemlere rahmet, derdi tasası ümmet olan Hz.Peygamberin yüzüne bakabilir miyiz?
Kaç Müslüman Peygamberini işyerinde ağırlayıp, ticaretinin şeklini ve ticari ilişkilerini gösterebilir. Kaç Fabrikatör çalışanlarının dertlerini dinlesin ister. Kaç Cemaat ve Tarikat, kaç Vakıf ve Dernek Allah Resul’ü teftişe gelse gönül rahatlığı ile kapısını açar? Kaç Müslüman Resulullah’ı(a.s.) aralarında hakem kılmaya cesaret eder?
İkbal için yapılan cambazlıkları, çevrilen dolapları, uçuşan sahte gülücükleri, geliştirilen insan harcama taktiklerini gören Hz. Peygamber; birdaha yüzümüze bakar mı, durumumuzu gören Resulu Zişan bir daha bize misafir gelir mi?
Yapılmayan güzelliklerin sahiplenilmesini, hak edilmeyen övgüler karşısında keyiflenilmesini, kişisel menfaate mani görülen masumların, gayri meşru yollarla, adil olmayan taktiklerle bertaraf edilmelerini gören Hz. Peygamber; Hüzünlenip hayalkırıklığı yaşamaz mı?
Onun da bizi huzuru ilahide sahiplenmesi, kevserin başında ağırlaması ve tekrar bize misafir gelmesi için ne kadar gayret ediyoruz? Lafta kalan sevgi, yeter mi?
Gayret, samimiyetin göstergesidir. Zatı Ahmedi, Habibi Zişanı ağırlayacak liyakat ve kıvamda olmamız lazım. Hazırlığımızı iyi yapmalıyız, her halimizle hazır olmalıyız, çünkü bize misafir gelecek zat en kıymetli ve en sevgili…
Ona layık olmak ümidi ve duası ile; Zatı pakına, Al ve Ashabına sonsuz selat ve selam olsun.