Düğünlerimize Peygamber Efendimizi davet edebilir miydik?
Düğünlerimize Peygamber Efendimizin Gelmesini ister miydik?
Onur konuğu olmasını ister miydik?
Ağır misafir diye gelmesine sevinir miydik?
O geldi, gelecek diye hazırlık yapar mıydık?
Gelseydi hoş olurdu değil mi?
Ama bence istemezdik gelmesini…
Zira o gelirse düğünümüzün tadı kaçar diye endişe ederdik…
O gelirse örtülü, örtülü çıplakların halaylar çekmesine izin vermezdi. Saçının telini göstermeyen kızların, kadınların düğünde başka bir alem olmalarına izin vermezdi.
Sahi ister miydik düğünümüzde peygamber efendimizin olmasını?
Damatla gelinle dans ederken peygamber efendimiz ne derdi acaba?
Oynak müzikler eşliğinde kendinden geçmiş tam teşekküllü tesettürlü kadınlara, kızlara ne derdi acaba?
Düğünümüzün tadını kaçırırdı değil mi?
Daha düğün başlamadan yanındaki Sahabesiyle kalkın gidelim mi derdi?
Sıkma tesettürlü kızların neler yaptığını, kimin kimlerin kollarında oynayıp zıpladığını görünce çeker giderdi değil mi? Hem şaşırır hem bunlar benim ümmetim mi diye bir ah çekerdi değil mi?
Sonra Cuma hutbesinde belki şöyle der diye endişeyle beklerdik: “Bazı Müslüman erkeklere ne oluyor da rahmet esintilerinin olmadığı kızlı erkekli, halaylı zurnalı düğün yapıyorlar? Bazı Müslüman kadınlara ne oluyor da düğünlerde kendilerini de Allah’ı da unutuyorlar?”
Sonra belki hakkımızda bir vahiy inmesinden korkardık. Herkes hem düğünümüzü konuşacak hem de hakkımızda nazil olan ayetleri okuyacaktı.
Ah şu düğünlerimiz!
Allah’ın emriyle başlayan, şeytanların, berduşların, ayyaşların, kendinden geçmişlerin istekleriyle devam eden düğünlerimiz!
Ah şu düğünlerimiz!
Düğünlerimiz; düğün salonundan çok, gece kulübüne dönüyor. İnsanlar sadece içki ile sarhoş olup kendilerinden geçmiyor. Davulun sesini duyan kadın da adam kendinden geçiyor.
Adam da kadın da orkestranın sesini duyduğu gibi ne üstündeki bol tesettüre bakıyor ne boyundan ne de posundan utanıyor.
Zaten ne oluyorsa düğünde oluyor. Düğünde herkesin içinde, arasında oynayan zıplayan tam teşekküllü örtülü kızlar, ertesi gün misafirlerin yanına namahrem diye çıkıp selam vermiyor. Düğünde herkese göbek atan iffetli kızlar (!) ertesi gün, kimse tesettürüme laf edemez diyor.
Düğün, sen meret şeymişsin! Kocasına oynamayan kadınları elaleme oynatıyorsun!
Düğün, sen acayip bir şeymişsin ki, daracık tesettürlü kıyafetlerle kızları da erkekleri de aynı sıraya diziyorsun.
Evet, Allah’ın emri, Peygamberin kavli ile başlayan nikah serüveni; davulla, zurnayla, orkestrayla, cümbüşle ve oyun havaları ile devam ediyor…
Nikahımız mevlütlüdür de kesmiyor artık! Kur’an ile başlıyor, iki ilahi, üçüncüsü türkü, dördüncü şarkı, beşincisi oynama şıkıdım şıkıdım, altıncısı haydi kızlar halaya diye devam ediyor…
Hani rahmet meleklerinin girmediği bazı yerler vardı ya, işte bu düğünlere de sadece sol taraftaki amelleri yazan melekler giriyor. Hayır adına bir şey yok! Hep günah hep günah!
Düğün kültürümüzü gözden geçirelim ne dersiniz? Bir bakalım düğünlerimize acaba peygamber efendimizi davet edebileceğimiz bir düğün mü? Yoksa onun bilmesini, duymasını istemeyeceğimiz bir düğün mü?
Düğüne gitmesek darılırlar mı? Evet, onlar darılırlar, ama Allah razı olur. Onlar razı olur, ama Allah darılır. Kimi, kimin için kızdırdığımıza dikkat edelim.
Bir yerde bekliyordum. Hacı amcanın biri orada mahzun mahzun duruyordu. Amca, hayırdır, diye sordum? Kızım evleniyor, onun düğünü var içerde dedi. Niye içeri girmiyorsun, diye sordum? İçerisi melanet olmuş dedi. Uzun konuştuktan sonra “erkek tarafına niye düğünün nasıl yapılacağını şart koşmadın,” diye sordum. Kızım bile beni dinlemedi, dedi…
Düğün yapmaya karar veren kardeşlerim, bu nasihatim de sizedir. Lütfen birilerinin keyfi için kendi iyilik defterinizi karalamayın. Allah’ın rızasını kazanmak, kulların rızasına kazanmaya tercih edilir. İlahili, mevlütlü ya da kadın erkek ayrılmış şekilde düğünlerinizi yapın. Kadınların kendi aralarında oynamalarında bir sakınca yoktur. Ama unutmayın ki, herkesin elinde bir telefon var ve düğünde olan düğünde kalmıyor.
Müslümanın kalitelisi düğünde belli oluyor. Nice örtülü ve şuurlu görünen gençler, sırf birilerini memnun etmek için Allah’ı kızdırmaya cüret edebiliyor.
Rahmet ile temeli atılan düğünlerin hayrı ve bereketi fazla olacaktır.
Allah Teâlâ cümle Müslümanlara şuur ve basiret ihsan eylesin!
KAYNAK: Murat PADAK
Şanlıurfa Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi