İslam alimi , filozofu, İslam mutasavvıfı ve müderrisi.İran’ın Horasan bölgesinde Tus şehrinin Gazale köyünde 1058 yılında doğmuş ve 18 Aralık 1111 yılında vefat etmiştir. Mezarı, Tus şehrindedir.
İslam dünyasında Hüccetü’l-İslam (İslamın ispatlayıcısı) olarak tanınan İmamı Gazalî, Selçuklu döneminde yaşamış, İslama yönelen hücumlara, dine yapılan taarruzlara karşı müdafaalarda bulunmuş, dinin anlaşılması için tartışmaya açılmış olan meselelere çözümler getirmiş bir müceddiddir, dinin yenileyicisidir.
İmâm-ı Gazâlî hazretleri, ömrü boyunca gece gündüz devamlı yazmış büyük bir İslâm âlimidir. O kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne bölününce, bir güne on sekiz sayfa düşmektedir.
İmam Gazali, Abbasilerin güç kaybettiği, Selçukluların güçlenmeye başladığı bir dönemde yaşamış; Selçuklu sultanlarından Tuğrul Bey, Alparslan ve Melikşah devirlerini görmüştür. Selçukluların büyük veziri Nizam-ül Mülk’ün daveti üzerine, Nizamiye medresesinde, baş müderris (başöğretmen) olarak, dersler vermeye başlamıştır.
Yaşadığı dönem, İslam alemi için siyasi açıdan son derece çalkantılı, buhranlı bir dönemdir: İlk Haçlı seferi (1096), İmam Gazali’nin yaşadığı dönemde yapılmıştır. Haçlılar, Anadolu’yu bir uçtan diğer uca geçerek ağır bir tahribat yapmışlardır. Hasan Sabbah ve adamlarının (Haşhaşinler) terörü de, onun yaşadığı dönemde cereyan etmiştir. Haşhaşinler İran, Irak, Suriye, Mısır bölgelerinde, dönemin ileri gelen bazı alim ve devlet adamlarını katletmiş, hac ve ticaret kervanlarına soygunlar düzenlemiş, bazı kaleleri ele geçirmiş ve çarpık fikirlerini yaymaya çalışmışlardır. Haşhaşinler, Selçuklu devlet teşkilatı içine bile sızan; yıllar boyu halka korku salan bir suç örgütüdür. Bu hadiseler karşısında, İslam alemindeki siyasi birliği çok büyük ölçüde sarsılmıştır.
İmam-ı Gazalinin fikir hayatı bilhassa iki yönde büyük ilerleme kaydetmiştir.
- Felsefeyi tenkit etmek,
- Kelam ilmini yepyeni bir tarzda anlatmak.
Gazali, İslam fikir sahasında bir yol başıdır. Eserleri, yazıldıkları andan günümüze dek Müslümanlar tarafından en çok okunan yapıtlardır.
Gazali, eserleriyle İslam fikir dünyasında yepyeni ufuklar açmış Ehl-i sünnet yolunun daha iyi anlaşılması ve tatbik edilmesi için vesile olmuştur. Bu gibi temel eserlere şüphesiz günümüzde çok fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
İmam Gazali’nin yaşadığı dönem, itikadi ve düşünsel bakımdan da çok bunalımlı zorlu bir dönemdir: Ehl-i sünnet dışı gruplar ve kimseler, Kur’an ayetlerini ve hadis-i şerifleri aslına aykırı bir şekilde yorumlayarak, Müslümanların zihinlerini karıştırıyorlardı.
Ayrıca Yunan kaynaklı sapıkça felsefi düşünceler de bilgi ve inanç sapmasına yol açıyordu. Her iki durum da, Müslümanların dini doğru anlamalarına ve doğru şekilde yaşamalarına engel oluyordu, Yani islam alemi büyük delalet ve fitne içerisindeydi.
İmam Gazali, bu bozucu etkilere düşüncelere, fikirleri ve eserleri ile herzaman karşı durmuş; doğruları, delilleri ile dile getirmeye gayret etmiş büyük bir alimdi. Onun tüm gayretlerinin sebebi, dinin doğru bir şekilde anlaşılmasına ve yaşanmasını sağlamaktı. Çünkü bütün ibadetlerin temeli düzgün itikattır. Yapılan ibadetlerin kabul olması, itikadında (akide) sağlam ve sahih olmasına bağlıdır.
Gazali hazretleri dünyanın yuvarlak olduğunu, karaciğerde kanın zehir ve mikroplardan temizlenip tazelendiğini, safra ve lenfle zararlı madde eriyiklerinin burada kandan ayrıldığını, bu işte dalağın, böbreklerin ve safra kesesinin rollerini, kanın madde miktarlarındaki oranın değişmesi ile sıhhatin bozulacağını, bugünkü fizyoloji kitaplarında yazdığı gibi, delillerle ispat etti. Ayrıca diğer fen ilimlerinde de Avrupalıların bilmediği doğru bilgileri kitaplarında yazıp yer verdi.
Felsefeye Bakışı
İmam Gazali,’Felsefenin Maksadı’ anlamına gelen, ”Mekasid-ül Felasife” adlı eserinde, felsefenin hedefi, felsefecilerin ve felsefe ekollerinin amaçlarını etraflıca açıklamıştır. ‘Filozofların Tutarsızlığı’ anlamına gelen, “Tehafet-ül Felasife” adlı eseri ile de zamanına kadar gelmiş olan bütün felsefe ekolleri ve filozofların görüşlerini eleştirerek, akli delillerle çürütmüştür. İmam Gazali’ye göre felsefe, insanı hakikate ulaştırmaz. Filozofların söyledikleri, birbirine uymaz; her bir filozofun söylediği, diğerinden farklıdır. Felsefeciler, sınırlı bir akılla hakikate ulaşacaklarını zanneden, ancak yanılan kimselerdir. Ona göre felsefe tarihi, tutarsız fikirlerle doludur.
İmam Gazali, felsefecilere karşı çıkarken yine felsefi metodu kullanmış, “felsefi metotla felsefeye darbe vuran kişi” olarak tanınmıştır. Gazali’nin eleştirdiği felsefe, inkarcılığa, ateizme (Tanrı tanımazlığa) götüren felsefedir. Ona göre kişi, akıl ve felsefe ile hakikate ulaşamaz. Çünkü akıl, sınırlı ve yanılgandır. Hakikate, vahiyle, vahiy yolunda bulunan peygamberlere ve onların bildirdiklerine inanmakla ulaşılır. Kişi, böylece küfürden kurtulabilir, mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabilir. Ona göre fayda sağlamayan bilgiye, itibar edilmemelidir.
İmam Gazali’ye göre, akıl, Allah’ı, onun sıfatlarını, emirlerini ve dini esasların hikmetlerini, tam olarak anlamaktan uzak ve acizdir. Ona göre önemli olan, imandır; inanmak ve inancını yaşamaktır. İman, akıl değil daha ziyade gönül/ kalp işidir. Bu düşüncelerine rağmen İmam Gazali, eserlerinde, hem akla hem gönle hitap etmekten geri durmamıştır. Onun kitaplarını okuyanlar, üslubunu akılcı/ akla uygun bulmakta ve aynı zamanda gönle hitap ettiğinden, gönüller de doymaktadır.
Hayatı, döneminin siyasi ve dini bölücü akımları ile mücadele etmekle geçmiş olan İmam Gazali, mücadelesinde başarılı olmuş, gösterişten uzak, ihlaslı, takvalı biri kimse idi. İmam Gazali’ye göre insanın var olmasının esas gayesi, Allah’ı bilmek ve tanımaktır. O, bu gayeye uygun bir biçimde yaşamış ve ardında hoş bir sada bırakmıştır.
Çocuk Eğitimi ile İlgili Görüşleri
Gazali’ye göre çocuk eğitimi, çocuğun doğumu ile başlar. Anne – babanın kişiliği, çocuk için en somut örnektir. İyi ahlak, insana kazandırılmış iyi huylardır. Ahlak, dini kurallara uymakla mümkündür. Çocuk, anne – babaya verilmiş ilahi bir emanettir. Çocuk kalbi, saf ve kıymetli, istenilen her şekle sokulabilen bir cevherdir. Çocuk, tertemiz ve verimli bir toprak gibidir; ne ekersen, o biter. Hayır tohumu ekilirse hem din hem dünya mutluluğuna kavuşur. Anası, babası ve hocası da onun sevabına ortak olur. Çocuğu korumak, onu güzel bir şekilde terbiye etmekle, ona iyi ahlak öğretmekle ve onu kötü arkadaştan korumakla olur. Çünkü bütün kötülüklerin başı, kötü arkadaştır. Çocuğa helal yedirilmeli, helal içirilmelidir. Çocuğun kötü huyları, görmezden gelinmelidir: Çocuğa, her fırsatta iyi ve doğru olandan bahsedilmeli ve doğruluk ve iyilik için teşvik edilmelidir. Sözden ziyade yaşantı ile örnek olunmalıdır.
İmam-ı Gazali Kaç KİTABI VARDIR ?
İmam Gazali hayatı boyunca birçok kitap yazmıştır. Mevduât-ul-Ulum adlı kitabında, yaklaşık 1000 eseri olduğu bildirilmektedir. Bunlardan 400’ünün isimleri Şeyh Ebû İshak Şîrâzî’nin Hazâin kitabında yazılıdır.Eserlerinde, İslam dini ve ahlakının hemen her alanı ile ilgili bilgiler olduğu gibi, her yaş ve her seviyedeki insanın kolaylıkla anlayabileceği bir üslup hakimdir.
İmam Gazali’nin eserleriyle ilgili olarak Avrupalılar uzun süren ayrıntılı incelemeler yapmışlardır. Bunlardan P. Bouyges, Essaie de Chronologie des Oeuvres de al-Ghazâli adlı eserinde İmam-ı Gazali’nin 404 kitabının ismini vermiştir. Başka bir araştırmacı olan Brockelmann da Geschichte Der Arabischen Litteratur adlı eserinde, eserlerinden 75 tanesinin listesini vermiştir. 1959’da dört Alman ordinaryüs profesör, İmam Gazali’nin kitaplarını okuyarak, İslam dinine hayran olmuşlar ve kitaplarını Almanca’ya tercüme ederek Müslüman olmuşlardır.
Ünlü eserlerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: İhyâu-Ulumiddin, Kimyâ-ı Seâdet, Cevahir-ül-Kur’ân, Kavâid-ül-Akâid, Kitab-ül-İktisâd fil İtikad, İlcâm-ül-Avâm an İlm il-Kelam, Mizân-ül-Amel, Dürret-ül-Fahire, Eyyüh-el-Veled, Kıstâs ül-Müstekim, Tehâfet-ül-Felâsife, Mekâsıd-ül-Felâsife, El-Munkızu Aniddalâl, El-Fetâvâ, Hülâsât-üt-Tasnif fit-Tesavvuf, İlcâm-ül-Avâm, Eyyüh-el-Veled, El-Munkızu Aniddalâl, Durret-ül-Fahire, Kimyâ-ı Seâdet.
İmam Gazali’den sözler…
“Belaya şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini senden iyi bilir.”
“Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün!” Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa sus!”
“Allahu Teala’nın her yaptığımızı her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız. İnsanlar birbirinin dışını görür. Allahu Teala ise, hem dışını hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin işleri ve düşünceleri edepli olur.”
“Ey nefsim, ‘sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım’, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.”
“Atalarının dindarlığı ile kurtulacağını zannedenler; babalarının yemesiyle kendi karınlarının doyacağını, onların içmesiyle susuzluklarının gideceğini, onların okumasıyla bilgili olacağını sananlara benzerler.