“Hayatlarını sürdürme çabasında olanların başlarına gelebilecek en kötü şey normların olmaması, ya da anomidir? Normlar engelleyici oldukları kadar mümkün kılıcıdırlar; anomi, en saf ve basit haliyle engelleyici bir duruma işaret eder. Normatif kurallar ordusu hayat dediğimiz savaş alanını terk etti mi, geriye sadece şüphe ve korku kalır.”[1]
Zygmund Bauman
Toplumsal ve cinsel roller; alt tabakaların, zenginlerin para ile aldıkları hizmetleri birbirlerine sıra ile ikram ettikleri dayanışma formlarıdır.
Toplumsal/cinsel roller dağıtıldığında doğum yapacaklar, eğer paraları varsa, gittikleri özel hastanelerde hemşirelerden iyi hizmet almayı bekleyebilirler. Ne arkadaş ne dost ne de herhangi bir başka cinsiyetlendirilmiş rol sahibinin kendisine hizmet vermesini ümit edemez. Buna niyeti olanlar, bunu nasıl yapacaklarını; buna ihtiyaç duyanlar da, nasıl yardım isteyeceklerini bilemezler.
Bu mekanizmalar dağıtıldığında ihtiyarlar, paraları varsa huzur evinde; yoksa bir çöpün kenarında -ama ille de yalnız- ölümü beklerler.
1998’de Chicago Tribune’un yayınladığı bir rapor adeta konuyu özetliyor: “Amerikalı yaşlı insanlara ait evlerin %60’ına tek bir ziyaretçi bile uğramıyor.”[2] Amerika’da 2018 yılında 65-74 yaş arası kadınların %26’sı, 75-84 yaş arası kadınların yüzde 39’u, 85 yaş ve üstü kadınların ise %55’i tamamen yalnız olduğu raporlandı[3]. 2019 yılında Japonya’da evde tek başına ölen (Kodokuşi) Japon sayısı 28.000’i geçti[4]. Bu Japonya’da her gün 76 kişinin yalnızlık içinde öldüğü anlamına gelmekte.
Türkiye’de de gidişatın bu yönde olduğunu tahmin etmek zor değil. 2014’te yüzde 13,9 olan tek kişilik hane oranı, çok hızlı bir büyüme ile 2018 yılında yüzde 16,1’e ulaştı.[5]
Bu insanlar yaşlılıklarına ulaştıklarında muhtemelen kimselerin haberi olmadan, kimseler tarafından umursanmadan yalnızlık içinde ölecekler.
Avusturya’da ambulans şoförlüğü yapan bir dostumuzun ifadesi bütün bu durumu özetler mahiyette: “Avusturya’da en çok yaptığımız iş, komşularının kokudan rahatsız olup haber vermesi üzerine, maske takarak girdiğimiz evlerden yapayalnız ölmüş yaşlıları toplamaktı.”
Babaları anneleştirme, anneleri babalaştırma kampanyaları sonucu Avrupa’da artık birçok ev, “ev”den çok “yatakhaneye” dönüşmüştür.
Anne-Baba-Çocuk arasındaki geleneksel rol dağılımı, “’Hayır’ derse çocuktan herhangi bir şey talep edilemez, evde sorumluluk yüklenemez, su bile istenemez,
cinsel hayatına ve eve getireceği cinsel partnerine müdahale edilmez, kiminle yatıp kalktığına karışılamaz” şeklindeki bakışın topluma dayatılması ile kırılırken, ebeveyn ile çocuğu arasındaki mesafe de kapatılması mümkün olamayacak ölçüde açılıyor. Anne babanın çocuk üzerindeki haklarını ve terbiye edici niteliğini inkâr edip ebeveynleri çocuğun keyfinin ve hazlarının finansörü konumuna indirgemek, onların çocuğun 16-18 yaşına gelip bir an önce evi terk etmesini bekler olmasına sebep oluyor. Bu nedenle Deutsche Welle’de rastladığımız haberde, Almanya’da 18 yaşına geldiği halde evi terk etmeyen çocuklarına “evden tahliye” davası açan ebeveyn sayısının 30 bini aşmış olmasını işitmemiz bize şaşırtıcı gelmiyor.
Karşılıklı fedakârlık zemininde sıra ile birbirlerine sığınan aile fertleri, “bencillik” zemininde ailenin dağıtılması ile toplama kamplarına bölüştürülüyorlar. Yaşlılar, ölümü bekleme kamplarına (huzur evleri); özürlüler, özürlü toplama kamplarına (özürlü bakım evleri); kadınlar, kadın toplama kamplarına (Kadın sığınma evleri); çocuklar, çocuk toplama kamplarına (sevgi evleri, kreş ve okullar); bağımlılar, bağımlı toplama kamplarına (rehabilitasyon merkezleri); işsiz ve ıskarta erkekler, atık bekleme kaplarına (açık ve kapalı cezaevleri); hastalar, hasta toplama kamplarına (hastaneler, sağlık merkezleri); iyice fakirler, evsiz toplama kamplarına (sokaklar, köprü altları) dağıtılıyor.
[1] Zygmunt Bauman, Akışkan Modernite, s:48
[2] T.J. Wİnter Postmodern Dünyada Kıbleyi Bulmak, s:148)
[3] https://www.prb.org/aging-unitedstates-fact-sheet/
[4] http://www.homohominilupus.com/kodokusi-japonyanin-yalniz-basina-olen-insanlari/
[5] https://onedio.com/haber/tuik-istatistiklerle-aile-2018-arastirmasini-yayinladi-tek-yasayan-bireylerin-sayisinda-artis-en-buyuk-masrafimiz-kira-872017
[6] T.J. Wİnter Postmodern Dünyada Kıbleyi Bulmak, s:110
Ahmet H. Çakıcı
Cemaziyelahir 1441 / ALANYA