1940 yılında Kırsal alana öğretmen yetiştirme söylemi ile açılan Köy Enstitülerinin açılmasının üzerinden 82 yıl kapatılmasının üzerinden ise 68 yıl geçmesine rağmen, faydaları-zararları ve esas amaçları doğrultusunda yakın tarihin en hararetli tartışılan ve tartışmalı eğitim projelerinden birisidir. Köy enstitülerin açılmasının arkasındaki siyasal güç ise dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’dür. Bu proje kuruluşu Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatılmıştır. Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiştir. Köy Enstitülerini ilk kuran Hasan Âli Yücel’den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Şimdi size İnönü vakfının sitesinden Köy enstitüleri ile ilgili kısa bir diyalog sunayım.Lütfen dikkat İnönü Vakfı ve kendi sitelerinden…
Köy Enstitüleri niçin kapandı ? – 1954
Muammer Erten – Paşam, bu Köy Enstitülerinin kapanması olayı nasıl oldu ?
Siz bu kurumları çok seviyordunuz, ama sonradan siz, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevlerinden alıp değiştirince enstitülerin hızı kesildi, nasıl oldu bu?
İsmet İnönü – Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki Hasan Ali Yücel’i Tonguç’u isteyerek değiştirdim; Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitülerinden şikayet edilenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’tan (1876 – 1950), o Genelkurmay Başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. Mareşal, “ Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın ? ” diye soruyordu. Mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. Köy Enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.
Şimdi sana önemli bir şey söyleyeceğim: Herkes benim zayıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben Köy Enstitüsü fikrine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede bu böyledir, ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım..
Benim gücüm o zaman nereden geliyordu ? Partiden, Parti Meclis Grubundan, gücümü ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst kademesinde de huzursuzluk başlamış. Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç’u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat sonradan demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendi cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstitülerini, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettirmek olanakları benim elimden çıktı.
Kaynak: Topraktan Parlamentoya – Muammer Erten – Boyut Yayınları 2010 sayfa: 271
Şimdi siz kendinize sorun bakalım, bu Milletin faydasına olduğu söylenen bir kurum, nasıl oldu da kısa bir süre de siyasi desteğini esirgemeyen ve evladı kadar değer verdiği söyleyen İsmet İnönü’nün eski ruhu ile devam ettiremeyeceği söylemek zorunda kaldığı Köy Enstitülerinin kapanmasına razı olacak kadar mecliste kendi gurubunun dahi desteğini kaybetmek zorunda kalmıştır.
Biz o konuda Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in konu hakkında ki yazısından bazı kısımları sizinle paylaşalım isteyen yazının tamamına ulaşabilir.
“Köy Enstitüleri, Anadolu çocuğunun ruh topografyasını silerek, dümdüz ederek, üzerinden silindir gibi geçerek boşalan yere, Allahsızlık, Milliyetsizlik, Maddecilik ve Komünizma çatısının kurulması için girişilen hesaplı ve tesviyeli bir arsa teşebbüsüdür; Anadolu çocuğunun ruh mezbahasıdır; ve dış ifadesiyle değil, iç gayesiyle, Türke ait bütün kıymetler bakımından en ağır küfür merkezidir.”
“Köy Enstitülerinin kuruluşu ve plânlaştırılışı işiyle, Ankara’da Dil-Tarih Fakültesi Profesör ve Doçentleri ve bunlar arasında hususiyle materyalist ve Komünist ruh taşıyanlar alâkalandırıldı.”
“Mersinde 14 yaşında bir Köy Enstitüsü talebesi genç kız, Süreyya Kalabalık isimli bir doktorun sıhhat yurduna yatırılıyor. Kız gebedir ve piçinin kimden olduğunu bilmemektedir. 14 yaşındaki zavallının namus kaatilleri, sayıca, her halde onun yaşından fazla… Köy Enstitülerinde, sırf Anadolu köylüsünün an’anevî inancını yıkmak için, şarap ve domuz eti propagandası yapılması hususunda Tonguç Babanın resmî tamimleri vardır.”
“Hattâ o zamanki Millet Meclisinde bir mebus, Enstitüler hakkında bazı ufak tefek ifşalar da yapıyor ve hesap istiyor. Meclis Reisi General Kâzım Karabekir, bu işle şahsen alâkalanıyor, Hasanoğlan Köy Enstitüsünü görmeye gidiyor, bir takım haller tesbit ediyor, vesikalar topluyor. Ve hemen İsmet İnönü’ne!.. Edindiği bilgilerle vesikaları ortaya seriyor.”
Kaynak: https://www.akasyam.com / Necip Fazıl Ve Köy Enstitüleri – Akasyam Haber
Şimdi size CHP nin ezan-Kur’an zulmünü ve daha öncesinden 1925 yılındaki Tekke ve zaviyelerinin kapatılması karşısın da hiçbir Hristiyan-Yahudi kurumunun kapatılmamasını ve de camiler üzerinde ki baskılara rağmen neden hiçbir kilise-Havraya dokunulmadığını anlatmayayım, sizde işte bu bakış ışığında Köy enstitülerinin esas amacının köye-köylüye-vatana-Millete hizmet mi eziyet mi olduğunu, bizzat kendi beyanlarından savunulmayacak kadar rezaletlere sebep olduğu ve bunun Türk-Müslüman gençliği İFSAD projesi olduğunu da siz anlayıverin. Hem zaten o kadarla da kalmadılar 1949 da yine İsmet İnönü’nün öncülüğünde bu sefer eğitimimizi Amerikalılara- Fulbright Eğitim Komisyonuna teslim ederek bu Millete-Tarihine-Dinine-yazısına-kılık kıyafetine olan kinlerini akıtmaktan geri durmamışlardır. Şimdi diyeceksiniz ki peki bu Fulbright Eğitim Komisyonu kaldırıldı mı; Ne yazık ki sene 2022 ve milli-manevi değerleri savunan bir parti 20 yıldır İktidar da ve iktidar partisinin gücü henüz Gayrı milli- Metaryalist eğitim sisteminin gücünün üzerine çıkıp da bu milletin evlatlarını eğitim sisteminde emperyalist kelepçeden kurtaramamışlardır.
Yani kısaca bu Milletin kendi değerleri ile düştüğü yerden ayağa kalkmasını önlemek isteyenler tarafından Sömürgelerde uygulanan adam öğütücü eğitim sistemine ve gelecek nesillerimizin gençliğimizin İfsadı çalışmalarına devam etmektedirler. Bizim mücadelemiz nedir ne olacak derseniz; 1946 yılından beri Türk eğitim müfredatını düzenleyen, nesillerimizi tarihimize düşman eden zihni sömürge organizasyonu olan eğitim sisteminden kurtulacağız. Mefkurelerine bağlı ve de bulunduğu çağın ifsad edici maddi şartlarına karşı, geleneği dışlamayan modernlik yerelliği sindirmiş evrensel düşünebilen mana alemini reddetmeyen, Deist- tek dünya düzenine karşı kendine ait nizamı kurabilecek gençlik yetiştirmek için tüm gücümüzle kültür emperyalizminin kısır döngü çarkı ile oluşturduğu zihni sömüren eğitim düzenine karşı kendi eğitim düzenimizi kurma mücadelesine devam edeceğiz Biiznillah..
Mustafa Hakkı SEZGİN/ Türkiye Postası Gazetesi /Genel Yayın Yönetmeni