En sıkıntılı en karanlık günleri, bir anda güneş vurdukça parlayan yeşil yapraklara çeviren enerjidir, sevgi.
Kurumaya yüz tutmuş ağaçları, köklerinden gövdesine doğru can suyu verip, canlandıran şeydir, sevgi.
Anaların ağlayan yavrusunu kucakladığı anda, küçük yüreklerin hissettiği kalp çırpıntısıdır, sevgi…
Korkunun kol gezdiği bir demde, üzüm taneleri gibi birbirine tutunma, birbirini koruma birbirine sokulma hissidir, sevgi.
Susuzluktan dudakları çatlayan kişiye, kendi dudağını yalayarak ıslatıp elindeki suyu yanındakine verdiren histir sevgi..
Ayakta durmaya gücü olmadığı halde refakatçiyi, sabaha kadar hastasının başında gözünü kırpmadan bekleten güçtür sevgi.
Gurbettekini, sabaha kadar mola vermeden yollara düşüren, sıladakini de beklerken uyku uyumadan sabahlatan heyecandır, sevgi.
“Bu bebek karnından alınmazsa öleceksin” diyen doktora: “O yaşasın ben ölüyüm” diyen anneye canını feda ettiren güçtür, sevgi .
Babadan kalma tek mücevherini zor durumdaki eşinin eline sıkıştıran hanımın “Senden kıymetli değil” diyerek başını eşinin omzuna koyduğunda hissettiği inşirahtır , sevgi.
Kendi soğuktan titrediği halde, sırtındaki paltosunu hanımına veren erkeğin içinde duyduğu sıcaklıktır sevgi.
Yaralı askere “Yaralandığını ailene haber verelim” dediklerinde onların üzüleceğini düşünüp yatağından fırlayarak “Sakın ha! Onlar… Üzülmesinler” dedirten telaştır, sevgi.
Gelin giden kızına sarılan ananın “Sen mutlu ol yeter ki” diyerek içine kezzap gibi akıttığı ağunun adıdır sevgi.
Gidenin ardından, günlerce gözleri kan ağlayıncaya kadar içini yangın yerine çeviren duygudur, sevgi.
Tohumları, güneşin sıcak ışınları ile ağaca çevirendir, sevgi.
Uzakları yakın eden, olmazları olduran sevgi.
Başını yana yatıran Mevlana’yı saatlerce döndüren sevgi.
Yanındakileri kaybettiğinde kalbine saplanan, günlerce içini kanatan bıçağın adı sevgi.
Gidenin eşyasını, mendilini tokasını bağıra basıp onunla geceleten özlemdir, sevgi. Yanık türkülerle yüreklere hüzün dolduran hunidir sevgi.
Elleri çatlayıncaya kadar yavrularının nafakası için, gece gündüz dinlenmeden çalışan babanın, yorgun nefesidir, sevgi.
Taşıyamadığın kalbi başka kalbe emanet etmektir, sevgi.
Anne tavuğu, civcivlerine saldıran tilkiye baş kaldırtacak kadar cevval yapan güçtür sevgi.
Sevdiği için ameliyat masasına yatıp böbreğini bağışlatan “Öleceksek beraber ölelim” dedirtendir, sevgi.
Anne kanguruya yavrusunu karnının sıcaklığında taşıtan sevgi…
Zehirli yılanlara, yavrularını korumak için sıcağını vererek kıvrılıp kımıldamadan günlerce bekleten sevgi.
Vahşi şempazeleri daldan dala atlarken yavrusunu düşürmemek için kendini onun altına attıran sevgi.
Günlerce aç kalıp larva olan yavrularının, büyümesi için ağzında hiçbir şey yemeden günlerce bekleten Malavi Balığına, ölümü göze aldıran şeydir, sevgi.
Doğarken “Ümmeti ümmeti” diyen peygamberin dilindeki duadır, sevgi.
Kulu yaratana yaklaştıran, secdelere baş koydurandır, sevgi.
Yaramaz çocuklar gibi suç işleyen kulları, yaratana bağışlatan sevgi.
Günah ve kabahat bataklığına batan kullara, af kapısını açıp cennetamiz rayihlalı kokularla yağmur yağdırıp arındıran, günah işleyen kullara af güneşini doğduran sevgi.
Sevgi, çeşit çeşit öbek öbek, ama hangisi en güzeli? Ananın yavrusuna duyduğu sevgi mi? Suyun ağaca duyduğu sevgi mi? Peygamberin ümmetine duyduğu sevgi mi? Yoksa kulun Allah’a, Allah’ın kullarına duyduğu sevgi mi. El cevap: “hepsi hepsi…”
Rukiye YILDIZ
Eğitimci-Yazar
15 Mayıs 2021