Ahmet Hakan ÇAKICI
Her ne kadar Müslümanlar bu konuyu konuşmaktan imtina etseler de konu dönüp dolaşıp ayaklarına dolanmaya, onları huzursuz etmeye devam ediyor. Etmemesi mümkün değil. Yemek, içmek gibi bir ihtiyacın görmezden gelinerek çözülmesi mümkün değil ki.
Yemek içmek gibi bir ihtiyaç olan ve erkeklerde kadınlara oranla çok daha sık hissedilen cinsellik ihtiyacı, Avrupalı ve Avrupalı kültürden etkilenmiş toplumların -özellikle kız çocuklarının- hayatlarına 50 yıl öncesine oranla günümüzde en az 2 yıl daha erken giriyor.
Şu andaki çocuklar 50 sene öncesinin çocuklarının maruz kaldığı cinsel uyarıcı, uyandırıcı, kışkırtıcı mesajların belki de 1000 katına dizilerin veya müzik kliplerinin yayınlandığı bir TV kanalından bir kaç saatte maruz kalabiliyorlar. Bugünün çocuğunun internette geçireceği bir kaç saatte geçmişin çocuğunun bütün çocukluğu boyunca maruz kalabileceği cinsel uyarıdan daha fazlasına maruz kalması mümkün.
Cinsel objelerle süslenmiş oyuncaklardan, subliminal mesajlarla yüklü çizgi filmlere, “pratiği” bizzat gerçek insanlarla, zihinlere taşıyan dizi filmlerden porno endüstrisine kadar devasa bir sektör çocuk cinselliğini biraz daha erkene almak için çabalıyor.
Sorun sadece çocuklarla ilgili değil; çıplaklık kültürünün yaygınlaştırılması ile ara sokaklardaki “striptiz” kulüplerinin duvarları yıkıldı ve striptizci hanımlar tüm caddelere dağıldılar.
Hiç bir ürün reklamı erkek cinselliğini hedef almadan çekilemez oldu. Kışkırtmanın normalleştiği, kışkırtmayı fark etmenin yasaklandığı bir yapı kuruldu.
Hali bilen ve konuya dikkati çekmek isteyen Kitab-ı Kerim bu nedenle olsa gerek “içinizdeki bekârları evlendirin” emrini verir. Hz Resul’den rivayet edilen “Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin” emrini de bu konuya işaret olarak okuyorum.
Bu sorunu fark eden ve görmemezlikten gelmenin çözüm olmayacağını hisseden Ehl-i sünnet âlimleri gençlerin erkenden evlendirilmesini ısrarla tavsiye ederler ve bunun ekonomik durumu yerinde olan Müslümanların üzerine bir sorumluluk, bir hesap meselesi olduğunu da hatırlatırlar.
Günümüz Avrupa’sı ise bu sorunu 12 yaşından itibaren çocuklara okullarda cinsellik, hamilelikten korunma, sağlıklı ilişki eğitimleri verip, ellerine prezervatifler tutuşturup “Size bu işin nasıl yapılacağını öğrettik, birbirinize zarar vermeden kendi aranızda anlaşıp sıkıntınız giderin” diyerek çözme yoluna gitmiştir.
Olabilecek kazalar(!) da, çocuk öldürmek/kürtaj serbest bırakılarak çözülür. TV kanallarından ve sosyal medyadan psikolojik, sosyal ve kanuni baskılar kurularak itiraz edebilecek ebeveynlerin önü de çoktan kesilmiştir.
Yalnız kızlar; “sakın hamile kalma”; erkekler; “sakın bağlanma/evlenme” diye sıkı sıkıya tembihlenir.
(18 yaş altındaki kızlarla düzenli seks hayatı kurmak, onları hamile bırakmak, defalarca kürtaj yaptırtmak serbestken onlarla evlenmek; “tecavüz” ve “çocuk alıkoymak” suçları ile hapsedilme sebebidir.)
Ama “zor” ile olmasına karşıdır Avrupa. Türkiye Cumhuriyeti de bu konuda Avrupa ile uyum sağlayabilmek için “aile içi tecavüz” diye bir suç tanımladı. Aile içindeki tecavüzün varlığını kabul etmek için “kadının beyan etmesi yeterli ”, “ispat “etmesine gerek yok ” diye de düzenleme yapıldı.
Böylece erkeğin kadının rızası dışında kadına yanaşmasına, ya da kadının sonradan vazgeçip “O an rızam var gibiydi ama sonra fark ettim ki yokmuş. Meğer beni psikolojik, ekonomik ve fiziksel olarak baskı altına almış.O yüzden beraber olmuşum” demesi ile kocaya, 12 yıldan az olamayan tecavüz cezasını tecavüzcüler koğuşunda çekmek üzere mahpushanenin yolunu gösterdi.
Eğer kadın derse ki; “Ben zaten hiç bu adamla beraber olmak istememiştim. Sadece “evde kaldı demesinler” diye evlendim. Ama o düzenli olarak beni kullandı” O zaman ceza gerdek gecesinden hesap edilerek 50 yıla kadar çıkabiliyor.
Çünkü kanun zımnen diyor ki; “Ben zinayı suç olmaktan çıkardım. Razı edebildikten ya da ücretini ödeyebildikten sonra bütün kadınlar, hatta erkekler seninken bu kadınla beraber olmak için neden inat ediyorsun? Mademki inat ediyorsun, seni kat kat fazla cezalandırırım.”
Bu anlamda Avrupa’nın teklifi ve uygulaması, uyandığı andan itibaren cinsellik ihtiyacını; sınırsız, engelsiz bir serbestliği teşvik ederek -çocuk yapılmaması şartıyla- tam olarak karşılıyor denebilir.
Burada soruyorum;
Geç evlilikleri, aile içi tecavüzleri savunan sevgili ve muhterem İslamcı ağabeylerimiz, ablalarımız siz “HAL”den anlar mısınız? Eğer anlıyorsanız bu Müslüman topluma ihtiyaçlarını karşılamak için öneriniz nedir? Ne tavsiye ediyorsunuz?
“Görücü” usulü evlilik, bilinçli saldırılarla tahrip edilip, evlenmede anne, baba ve yakın akrabaların devreden çıkarılması ve gençlerin kariyer ve para için gençliklerini tüketmeye, aile kurmayı geç zamanlara ertelemeye ikna edilmeleri; orta yaşlara gelmiş ve evliliğe gidecek cahil cesaretlerini ve heyecanlarını kaybetmiş; kendilerine güvenlerini, yuva kurma becerilerini yitirmiş, huysuz, uyumsuz, tek başına yaşayan yeni bir toplumsal sınıfın oluşmasına sebep oluyor.
Üstelik her geçen gün sayıları artıyor ve yaşlanıyorlar. Anne babaları da öldüğünde sahip çıkacak kimseleri olmayacak olan yapayalnız, huzursuz bu Müslüman topluluk için bir önerisi olan var mı?
Günde 8-10 saat beraber çalıştığı mesai arkadaşları ile cinsel açlığın getirdiği zihinsel ve duygusal karmaşalara teslim olacak yeni bir tesettürlü, iyi eğitimli, doktor, mühendis, öğretmen, sekreter “Müslüman metres hanımlar” kuşağının gelmekte olduğunu görmek çok mu zor?
Lütfen söyleyin: Bu gençlere, çıkmış öneriniz nedir
Sokaktaki kadınların evdeki kadından çoook daha cömert oldukları, vücutlarının neredeyse hiç bir zerresini kimseden kıskanıp gizlemedikleri, iç çamaşırı ya da benzeri kıyafetlerle rahatça gezindikleri, TV’nin, internetin, gazetelerin, tüm reklam sektörünün ve panoların “Cinselliği” kışkırtma çabasında birbirleri ile yarıştıkları zamanlardayız.
Kendi hanımından başkasını kendine haram görmüş, bir başka kadına bakmamak için bütün gün nefsi ve gözleri ile mücadele etmiş ahlak sahibi bir Müslüman erkeğin kendi karısı tarafından “cinsellikle terbiye edilmeye” çalışılması durumunda ona tavsiyeniz nedir?
Devletimizin yetkililerine ve toplum ahlakından itikatından kendini sorunlu hissedenlere Cidden soruyoruz:
İman edenler arasında fuhşiyatın (büyük günahların, hayâsızlığın, gayrimeşrû ilişkilerin, zinanın kural-sınır tanımazlığın, cimriliğin, ahlâksızlığın) yayılmasını arzulayanlar için dünyada da, âhirette de yakıp inleten müthiş bir azap vardır. (Nur Suresi 19
Genç veya Evli Erkeklere sizler yetkili ve ilgili olarak Ne teklif ediyorsunuz?
Yazının Tam metni için: www.ahmethakancakici.com