Bugün dünya ateş çemberinde ise aklı ve vicdanı iyi bir eğitim almadıklarındandır. İsminin önündeki ünvanlar veya omuzundaki ve göğsündeki aparatlar bir insanın iyi eğitilmiş olduğunu göstermez, belki olsa olsa iyi öğretilmiş biridir.
Özel okullarda kayıtlar başlarken, diğer devlet okullarında iyi ve gelecek vaat eden okulların sıralamasına girmek için öğrencilerimiz gerek kurslarda, gerekse de okullarda büyük bir heyecan ve umutla derslerine çalışıyorlar.
2019 -2020 öğretim yılında tüm öğrencilerimize başarı dilerken, gerek orta öğretimde olsun, gerekse de yüksek öğretimdeki sınav adaylarımızın heyecanlarını kontrol ve denetim altına almalarını dilerim.
Ülkemizde maalesef bir ömrün ve geleceğin kodları 3 saatlik bir sınavla belirlenmektedir. Sınav her ne kadar bizim geleceğimizi tayin etmiş; gibi görünse de hayatın tamamı olamadığını düşünerek sınavlara girilmelidir.
Sınav ne kadar önemli ise, sınavdan sonra seçeceğimiz okulların eğitim ve öğretim vizyonları da o kadar önemli olmalıdır. Yanlış bir kararla paramızla, çocuklarımızı farkında olmadan okulların fiziki güzelliklerine aldanarak ateşe atabiliriz.
Çocuklarımızın dünyayı fark ettiklerinde yani mezun olduklarında kendilerini mutlu bir yaşamın içinde görmek istiyorsak, seçeceğimiz okullarda bazı kriterler aramalıyız. Sonuçta ya paramızla okutuyoruz veya hem paramız hemde gayretimizle okutuyoruz, çocuklarımızı. Biliyorum bu satırları okurken bir veli olarak hangi kriterler. Ben eğitimci olarak bir kaçını sıralayacak olursam.
Yaşam başarısı ile okul başarısını beraber taşıyabilen,
Soru çözen okul değil, çözüm üreten okul olmalı.
Ezberleten değil, araştırmayı, soruşturmayı öğreten okul olmalı.
Veliyi de çeşitli seminerlerle yeteri kadar yetiştiren okul olmalı.
Öğrencisini birey olarak gören ve öğrencisine özgüven yükleyen okul olmalı.
Öğrenciyi deneyimin bir parçası gören bir okul olmalı.
Vizyonunda hangi meslekler var bakılmalı, geleceğin mesleklerini ne kadar önemsendiğine bakılmalı
Öğrenciyi kağıt-kalem arasından çıkarabilen ve çocuğumuza-zihinsel, bedensel, sosyal yapıları göz önünde tutan okul olmalı.
Güçlü ve deneyimli öğretmen kadrosuna bakılmalı.
Bilim, akıl, kültür ve metot bileşenine sahip mi?
Çocuklara dokunabilen bir felsefesi var mı? Yani çocuğu bir robot değil, önce insan olarak görebilen bir yapısı var mı?
Çocuğu, veli korumacılığından kurtarabilen bir felsefeye sahip mi?
Biliyorum; içinizden hocam çok şey istiyorsunuz diyeceksiniz, inanın bunlar bu çocukların hakkı eğer yaşanabilir bir dünya istiyorsak, bunları da istemeliyiz.
Bugün dünya ateş çemberinde ise aklı ve vicdanı iyi bir eğitim almadıklarındandır. İsminin önündeki ünvanlar veya omuzundaki ve göğsündeki aparatlar bir insanın iyi eğitilmiş olduğunu göstermez, belki olsa olsa iyi öğretilmiş biridir. Okul sadece ilmin verildiği öğretimin yapıldığı yer değil, eğitim bir bütündür. Okullarımızı eğitim ve öğretim yuvaları haline getirmek zorundayız. Akıllarına ilmi, fenni ve teknolojiyi koyarken, bedenlerine sporu, ruhlarına sanatı ,müziği, vicdanlarına, merhameti ve sevgiyi koyarak eğitimin bir bütün olduğunu bilmeliyiz.
Çocuklarımıza bırakacağımız en büyük miras; hür bir düşünce merhametli bir vicdan, yaşayabilinir; bir irfan ve güzel bir ahlak olmalıdır.
Eğitimci/ Yazar
Ahmet AL