Adaletin kelime anlamı; her şeyi yerli yerine koymaktır. Umum mahlûkatın hakkını vermektir, ya da hakka hak, batıla batıl diyebilmektir, hakikatin ortaya çıkmasına çabalamaktır, zulmün zıddıdır adalet. Laf kalabalığıyla, el çabukluğu ile kaba kuvvetle hakikati katledip karanlığa gömmekse zulümdür.
Adalet; insaf, haklılık ve doğruluk manalarını kapsayan, terazinin dilinin dengesi manasına da gelir. Buna binaen ‘’ Kâfirin küfrü onun haklarına tecavüzü helal kılmaz’’ denmiştir.
‘’Allah, mü’minlere adaleti yerine getirmede numune-i imtisal olmalarını istemiştir.’’ Bir dinin mükemmelliği hukuk anlayışının kapsayıcı ve ciddi oluşu ile doğru orantılıdır.
‘’Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şahidler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletten ayırmasın; adil olun; bu, takvaya daha yakındır. Allah’tan sakının, doğrusu Allah işlediklerinizden Haberdardır’’(Nisa 8), ‘’Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutanlar olunuz…
Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayınız’’(Nisa 135), ‘’Deki: Rabbim bana adaleti emretti’’ (Araf 29) gibi birçok ayet adaletin mahiyet ve ehemmiyetini idraklere sunar. Kur’an, Davut (a.s.)’ın 99+1 koyun kıssası ile: iki tarafı dinlemeden verilen karardan adaletin çıkmayacağını zihinlere kazır.
Kur’an-ı Kerim dört esas üzere indirilmiştir; Tevhid, Nübüvvet, Haşir ve Adalettir. Muamelatın tamamı adaletin konusudur, beşeri ilişkilerin tamamı adaletle tanzim edilir.
Hak ve cezaların tamamı adalet terazisi ile tartılır. Binaenaleyh ‘’Adalet mülkün temelidir’’ darbı mesel olmuştur.
‘’Her hak sahibine hakkını ver.’’(Buhari), ‘’Çocuklarınız arasında adil davranınız.
’’ (Ebu Davud), ‘’Hâkimlik yaptığınızda adil olun’’(Taberani), gibi birçok hadisi şerifte adaleti emreden Hz. Peygamber (a.s.), Hırsızlık yapan hatırlı bir kadının affı kendisinden talep edilince; ‘’Vallahi bu suçu işleyen kızım Fatıma da olsaydı elini keserdim’’ diyerek adalette numune-i imtisal olmuştur.
Kur’an ve sünneti hayatına ölçü yapan Hz. Ömer ; ‘’ Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa adli ilahide Ömer’den sorulur’’ diyerek insanlığa adalet dersi vermiştir.
Gözünü kırpmadan oğluna had uygulayan Ömerul adil, bir şikâyet üzerine ‘’ Nuşi Revandan az adil değilim’’ diyerek Valisini uyarmış ve yanlıştan döndürmüştür.
Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, Hâkim hakkı sahibine iade etmezse keşmekeşlik olur, kavga ve kargaşa olur. Adalet mehafetullah ile muhabbetullahın kesiştiği noktadır.
İnsafın temessülüdür adalet. Adalet sadece nev’i beşeri kapsayan bir kavram değildir, bütün canlıların yaşam hakkına gösterilmesi gereken itina ve saygıdır.
Yalan, dedikodu, gıybet, iftira zulümdür. Bencilce davranmak adil değildir.
Kendimiz için istediğimiz meşru ve helallerin tamamını diğer insanlar için de istiyorsak, kendimize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına da reva görmüyorsak adaletten bahsedebiliriz.
Güçlülerin değil, haklıların hukukunun korunduğu yerde adaletten bahsedilebilir. Güvercin yuvasının emniyette olmadığı Adalet Sarayında verilen hükmün adil olması şüphe götürür.
Dünya görüşünün etkisiyle, duygularının baskısı ile ideolojisinin tesiri ile hüküm veren Hâkimin verdiği karardan adalet tecelli etmez. Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmış Kadı’nın vereceği hükümle; kesilecek parmak acır.
İnsanların doğuştan gelen hak ve hürriyetlerini gasp eden, onur ve haysiyetine halel getiren her uygulama zulümdür. İlahi emirleri ihlal eden her hüküm zulümdür.
Bazen yapılan haksızlık kanuna uydurulabilir, eğer uygulama adil değilse kanuna uygunluğunun bir hükmü yoktur.
Adaletle sonuçlanmayan her dava; Mahkemei Kübrada Hâkimi mutlak tarafından tekrar görülüp, karara bağlanacaktır.
Adalet omurilik gibidir, zedelenirse beden sakat kalır.
Adalet mazlumun umududur.
‘’Zulmün esası cihanda evvela az imiş, her gelen üzerine bir parça koyarak bugünkü dereceye gelmiş.’’
Abdulgani Tekin
‘’Zulmün esası cihanda evvela az imiş, her gelen üzerine bir parça koyarak bugünkü dereceye gelmiş.’’
Abdulgani Tekin